26 Nisan 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 01.10.2021 04:30 | Son Güncelleme: 23.02.2022 17:30

“Tanrıdan başkası beni gönderemez”

Brezilya lideri Bolsonaro’ya göre medya düzenbaz, kongre rüşvetçi, yüksek mahkeme zorba. İstediği değişiklikler yapılmazsa seçime gitmeyeceğini söylüyor ve ekliyor: “Ya tutuklanacağım ya öleceğim ya da zafer benim olacak”
“Tanrıdan başkası beni gönderemez”
Bryan Harris & Michael Pooler
Aşırı sağın popülist devlet başkanı Jair Bolsonaro, Sao Paulo’da uzanan sarı-yeşil denizin önünde sahneye doğru ilerliyordu. Brezilya bayrağının canlı renklerine bürünmüş 100 binden fazla ateşli taraftar, “mito”, yani “efsane” adını verdikleri başkana desteklerini en üst perdeden göstermek için Latin Amerika’nın en büyük şehrinde toplanmıştı. Bolsonaro kalabalığa istediğini verecekti.  Eski bir yüzbaşı olan Bolsonaro, 7 Eylül’deki mitingde şöyle seslendi: “Başkanlığı bir imzayla elimden alabileceğini düşünenler var. Herkese söylüyorum, benim kaderimde şu üç yoldan biri var: Ya tutuklanacağım ya öleceğim ya da zafer benim olacak. O adiler hapse girmeyeceğimi bilsinler. Tanrıdan başka kimse beni görevimden alamaz.” Çoğu yüzlerce, hatta binlerce kilometre yoldan gelmiş ateşli taraftarın duymak istediği tam da buydu. Onlara göre, karşılarındaki siyasetçi Brezilya’yı yozlaşmış kurumlardan kurtarıyordu. Medya düzenbazdı, kongre rüşvetçiydi ve en önemlisi, yüksek mahkeme zorbaydı.  Ocak 2019’dan beri iktidarda bulunan Bolsonaro yönetimi, şu anda ülkenin yüzde 65’inden destek görmüyor. Bu kesim başkanın sözlerini, giderek artan radikalizminin net bir göstergesi olarak yorumladı. Üstelik bu ifadeler, Bolsonaro’nun Ekim 2022’de yapılması planlanan seçimleri baltalayabileceğini, hatta iptal edebileceğini ortaya koyuyordu.  Bolsonaro’nun ortalığı alevlendirmek için uzun süredir severek kullandığı siyasi kozlar arasında şok ve skandal var. Ancak geçtiğimiz aylarda bu üslubun daha sık ve belirgin hale gelmesi, radikal destekçilerinin seferberliğiyle birleşince, Brezilya demokrasisi için duyulan kaygılar arttı.  Bolsonaro Temmuz ayında, elektronik oylama sisteminin matbu oyları da içerecek şekilde değiştirilmediği takdirde gelecek Temmuz’da “seçim falan olmayacağı” uyarısında bulundu. Ülkenin yüksek seçim mahkemesi, mevcut sistemin adil ve dürüst olduğunu defalarca kanıtlasa da Bolsonaro seçim hilelerinin önünü almak için bu değişikliğin şart olduğunda ısrarcı. Sonrasında, yüksek mahkeme ile girdiği anlaşmazlık üzerine, “anayasanın sınırları” dışına çıkabileceği tehdidini savurdu. Yüksek mahkeme silah kontrollerini gevşetmek gibi, Bolsonaro’nun hevesle beklediği kararları ardı ardına reddederek başkanın öfkesinin odak noktası oldu. Başkan ve bir oğlu hakkında organize “yalan haber” yaydıkları gerekçesiyle açılan soruşturma, gerilimi iyice tırmandırdı.  Sao Carlos Federal Üniversitesi’nden siyaset bilimci Maria do Socorro, “Bolsonaro çizgiyi aştı” diyor. “Sao Paulo’daki gösteriler Bolsonarismo akımının gücünü ve Brezilya’da muhafazakarlığın sanılandan daha kuvvetli olduğunu ortaya koyuyor.” Başkanın ne yapacağı belli olmadığından, ülke şu anda en çok onun bir sonraki adımını merak ediyor ve bundan endişe duyuyor. Ekonomik durgunluğun ve sol görüşlü popüler eski lider Luiz Inácio Lula da Silva’nın geri dönüşünün yarattığı baskı sebebiyle, Bolsonaro’nun önündeki seçimler zorlu geçeceğe benziyor. 

Darbe korkusu

Başkanın anti-demokratik söylemi, yüzde 20’lik ateşli kitlesinin dışındaki seçmenlerin sempatisini kazanmasına pek yaramadı. Brezilya’nın nüfuzlu iş dünyası da Bolsonaro’dan büyük ölçüde uzaklaşmış durumda. Aynı kesim, eski paraşütçü subayı 2018 seçimlerinin sürpriz adayı olarak göstermiş ve desteklemişti ama şimdi bu inancı kaybediyor. Bolsonaro’ya yakın yetkililer, başkanın kitlesel gösterilerle gücünü gösterdiğini, artık Brezilya’daki kurumlarla birlikte çalışmaya geri döneceğini söylüyor. Ancak muhalifler, başkanın gelecek yılki seçimlere itiraz etmek, hatta darbe yapmak için zemin hazırladığından endişe ediyor.  Getúlio Vargas Kuruluşu’ndan profesör Matias Spektor, “2022 seçimlerinde Lula favori gösteriliyor yani Bolsonaro için durum pek parlak değil” diyor ve ABD Kongre Binası’na yapılan saldırıyı hatırlatıyor: “Bu trend devam ederse, Bolsonaro seçimlerin hileli olduğuna dair iddialarını daha da yoğunlaştıracak. Kendi tabanını Yüksek Mahkeme’ye karşı seferber etmeye çalışacak. Mevcut koşullarda, Trumpçıların yaptıklarına benzer bir olayın yaşanma ihtimali uzak değil.” 

‘Mahkum olacağını biliyor’

Muhalif siyasetçilere göre başkanın niyeti belli. Cidadania (Yurttaşlık) Partisi’nden senatör Alessandro Vieira, “Bolsonaro gelecek seçimin sonuçlarını kabul etmeyeceğini söyleyerek övünüyor” diyor. “Kendi sorumluluklarından kaçıp otoriter rejime zemin hazırlama stratejisi uyarınca yargıya ve yasama meclisine saldırıyor.”  Temsilciler Meclisi üyesi merkez sağ siyasetçi Kim Kataguiri de Bolsonaro’nun darbe hazırlığında olduğuna dair kanaati tekrarlıyor: “Başkan olarak dokunulmazlığını kaybettiği anda, işlediği suçlar – pandemi sırasındaki cezai ihmalleri ve meclis üyesiyken karıştığı yolsuzluk skandalları – nedeniyle mahkum edileceğini biliyor.” Bolsonaro, 1991-2019 arasındaki federal milletvekilliği döneminde devletin parasını hortumladığına ilişkin iddiaları reddediyor.  Kataguiri’ye göre “Darbenin başarılı olup olmayacağı ise başka bir tartışma konusu.” Bolsonaro’dan önceki üç başkan da – Michel Temer, Dilma Rousseff ve Lula – görevden ayrıldıktan sonra soruşturmaya tabi tutuldu. Üstelik Bolsonaro tutuklanmanın “kaderindeki üç yoldan biri” olduğunu bizzat kabul ediyor.  Çoğu uzman, Bolsonaro’nun kurumlarla arasına koyduğu mesafe yüzünden, böyle bir otoriter serüveni kotaramayacağına inanıyor. Yüksek Mahkeme şu ana kadar başkanın aşırılıklarına karşı dik durdu ve ödün vermedi. Medya da özgürlüğünü ve eleştirel tavrını koruyor.  Bu arada Kongre liderleri bir yandan kamu bütçesinden cömert paylar alacak, diğer yandan başkan fazla ileri gittiğinde geri adım atacak şekilde hassas bir denge politikası yürütüyor. Bolsonaro’nun seçimde bozguna uğraması halinde, Brezilya’nın taraf değiştirmekle meşhur siyasetçilerinin başkanın safında kalmasına ihtimal verilmiyor. Birçok düşük rütbeli asker ve polis Bolsonaro’ya ciddi bir sadakatle bağlı olsa da, silahlı kuvvetlerin üst kademeleri yeni bir askeri diktatörlük macerası için istekli değil. 

Seçimle gider mi?

Bir emekli general, “Brezilya onlarca yıldır mutlak özgürlüğün hakim olduğu gerçek bir demokrasi. Bütün bu dönemde silahlı kuvvetlerin herhangi istikrarsızlığa yol açtığı görülmüş mü?” diye soruyor. “Başkan sert, uygunsuz, saldırgan bir üslup kullanıyor… Ancak en küçük bir lafında hemen darbeden bahsetmeye başlıyoruz. Böyle bir şey olamaz.” Ancak esas tehdit, Bolsonaro’nun örgütlü destekçilerinden gelebilir. Bazı muhalifler, seçimden aksi bir sonuç çıkması halinde başkanın bu kitleyi kontrol etmekte zorlanabileceğini düşünüyor.  Hele seçimi Lula kazanırsa tepkiler daha da şiddetli olabilir. Lula 2003-2010 arasındaki iki dönemi boyunca Brezilya’nın en popüler devlet başkanlarından biri olmasına rağmen, şimdilerde insanlar arasında bölünmeye yol açan bir figüre dönüştü. Eski başkanın “Oto Yıkama” soruşturmasında ortaya çıkan yolsuzlukla ilişkisi olduğu iddia ediliyor. Yıllarca süren soruşturma sonunda, devlete ait Petrobras petrol şirketini, inşaat şirketleri kartelini ve çok sayıda önde gelen siyasetçiyi içine alan büyük çaplı bir rüşvet ağı ortaya çıkarılmıştı.  Sao Paulo mitinginden sadece iki gün sonra, hükümet yanlısı kamyoncular 15 eyaletteki otoyolları kapatarak ülkenin arz kanallarını tıkadı. Kendi inisiyatifleriyle harekete geçen kamyoncular, Bolsonaro ve ailesi aleyhindeki “yalan haber” soruşturmasını yürüten yüksek mahkeme yargıcı hakkında soruşturma açılmasını talep etti. Eyleme ancak Bolsonaro’nun araya girip, kamyonculara enflasyon artışına yol açtıklarını söylemesiyle son verildi. 
Rio de Janeiro’da kadınlar Bolsonaro’yu protesto ediyor.
Rio de Janeiro’da kadınlar Bolsonaro’yu protesto ediyor.

“Bolsonaro halktır”

Sao Paulo gösterisinde konuşan Carla Drago, “Bolsonaro halktır” ifadelerini kullandı. “Bu protestolar, halkın şakasının olmadığını gösteriyor.” 75 yaşındaki Rosalice Fleury ise “64 kuşağından” olduğunu söylüyor; yani dönemin başkanı, sonradan darbeyle iktidardan indirilen João Goulart aleyhindeki gösterilere de katılmış: “Halk 64’teki gibi sokağa inmeden yolsuzluk bitmez” diyor.  Bazı siyasetçilere ve analistlere göre, Bolsonaro’nun seçim stratejisi, yaklaşık yüzde 20 oranındaki tabanını garanti altına almak. Çok sayıda aday seçime katılırsa, bu oran başkanın ikinci tura kalması için yeterli olabilir.  Anketlere göre ikinci turdaki en muhtemel rakibi Lula olacak. Lula şu anda yüzde 44’lük destek oranıyla yükseklerde seyrediyor. Bu senaryoda, Lula yüzde 25 puan farkla seçimi kazanır. Ancak – cezaevinde geçirdiği günler de dahil – tartışmalı sabıka kaydı ve seçmenin bir bölümü tarafından sevilmemesi yüzünden, Lula diğer potansiyel adaylara kıyasla Bolsonaro için daha yumuşak bir rakip olabilir. Böyle bir durumda, sağ ve sol arasında teke tek bir mücadele yaşanacak.  Geçmişte Bolsonaro’yu destekledikten sonra şimdilerde muhalif tarafa geçen sağ siyasetçi Joice Hasselmann, “Bolsonaro kendisi ile Lula’nın İşçi Partisi arasındaki kutuplaşmayı sürdürmek istiyor çünkü Brezilya’nın yaşadığı yolsuzluk trajedileri sebebiyle ülkenin büyük bölümünün İşçi Partisi’nden çok korktuğunu biliyor” diyor. Spektor da benzer görüşte: “Bolsonaro, kutuplaşmanın olmadığı, aşırı uçların gündeme gelmediği bir siyasi ortamda başarı şansının çok az olacağını biliyor.”

Küfür, hakaret...

Bolsonaro kariyerinin her aşamasında tartışmalı bir figür oldu. 1980’lerin sonunda henüz genç bir subayken, askerlerin ücret ve yaşam koşullarını eleştirdiği için iki hafta askeri hapishanede yattı. Temsilciler meclisindeki yedi dönem milletvekilliği boyunca, küfürlü konuştuğu ve meslektaşlarına hakaret ettiği için birçok kez ceza aldı. 2014 yılında bir kadın meclis üyesine, tecavüze uğramayacak kadar “çirkin” olduğunu söyledi.  Devlet başkanı olunca da otoriter iç güdülerini hiçbir zaman gizlemedi. Brezilya’da 1964-85 dönemindeki askeri diktatörlüğü defalarca övdü; hatta geçen yıl, kongre ve yüksek mahkemeye askeri müdahalede bulunulması için çağrı yapılan bir mitinge katıldı. Bunun üzerine bir yargıç, Brezilya’yı Hitler’in yükseliş dönemindeki Weimar Cumhuriyeti’ne benzetti.  ©️ The Financial Times