Ürdün Kraliçesi Rania’dan Oprah Winfrey’e, Nicole Kidman’dan Rihanna’ya dünyaca ünlü isimleri müşteri portföyünde bulunduran mücevher tasarımcısı Nikos Koulis, yeni koleksiyonu Together’ı tanıtmak için New York’tan sonra Türkiye’yi seçti. Türkiye’de de bir müşteri kitlesi olan Yunan sanatçıyla bir araya geldik.
Aileniz mücevher işinde, siz bunun bir parçası olacağınızı ne zaman anladınız?
Aslında geç anladım, 30 yaşlarımdaydım. Edebiyat okumuştum, öğretmen olmak istiyordum. Hatta bir okulda çocuklara ders vermeye başladım ancak bir süre sonra bu işin hayal ettiğim gibi olmadığını anladım. Pandemi sizi ve mücevher sektörünü nasıl etkiledi? Yaratıcılık anlamında çok verimli bir dönemdi. Daha çok vaktim vardı ve daha konsantre olarak çalışabildim. Küçük bir ekiple, Together gibi bir koleksiyonu başka türlü çıkaramazdım. Lüks mücevher sektörü için de işlerin iyi gittiği hissiyatındayım.
Bu dönemde sizin kadar şanslı olmayan tasarımcılara destek oldunuz…
Küçük markalara destek olan bir oluşumda yer aldım. Benim markamın büyük olduğunu ima etmiyorum ancak sektörde bir süredir yer alıyorsanız, bir müşteri kitleniz oluşuyor ve işler bir şekilde dönüyor. Kariyerinin başındaki tasarımcılar için pandemi gibi bir süreç çok zorlayıcı olabilir.
Müşterilerinizin alım gücü yüksek ancak dünyadaki ekonomik gelişmeleri göz önünde bulundurursak lüks mücevherat sektörünün gidişatıyla ilgili endişeniz var mı?
Pek endişelendiğimi söyleyemem çünkü mücevherler duygulara dairdir. İnsanlar pozitif ve umutlu hissetmek, geleceklerini hayal etmek istiyorlar. Bu sebeple her zaman kutlayacak bir şeyleri olacak.
Bir parçayı tasarlamadan önce bir ritüeliniz var mı?
Her defa farklı oluyor. Bazen bu koleksiyonda olduğu gibi önce malzemeden ilham alıyorum, bazen gündelik hayattan ya da bir resimden. Bu daha hareketli ve parçalar istiyordum. O yüzden içinde su barındıran opali çokça kullandım. Pandemide ahenk ve uyumu özledik, bu nedenle bu sefer diğer koleksiyonlarımdaki keskin hatlar, sert hissiyat yok, malzemeler daha narin.
En çok ne tasarlamayı seviyorsunuz?
Bilezik ve broş tasarlamayı seviyorum. Sanırım benim de kullandığım parçalar olduklarından onları tasarlarken üzerimde hayal etmem daha kolay. Bir kadının üzerinde en çok ne güzel duruyor diye sorarsanız, bence küpe ve yüzük. Küpeler çok görünürdür; kadının yüzüne, kişiliğine ve karakterine katkıları olduğunu düşünürüm. Bir kadın hareket ederken ya da konuşurken ellerinde yüzüklerini görmek, ışığın taşlardaki yansımasını fark etmek, kendi sosyal hayatımda bir masaya oturduğumda dikkat ettiğim şeylerden.
Türkiye’de artık bir kitleniz var. Türk kadınının diğer müşterilerden farklı bir özelliği var mı?
Zanaatkarlık Türk kadınının DNA’sında var. Bizim gibi siz de mücevheri seviyorsunuz, Türk müşteriler sadece malzemeye değil arkasındaki çalışmaya da çok değer veriyor ve ben bunu çok seviyorum. Sadece tüketici değiller, mücevherin aslen bir sanat eseri olduğunu görebiliyorlar.
Sizce başarınızın sırrı ne?
Sadece sevdiğim şeyi yapıyorum, bu benim için en büyük başarı.
Tasarımlarınızı birbirinden ünlü isimler kullanıyor, markanızın ruhunu en iyi yansıtan kadınlardan birinin ismini paylaşır mısınız?
Scarlett Johansson.