Patrick Kingsley / New York Times
Haziran ayında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkeyi İran karşısında askeri bir zafere taşıdığında hem müttefikleri hem de rakipleri bunu onun en büyük başarısı olarak nitelendirdi. Yeni kazanılmış özgüven ve otoriteyle dolu olan Netanyahu, nihayet Gazze Şeridi’nde ateşkese ulaşmak için aşırı sağcı hükümet müttefiklerinin muhalefetini aşacak siyasi güce sahip gibi görünüyordu.
Altı hafta sonra Netanyahu, bu fırsatı boşa harcadı. Hamas ile İsrail arasındaki görüşmeler yine tıkanmış durumda. İsrail artık savaşı aşamalarla değil, tek seferde bitirecek bir anlaşma peşinde. Bu hamle, arabulucuların en son 19 ay önce kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmaya çalıştıkları noktaya geri dönüş anlamına geliyor ve o zamanki gibi başarısız olma ihtimali de yüksek.
O zaman olduğu gibi, hem Hamas hem de Netanyahu, böyle kapsamlı bir anlaşmanın işlemesi için gerekli tavizleri vermeyi reddediyor.
Pazartesi günü İsrail gazetesi Yediot Ahronot’ta köşe yazısında, İsrail’in müzakere ekibinin eski bir üyesi olan Oren Setter “Bu hükümet var oldukça ve rotasını kökten değiştirmediği sürece kapsamlı bir anlaşma olmayacak ve rehineler geri dönmeyecek” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti: “Bunu muhalefet anlamalı, kamuoyu anlamalı, medya anlamalı”.
Kısacası, Netanyahu’nun Haziran’daki İran savaşı sonrasında kazandığı kredi hem içeride hem dışarıda yok oldu.
Gazze’de artan açlık krizine yönelik uluslararası kınama zirveye ulaşmış durumda. Kısmen bu duruma tepki olarak, ülkenin uzun süredir müttefiki olan birkaç ülke Filistin devletini tanıdı ya da yakında tanıyacaklarını taahhüt etti. ABD’de geçen hafta Demokrat senatörlerin çoğu İsrail’e bazı silah satışlarını engellemek için oy kullandı. Cumhuriyetçi bir milletvekili, Marjorie Taylor Greene, İsrail’i soykırımla suçladı; İsrail bu suçlamayı kesin olarak reddediyor.
Gazze’deki savaşa yönelik iç muhalefet de tarihin en yüksek seviyesinde ve Hamas’ın elinde bulunan kalan rehinelerin diplomatik yolla geri getirilmesi yönündeki çağrılar artıyor. Askeri olarak artan yorgunluk arasında, İsrail’in savaşı sürdürme kapasitesi de giderek sorgulanıyor. Yedek askerler arasında intihar vakalarının artmasının ardından ordu, terhis olanları daha iyi desteklemenin yollarını araştırmak için bir komite kurdu.
New York merkezli araştırma kuruluşu Israel Policy Forum analisti Michael Koplow “İsrail, savaşın herhangi bir noktasında olduğundan çok daha sıkışık bir durumda” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“İsrail; rehinelerin durumu, yakın Avrupalı müttefiklerinin tek taraflı Filistin tanımasına yönelmesi ve ABD’deki zayıflayan konumu nedeniyle varoluşsal krizle karşı karşıya” diye ekledi.
Gazze çatışmasının uzaması, aynı zamanda Başkan Donald Trump’ın İran savaşı sırasında kazandığı avantajı değerlendirememesini de yansıtıyor. Netanyahu’nun saldırılarına katılarak İsrail’e sembolik bir zafer kazandıran Trump’ın, bu iyiliğe karşılık Netanyahu’dan Gazze savaşını sonlandırmasını istemesi bekleniyordu.
Atlantik Konseyi’nde görevli, ABD'nin eski İsrail Büyükelçisi Daniel Shapiro “Trump, elinde tüm kozlar varken Netanyahu’ya ‘Artık bunu bitirmeliyiz’ diyebilirdi. Bunun yerine Netanyahu, Trump’ı kendisine daha fazla zaman vermeye ikna etmiş gibi görünüyor” dedi.
Gazze içinde bu gecikmenin sonucu felaket oldu. Geçen hafta İsrail’in aniden daha fazla gıda girmesine izin vermesine rağmen, Gazze sağlık makamlarına göre, Filistinliler hâlâ her gün açlıktan ölüyor.
İsrail askerleri, gıda dağıtım noktalarına ulaşmak için insanların İsrail askeri hatlarını geçmek zorunda kaldığı sorunlu yeni dağıtım sistemine erişmeye çalışan sivilleri vurmaya ve öldürmeye devam ediyor. Alternatif gıda kaynakları arayışında umutsuz olan büyük kalabalıklar, yardım konvoylarının önünü kesmeye ve yağmalamaya devam ediyor.
İsrail içinde ise bu gecikme hükümetin eleştirmenleri arasındaki memnuniyetsizliği artırdı. Haziran ayında İran’a yönelik saldırılarında kararlı ve cesur görünen Netanyahu, şimdi yeniden ağırdan alan ve aşırı sağcı koalisyon ortaklarının görüşlerine bağımlı biri olarak algılanıyor.
Hamas’ın elindeki rehineler ve Gazze’deki insani felaket nedeniyle artık daha fazla İsrailli savaşın bitmesini istiyor. Pazartesi günü, ikisi eski genelkurmay başkanı, üçü İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin Bet’in eski başkanı ve üçü dış istihbarat teşkilatı Mossad’ın eski direktörü olmak üzere eski güvenlik şeflerinden oluşan bir grup, “Savaşı bitirin!” yazısıyla biten bir video yayınladı.
Generaller, 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e saldırısıyla başlayan savaşın adil bir savaş olarak başladığını, ancak şimdi sonsuz ve anlamsız bir hâle geldiğini söyledi.
"Bu savaş rayından çıktı, İsrail kimliğini kaybediyor"
“Bu savunma savaşıydı” diyen eski Şin Bet başkanı Ami Ayalon videoda şunları söyledi: “Ama tüm askeri hedeflerine ulaştığımızda, tüm düşmanlarımıza karşı büyük bir askeri zafer elde ettiğimizde, bu savaş artık adil bir savaş olmaktan çıktı. Bu, İsrail devletini güvenliğini ve kimliğini kaybetmeye götürüyor”
Netanyahu, savaşın hedeflerine henüz ulaşılmadığını, Hamas yok edilene ve Gazze’de kalan 20 canlı rehine serbest bırakılana kadar mücadelenin sürmesi gerektiğini söylüyor. Hamas ve müttefikleri, son günlerde bu rehinelerden ikisinin açlıktan zayıf ve bitkin göründüğü videoları yayınladı.
“Pes etmeyeceğiz” diyen Netanyahu, görüntülerin çevrimiçi yayılmasının ardından pazar günü yaptığı açıklamada şu sözleri kaydetti: “Kaçırılan evlatlarımızı kurtarma, Hamas’ı yok etme ve Gazze’nin İsrail devleti için artık bir tehdit oluşturmamasını sağlama kararlılığım daha da güçlendi”
Ancak hükümetin eleştirmenleri, Hamas’ın zaten imha edilmiş olduğunu, liderlerinin çoğunun öldüğünü ve cephaneliğinin ciddi şekilde tükendiğini söylüyor. Onlar, Gazze’deki çatışmaların devam etmesinin Hamas’a anlamlı bir zarar vermeyeceğinden, ancak rehineleri tehlikeye atacağından ve İsrail’in yıpranmış itibarına daha fazla zarar vereceğinden korkuyor.
© 2025 The New York Times Company

