Ebru D. Dedeoğlu / [email protected]
Kütüphanede çalışan ve yazar olmayı delicesine arzulayan Azade… Edebiyatla ve hayatla açmazları olan narsisist doçent Ali Cengiz… Basılan kitabını yok etmek isteyen naif yazar Atlas… Ve olay örgüsünün cevaplarının saklı olduğu bir kitap... Mert Ofluoğlu’nun okuru insan ruhunun derinliklerine, tuzaklarla dolu arzulara, aşk ve cinsellik arasındaki hassas sınırlara doğru bir yolculuğa çıkaran yeni romanı Benim Küçük Şaheserim, Remzi Kitabevi’nden yayımlandı. Küçük yaşlardan beri yazar olmak isteyen, daha önce de Ters Düz ve Uçurum Zamanı adlı iki roman yayımlayan Mert Ofluoğlu, yazar olma tutkusuyla yanan ve bunu hayat amacı haline getiren Azade’yi anlatıyor. Azade edebiyat profesörüne masumca aşık mı yoksa yazarlık hırsıyla her olayı deneyim olarak gören genç bir kadın mı? Mert’le buluştuk, romanı üzerinden yazarlık hayallerini, iyi bir okur olmanın önemini ve gelecek projelerini konuştuk.
Yazar, senarist, hayalperest... Merak ediyorum yazıyla ilişkiniz nasıl başladı?
Hikayelere olan ilgim kendimi bildiğimden beri hep vardı. Beş altı yaşlarında küçük bir çocukken resimli öyküler çizerdim. Birinci sınıfta okuma yazmayı öğrenince hikayeler, masallar yazmaya, çizgi romanlar yapmaya başladım. O günden beri de kalemi elimden hiç bırakmadım. Yarattığım karakterleri konuşma balonlarıyla konuşturup olay örgülü çizgi roman serileri çizerdim. Devamı gelecek sayıda olan maceralardı bunlar. Haftalık dergiler, çizgi romanlar, hatta günlük gazeteler çıkarıp ailem ve akrabalarımı onlara abone ettim. Uzaktakilere kargoyla dergi postaladım. Bende olanların hepsini hâlâ özenle saklıyorum. Defterler dolusu hikayelerim, çizgi romanlarım var. Orta okuldan itibaren bu çalışmalarımı bilgisayarda sürdürdüm. Zamanla çizgi romanın çizgi kısmı azaldı ve tamamen yazıya, romana döndüm. Liseye geçtiğimde artık kâğıda değil, bilgisayara yazıyordum. Yayımlanan ilk romanım Ters Düz'ü lise sonda yazdım.
“İyi bir okur olmak zor bir iş”
Benim Küçük Şaheserim günümüz yazı ve okur dünyasına eleştiriler içeriyor. İyi bir okur sizin için ne ifade ediyor?
Okur olmak zor, iyi bir okur olmak daha da zor bir iş. Kitapta Ali Cengiz şöyle diyor: "Ne okuduğun konusunda daha seçici olman gerekir. Ve neyi okumaman gerektiğine dair de daha bilinçli olmalısın. Kötü romanların böyle bir tehlikesi vardır: O kadar bayağıdırlar ki okurun estetik zevkini alaşağı ederler. Ama öyle bir kitabı okuyarak âdeta lanetlenen okur, daha çok kötü roman okumak uğruna iyi edebiyattan bile feragat eder." İyi okur, nitelikli metinleri bulup okuyan okurdur. Tabii günümüzde bu iş giderek zorlaştı. Her geçen gün bir sürü kitap çıkıyor ve okur da risk almak istemiyor. Dönüp dolaşıp iyi olduğundan emin olduğu eserleri, klasikleri okuyor. Yeni bir yazar ve roman keşfetme derdiyle uğraşmaktan kaçıyor. Bense tam tersi, kıyıda köşede kalmış, hiç kimsenin okumadığı romanları arar bulurum. Zaten Benim Küçük Şaheserim'in çıkış noktası da biraz buydu.
Romanın ana karakteri Azade Yalgın, doğru bildiğini yapmaktan çekinmeyen genç bir kadın. Azade’nin aşk tanımı nedir?
Azade yazmaya tutkulu bir genç kadın, ancak aşk konusunda fikirleri tam olarak oturmuş biri mi, emin değilim. Onun için aşk, yanında tam olarak kendi olabildiği birini bulmak olabilir.
Böyle güçlü özellikleri olan, cinselliğini özgürce yaşayan zeki bir genç kadın iktidarı ve gücü temsil eden hocası Ali Cengiz’de ne buluyor?
Romanı henüz okumamış olan okurlar için ipucu vermeden yanıtlamaya çalışayım. Azade, yayımlanmasını istediği ilk romanı için kendine cüretkâr olduğunu düşündüğü bir konu belirliyor ve bunu da önce yaşayarak deneyimlemesi gerektiğine inanıyor. Bunun için Ali Cengiz'i seçmesi boşuna değil çünkü o bir edebiyat doçenti, yani Azade’nin etrafında bulabileceği en bilirkişi. Ayrıca sevgilisi. Azade onu aklındaki romanı yazabilmek için bir destekçi olarak görüyor. Ali Cengiz’le edebiyat ve kitaplar konusunda yaptıkları sohbetler de kendisini besliyor. Kısacası Azade bu ilişkiden memnun… En azından işler değişene kadar.
Biraz da diğer karakter Hiranur’dan bahsedelim. Romanın olayları izleyen ve çözüm yolu gösteren bilge karakteri Hiranur olabilir mi?
Eğer okur olarak size böyle hissettirdiyse neden olmasın? Hiranur enteresan bir karakter. Açıkçası ona daha çok yer verebilmek isterdim ama bu roman özelinde hikayesi bu kadardı. Belki başka bir romanda onu daha çok görürüz.
“Eğer bir şeyler yazıyorsanız hayal gücünüzle aranızın iyi olması gerekir”
Herkesin hayatının roman olduğu ve sürekli yazmaya çalıştığı bir dönemde, bir kitabın yazılmış olması mı önemli yoksa okunmuş olması mı?
Bu soruya 2020 yılında günlüğüme yazdığım bir yazıdan alıntıyla cevap vermek isterim: “Yazmak, bir yazar için su içmek kadar ihtiyaç, uyku kadar gerekli ve tuvalete gitmek kadar acildir. Kitabını yayımlatıp yayımlatmama kararıysa başka bir meseledir. Ama yazıp biriktirdiği sayfalar dolusu metnin ardından bir yazarın bunları en azından tek bir okurla dahi olsa paylaşmak istemesi de en az yazmanın kendisi kadar ihtiyaç, gerekli ve acil olabilir.” Yazarlar için olabildiğince çok okura ulaşmak elbette önemli. Neticede bir kitabı yayımladığımızda okurla buluşmasını arzuluyoruz. Okur yorumları, geri dönüşler bu anlamda besleyici ve kamçılayıcı oluyor. Ne var ki böylesine kitap bombardımanına tutulduğumuz ve raflarda hep aynı üç beş kitabın yer aldığı günümüz şartlarında görünür olabilmek çok zor.
Kendinizi hayalperest olarak tanımlamanıza bayıldım. Bana hayallerinizi anlatır mısınız?
Küçükken “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” diye sorulduğunda çocuklar genelde astronot, öğretmen, polis filan der ya, ben hep “Yazar olmak istiyorum,” derdim. Aklımda hiç başka bir şey yoktu. Çocukluğumdan beri dış dünyadan ziyade hayallerimdeki dünyalarda yaşayan biri oldum. Eğer bir şeyler yazıyorsanız hayal gücünüzle aranızın iyi olması gerekir… Öte yandan, kafamda sürekli dönüp duran yeni fikirler, projeler var. Yeni romanlarımın, yazdığım, yazacağım dizi hikayelerinin, senaryoların hayaliyle yatıp kalkıyorum. İlk romanım Ters Düz’ün bir televizyon dizisi olmasını çok arzu ediyorum. Dizi hikayesi yıllardır hazır bekliyor. Birinci bölüm senaryosunu yazdım, yazmaya devam ediyorum. Benim Küçük Şaheserim de iyi bir dijital dizi veya sinema filmi olabilir. Hangi karakteri hangi oyuncu oynayabilir diye bile belirledim. Üstünde çalışmakta olduğum iki üç yeni roman da var. Umarım kafamdaki projelerin hepsini gerçekleştirebilirim.
Benim Küçük Şaheserim / Mert Ofluoğlu / Remzi Kitabevi / Roman / 152 Sayfa