19 Nisan 2024, Cuma
Haber Giriş: 17.12.2021 04:40 | Son Güncelleme: 23.02.2022 21:48

2022’de artacak tehlike: Yaşlı demokrasiler

Corriere della Sera gazetesinin kıdemli yazarı Federico Fubini, demokrasinin geleceğine yaş perspektifinden baktı: “Nüfusu iki milyonu aşan 146 ülkeden sadece 39’u özgür sayılabilir”
2022’de artacak tehlike: Yaşlı demokrasiler

Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden bir sanal Demokrasi Zirvesi düzenledi. Bu yılki organizasyona yüzden fazla hükümet davet edildi. Ancak tüm davetliler demokrasi muhafızı sayılmaz. Aslında birçoğunun demokratik kimliği en hafif tabiriyle tartışmalı. Angola, Demokratik Kongo, Irak, Kenya, Malezya, Pakistan ve Sırbistan otoriter eğilimlerine rağmen kendine yer buldu; ayrıca son yıllardaki demokratik gerilemelerine karşın jeopolitik kaygılardan ötürü Brezilya, Hindistan, Filipinler ve Polonya da davetliler arasındaydı. Her halükarda demokratik kimliği şüphe götürmeyenleri ilgilendiren daha enteresan bir soru var: Seçimlerin özgür ve adil olması, hukukun üstünlüğünü savunmaları, ifade özgürlüğünü ve diğer kişi haklarını tesis etmeleri haricinde ortak özellikleri var mı? Gerçek demokrasilerin sayısı on yıl öncesinden daha az. Son dönemde Batı Avrupa’daki bazı aşırı sağ hareketlerin güç kaybetmesine ve Brezilya, Macaristan, Türkiye ve hatta Rusya’daki popülist yönetimlerin popülerliğinin azalmasına karşın, geçtiğimiz on yılda görece daha otoriter siyasi sistemlere yönelik küresel bir eğilim var. Freedom House’a göre 2020 yılı itibariyle nüfusu iki milyonu aşan 146 ülke içinden sadece 39’u “tamamen özgür” sayılabilir; bu rakam 2010 yılında 43’tü. Günümüzün gerçek demokrasilerinin fazla göze batmayan bir özelliği, genellikle yaşlanan nüfusa sahip olmaları. Bu 146 büyük ülkeden neredeyse hiçbirinin aynı anda hem tatmin edici bir demokrasi notu (Freedom House’un 100 puanlık endeksinde 85 puanı) hem de görece genç bir nüfusu yok.

Almanya Avrupa’da ortalama yaşın en yüksek olduğu ülke.
Almanya Avrupa’da ortalama yaşın en yüksek olduğu ülke.

Özgür ve genç ülke yok gibi

Büyükçe ülkelerin hiçbiri hem genç hem de özgür değil. Dünyada hakların en güçlü olduğu ülkeler aynı zamanda nüfusları en yaşlı olanlar. Bu, siyasi özgürlüğün ülke nüfuslarını yaşlandırdığı veya daha yaşlı toplumların demokrasiye daha yardımcı olduğu anlamına gelmiyor. Tek nedensel ilişki, açık toplumların sağladığı refahın ömrü uzattığı ve daha iyi aile planlamasını mümkün kıldığı olabilir. Ancak hızlı küresel değişimler ve çoklu krizler çağında, bu demografik trendler bazı acil soruları gündeme getiriyor. Yaşlı seçmen oranının artması bir ülkenin şoklara, mali krizlere, enflasyon ve deflasyon tehditlerine, yıkıcı teknolojilere, göç dalgalarına ve iklim değişikliğiyle ilgili her tür soruna uyum gösterme ve tepki verme biçimini etkiler mi?