29 Mart 2024, Cuma
Haber Giriş: 17.06.2022 04:30 | Son Güncelleme: 21.06.2022 11:41

Petrol Biden’a sözünü unutturdu

Daha önce Suudi Arabistan’ı “uluslararası parya” konumuna getireceğini, veliaht prens Muhammed bin Selman ile ise görüşmeyeceğini söyleyen ABD lideri Biden petrol için sözünden döndü. Kendi partilileri dahi başkanı eleştiriyor
Demokrat Başkan Biden’ın Suudi Arabistan ziyaretini kendi partisinin önde gelenleri de sorguluyor
Demokrat Başkan Biden’ın Suudi Arabistan ziyaretini kendi partisinin önde gelenleri de sorguluyor

Andrewen Gland, Samer Al-Atrush, Felicia Schwartz ve Simeon Kerr / Financial Times

Geçen salı günü Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre Biden önümüzdeki ay Suudi Arabistan’a giderek dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olan ülkenin fiili lideri veliaht prens Muhammed bin Selman’la görüşecek. 

Bu hamle geçmişte krallığa "parya muamelesi" yapacağını ve kısaca MBS olarak bilinen veliaht prensle değil, Kral Selman’la görüşeceğini söyleyen Biden’dan ciddi bir U dönüşü anlamına geliyor. ABD istihbarat teşkilatları dört yıl önce Suudi ajanlar tarafından öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın “rehin alınması” veya “öldürülmesi” için yapılan operasyonun MBS’nin izniyle gerçekleştiğini düşünüyor. Dolayısıyla Biden Rusya’yı tecrit etmek uğruna ilkelerini bir kenara bıraktığı için yurt içinde eleştirilere maruz kalacak. 

Birçok diplomat ve gözlemci Arabistan ziyaretinin ABD-Körfez ilişkilerini belirleyen, güvenlik karşılığı enerji anlaşmasının bitmeyen cazibesine işaret ettiğini düşünüyor. 

Washington Ukrayna savaşının petrol fiyatlarına etkisini dizginlemek için yardıma ihtiyaç duyarken Körfez ülkeleri ABD’nin askeri yardımına bağımlı. 

Enerji istikrarı 

Suudi Arabistan Opec+ içindeki üretici müttefikleriyle birlikte ham petrol üretiminde mütevazı bir artışı nihayet kabul ederek bu ay yapılacak potansiyel bir buluşma için zemin hazırladı. Biden hamleyi “olumlu” bulduğunu söyledi. 

Biden’ın yanındaki bazı isimler ahlaki kaygıları bir kenara bırakıp uzlaşma için bastırması adına başkana aylardır baskı yapıyor çünkü enerji istikrarı karşılığında MBS ile iş yapmanın kabul edilebilir olduğunu düşünüyorlar. Suudi Arabistan ve BAE ise ABD taahhütlerine yönelik güvenceler yerine somut destek işaretlerini görmek isteyecek gibi. ABD ile kurumsallaştırılmış güvenlik ortaklıkları için hamle yapmak birinci gündem maddesi olacak. Buna füze ve İHA tehdidine karşı istihbarat ve askeri işbirliğinin geliştirilmesi de dahil. 

Orta Doğu konusunda uzman olan ve Suudi Arabistan ile “dengeli” ilişkiler kurulmasını savunan eski ABD’li diplomat Dennis Ross geçtiğimiz günlerdeki Riyad ziyaretinde karşı tarafın “gururunun incindiğini” hissetmiş. Riyad’dan “Bizi çantada keklik sayıp ne isterseniz yaptıracağınızı sanmayın ve hor görmeyin” mesajını almış. 

ABD Patriot’ları geri çekmişti

Körfez’deki bazı isimlerin ABD ile ilişkilerin kesileceği yönündeki korkusu geçen yıl Amerika’nın bakım ve rotasyon amacıyla Suudi Arabistan’daki hava savunma sistemlerinin bir bölümünü geri çekmesi üzerine daha da şiddetlendi. 

Bu karar Riyad tarafından ABD-Suudi ilişkilerinin özellikle ilerici Demokratlarca siyasallaştırıldığı şeklinde yorumlandı.

Ross’a göre “Hem Suudi hem de BAE kendileri tehdit altındayken bizim durumun aciliyetini yeterince ciddiye almadığımızı düşünüyor” diyor. “Bu algının doğru olup olmadığı önemli değil çünkü neticede böyle olduğuna inanıyorlar.” 

Ancak Ross Rusya krizi sebebiyle Washington’ın ham petrol üretimini ciddi şekilde artırabilecek yegane üreticiler olan Suudi Arabistan ve BAE’nin stratejik önemini yeniden fark ettiğine inanıyor. Biden’ın amacı Putin’i yalnızlaştırıp enerji piyasalarını istikrarlı hale getirmek. 

Ross’a göre, Biden yönetiminden geleneksel formülün güncellenmesi ve modernize edilmesi bekleniyor: "Biz güvenliğinizi hallediyoruz, siz de enerji arzının gerekli seviyede olmasını sağlayın.” 

Geçtiğimiz mart ayında Yemen'deki Husiler Suudi Arabistan'ın F1 yarışlarına hazırlanan Cidde kentindeki Saudi Aramco'ya ait petrol tesislerini vurdu

BAE görüşmeleri hakkında bilgi veren kişi ise diplomatik hava değişiminin göstergesi olarak BAE ve ABD’nin henüz kesinleşmeyen yeni bir “güvenlik çerçevesi” taslağı hazırladığını belirtti. 

Önde gelen bir ABD’li yetkili Washington’ın “gelecekteki olası saldırılara karşı caydırıcı olmak ve karşılık vermek adına savunma ortaklığımızı güçlendirme konusunda BAE ile düzenli olarak görüştüğünü” söyledi. 

İsrail pazarlığı 

Biden enerji piyasalarını dengelemek için destek aramanın yanı sıra Suudilerden yine bizzat ziyaret edeceği İsrail’e yönelik bir hamle de bekliyor. İsrailli yetkililer Biden’ın ziyareti öncesindeki görüşmeler kapsamında Riyad’ın Suudi Arabistan’daki İsrail’in havayolları üst geçişinin kapsamını genişletme ihtimalinin de yer aldığını söylüyor. Suudi Arabistan ile İsrail arasında resmi ilişki yok ancak krallık güvenlik ve istihbarat konularında Yahudi devletiyle örtük işbirliği içinde. 

Fakat Demokratlardan gelebilecek tepkiler düşünülünce Biden’ın Suudi Arabistan’la güvenlik ilişkisini güçlendirmeye ne kadar istekli olacağını kestirmek zor. 

Demokratların önde gelen isimlerinden Adam Schiff başkanın Arabistan ziyaretine dair spekülasyonlar hakkında kendisinin Suudi Arabistan gitmeyeceğini, MBS’nin elini sıkmayacağını söyledi. 

Meclis İstihbarat Komisyonu başkanı Schiff bu ay Amerikan televizyonlarına konuşarak “Amerika’da yaşayan bir kişiyi [Kaşıkçı’yı] olabilecek en korkunç şekilde taammüden öldürmüş ve parçalara ayırmış birinden bahsediyoruz” dedi. 

Yeni kuşak Arap liderler farklı

Washington’ın görüştüğü Körfez liderleri ise eskilerinden çok daha iddialı ve öz güvenli bir kuşak. Bu liderler ABD’ye bağımlılıklarını azaltmak için başka ülkelerle ilişkileri güçlendiriyor. Son yıllarda Riyad ve Abu Dabi’nin Rusya ve Çin’e yaklaşmasının bir sebebi de buydu ve söz konusu hamle Washington’la ilişkilerinde yeni bir ihtilaf konusuna dönüştü. 

Biden görevdeki ilk günlerinde Washington’ın Yemen İç Savaşı’nda İran destekli Husi isyancılarıyla savaşan Suudi liderliğindeki koalisyona verdiği desteği sonlandırarak Körfez liderlerini kızdırmıştı. Başkan ayrıca Suudi Arabistan’a “taarruz” silahı satışını dondurdu ve Trump yönetiminin Husilere getirdiği terörist tanımlamasını kaldırdı. Riyad’daki yetkililer Biden’ın kararları ile Husi saldırılarındaki artış arasında ilişki olduğunu düşünüyordu. 

BAE’nin de içinde bulunduğu Suudi önderliğindeki koalisyonun Yemen’deki devrik hükümeti desteklemek için 2015 yılında iç savaşa müdahil olması üzerine militanlar Suudi Arabistan ile karşı karşıya geldi. Riyad ve Abu Dabi’ye göre Husiler İran’ın vekilliğini yapıyor. Bu yüzden iki ülke ve Washington Tahran’ı İslamcı gruplara sofistike füze ve İHA teknolojisi temin etmekle suçluyor. 

“Çocukları öldürüyorlar”

Kızgınlık tek taraflı değil. Biden Kaşıkçı cinayetine ve diğer hak ihlallerine dair tepkisini açıkça dile getirdi. Hatta Kaşıkçı konusunda Trump’ın aksine ABD istihbarat teşkilatlarının suikasta dair bulgularını yayınladı. 2019’da başkan adaylarının katıldığı açık oturumda Biden Yemen’deki savaşa açık referansta bulunarak Suudileri “çocukları öldürmek” ile suçlamıştı. Suudi önderliğindeki koalisyon Yemen’de binlerce sivili öldüren hava saldırıları yüzünden büyük tepki çekmişti. 

Schiff ve önde gelen beş Demokrat geçen hafta Biden’a yazdıkları yazıda başkandan Kaşıkçı cinayetinin hesabının sorulması talebini yinelemesini ve Yemen’deki Suudi önderliğindeki koalisyona saldırı silahı desteğine yeniden başlamamasını istedi. 

Kaşıkçı’nın da kurucularından olduğu Washington merkezli insan hakları grubu Dawn’a göre Washington’ın Riyad ile ilişkileri düzeltme çabaları için, “insan haklarına öncelik verme konusunda samimi bir taahhüt içermezse sadece Biden’ın seçim vaatlerine ihanet anlamına gelmekle kalmaz, veliaht prensini yeni ihlaller için yüreklendirmiş olur” uyarısında bulundu. 

BAE-Esad ilişkisi

BAE’nin Washington’daki itibarı Suudiler kadar kötü olmasa da Yemen’deki koalisyonda Suudi Arabistan’ın ortağı rolünden dolayı eleştirilerden muaf değil. Ayrıca Libya iç savaşında Rusya’yla birlikte firari General Halife Hafter’i desteklemek gibi başka dış politika tercihleriyle Amerikalı yetkililerde hayal kırıklığı yarattı. Ek olarak Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile diplomatik ilişkileri yeniden tesis eden ilk Arap devleti olmaya karar vererek tepki çekti. Washington mart ayında Şeyh Muhammed’in Abu Dabi’de Esad’ı ağırlamasından “büyük hayal kırıklığı” duyduğunu açıkladı. 

Kirli para ve casusluk

Bir diğer ihtilaf konusu da Körfez’in Çin’le yeşerttiği ilişkiler ve Çin teknolojisine duyduğu iştah. Washington’ın Amerikan varlıkları üzerinde casus olarak kullanıldığına dair kaygılarını dile getirdiği Huawei 5G ağları Körfez’den büyük ilgi görüyor. 

Son dönemde BAE’nin Rusya’dan gelen kirli para ve yaptırımlardan kaçmak için merkez haline dönüşebileceği yönünde kaygılar gün yüzüne çıktı. 

Bütün şikayetler bir yana ABD’nin bölgedeki askeri ayak izi hala güçlü. 

BAE ABD’den sonra ileri Thaad hava savunma sistemine sahip olan ikinci ülke. Thaad ilk kez bu yıl Abu Dabi’ye yönelen bir Husi füzesini düşürmek için ateşlendi. Suudi Arabistan da sistemi kullanan üçüncü ülke olmak üzere. Dışişleri bakanlığı 2017 yılında 44 adet Thaad fırlatıcı için 15 milyar dolarlık anlaşmayı onayladı. 

Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nden Tom Karako Suudilerin ABD ordusuyla aynı sayıda Thaad edineceğini söylüyor. 

Karako’ya göre “Bilakis, ABD modernleşme, operasyonel temponun kısıtlanması ve Hint-Pasifik’teki hava savunması ihtiyacının görece ihmali pahasına bölgeye nadir hava savunma sistemleri temin etmek için çok çalışıyor” diyor. 

ABD ordusu ayrıca Abu Dabi saldırılarının ardından Husi hedefleri için BAE istihbaratıyla bilgi paylaştı; öte yandan ABD Donanması bünyesindeki Beşinci Filo nisan ayında Yemen sularında devriye gezeceği yeni bir görev kuvvetini duyurdu. Bu hamle Suudilerin ve BAE’nin kaygılarının paylaşıldığı şeklinde yorumlanabilir. Riyad ve Abu Dabi’nin cevabı ise daha fazla destek talebi oldu. 

Batı Putin’i yalnızlaştırma girişimlerini sürdürürken ve işgal Rus ordusunun zaaflarını ortaya sererken şu ana kadar Riyad ve Abu Dabi’den gelen sinyaller Putin’le bağlarını kırmaya henüz istekli olmadıkları yönünde. 

Bu ay başında Suudi Arabistan Riyad’daki Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi toplantısında Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’u ağırladı. 2015 yılında Putin’in Suriye iç savaşına dahil olarak Esad’ı desteklemeye karar vermesi Rusya’nın Orta Doğu’daki rolünü artırmış ancak Rusya Körfez ülkeleriyle zıt tarafta yer almıştı. Moskova’nın İran’la ilişkileri de göz önüne alınınca Körfez liderleri kendileri gibi güçlü bir lider olan Putin’i giderek bölgede bir aktör ve potansiyel sorun çıkarıcı olarak görmeye başladı. 

Ross ise Biden’ın MBS ile buluşması halinde bile “düğmeye basılıp ışığın yanmayacağını, her şeyin bir anda düzelmeyeceği” uyarısında bulunuyor. 

“Tedbirli olmalarının bir sebebi de bizden emin olmak istemeleri. Bize ne kadar güvenirlerse davranışlarını o kadar değiştirip bize uydurabilirler” diyen Ross şöyle devam ediyor: “Ama sırf biz istiyoruz diye bir anda bizim istediğimiz şekilde pozisyon almayacaklar.”

©️ The Financial Times Limited