Patrick Kingsley / The New York Times
Analistlere göre İsrail'in Hizbullah'a ait çağrı cihazları ve diğer kablosuz cihazlara yönelik saldırısı net bir stratejik hedefi olmayan taktiksel bir başarıydı.
Hizbullah'ı 'aciz' durumda bırakmış ve birçok üyesini etkisiz hale getirmiş gibi görünse de, saldırı şu ana kadar her iki tarafta da 100 binden fazla sivilin düşük yoğunluklu bir savaş nedeniyle yerlerinden edildiği İsrail-Lübnan sınırındaki askeri dengeyi değiştirmedi. Hizbullah ve İsrail ordusu, Ekim ayından bu yana taraflar arasında yaşanan günlük çatışmalara uygun bir tempoda Çarşamba günü de füze ve topçu ateşine aynı düzende devam etti.
Salı günkü saldırı İsrail'in teknolojik gücünün göz alıcı bir göstergesi olsa da İsrail şu ana kadar Hizbullah'a karşı kesin bir darbe indirebilmiş değil ve Lübnan'ı işgal ederek yarattığı karışıklıktan da fayda görmedi. Çarşamba günü Lübnan'da patlayan çağrı cihazı ve diğer cihazların neden olduğu bildirilen ikinci bir patlama dalgası duyuldu, ancak İsrail ordusu kara işgaline hazırlanıyor gibi görünmüyor.
İsrailliler son saldırılardan etkilendi, ama değişen bir şey yok
Çağrı cihazı saldırısı, bugüne kadar Hizbullah'ın saldırılarını durduramadığı için Netanyahu hükümetini eleştiren pek çok İsrailliyi etkilemiş olsa da, temel hayal kırıklıkları devam etti: Hizbullah hala İsrail'in kuzey sınırına yerleşmiş durumda ve kuzey İsrail'de yaşayan on binlerce kişinin evlerine dönmesini engelliyor.
İsrail merkezli bir araştırma kuruluşu olan Uluslararası Terörle Mücadele Enstitüsü'nde çalışan Miri Eisin son saldırılar için “Bu inanılmaz bir taktiksel olay” ifadelerini kullandı.
Eski bir üst düzey istihbarat subayı olan Eisin, “Ancak bu olay yüzünden tek bir Hizbullah savaşçısı bile hareket etmeyecek” dedi ve ekledi: “İnanılmaz yeteneklere sahip olmak bir strateji oluşturmaz”
Saldırının karmaşıklığı, İsrail istihbarat kurumlarının 7 Ekim'de Hamas'ın İsrail ordusunun öngöremediği sürpriz bir saldırı düzenlemesiyle kaybettiği prestijin bir kısmını geri kazandırdı. İsrailliler arasında Hamas'ın saldırısının yol açtığı yıkım askeri yönetime olan güveni sarstı ve o zamandan bu yana askeri tarafta önemli isimlerin istifalarına yol açtı.
Anlık bir eylem mi, uzun vadeli bir stratejinin parçası mı?
Yine de İsrailliler, çağrı cihazı saldırılarının kısa vadeli bir eylem mi yoksa uzun vadeli bir öngörüden mi kaynaklandığı konusunda ikiye bölünmüş durumda. Bazıları İsrailli komutanların Hizbullah'ın İsrail'in çağrı cihazlarını sabote etme yeteneğini yeni keşfetmiş olmasından korktuklarını ve bunun da İsrailli komutanları çağrı cihazlarını derhal havaya uçurmaya ya da bu yeteneği sonsuza dek kaybetme riskini almaya ittiğini düşünüyor.
Diğerleri ise İsrail'in özel bir stratejik amacı olduğunu söylüyor. İsrail, saldırının karmaşıklığının Hizbullah'ı hemen olmasa bile önümüzdeki haftalarda ateşkese daha yatkın hale getireceğini ummuş olabilir.
İsrail askeri istihbaratının eski başkanlarından Tümgeneral Amos Yadlin, “Operasyonun amacı, eğer Hizbullah'ın iddia ettiği gibi arkasında İsrail varsa, Hizbullah'a bir anlaşmaya varmak yerine İsrail'e yönelik saldırılarını sürdürmesi halinde çok ağır bir bedel ödeyeceğini göstermek olabilir” dedi.
Hizbullah Hamas ile aynı kaderi paylaşıyor
Hizbullah, Filistinli müttefikinin İsrail'in güneyine saldırması ve İsrail'in Gazze Şeridi'ne geniş çaplı bir karşı saldırı düzenlemesinin ardından Hamas'la dayanışma içinde Ekim ayı başında İsrail'e saldırı başlattı. O zamandan beri Hizbullah kendi kaderini Hamas'ınkine bağladı ve İsrail Gazze'den çekilene kadar savaşmayı bırakmayacağına yemin etti.
Bu bağlantı nedeniyle sınırın her iki tarafındaki yetkililer aylardır Gazze'de sağlanacak bir ateşkesin Lübnan'da da paralel bir anlaşmaya yol açmasını umuyor. ABD elçisi Amos Hochstein liderliğindeki ABD'li ve Fransız arabulucular Beyrut ve Kudüs arasında mekik dokuyarak Gazze'de bir anlaşma olması halinde İsrail ve Hizbullah arasında bir ateşkes için zemin hazırladılar.
Beklenti, Gazze'de bir çözüm bulunabildiği sürece İsrail'in Lübnan'a daha büyük bir saldırı düzenlemesine gerek kalmadan Hizbullah ile savaşın sona ereceği yönündeydi.
Gazze müzakerelerinin çıkmaza girmesiyle birlikte İsrail yönetimi, Hizbullah'ı geri çekilmeye zorlamak için başka bir yol bulması yönünde artan bir iç baskı ile karşı karşıya kaldı.
Hizbullah'a karşı tek çözüm askeri eylem
Sonuç olarak, İsrail yönetimi son zamanlarda kamuoyunda Hizbullah'a odaklanmayı yoğunlaştırdı ve ülkenin savunma bakanı Yoav Gallant bu hafta çatışmayı sona erdirmenin tek yolunun “askeri eylem” olduğu uyarısında bulundu.
Çağrı cihazı saldırısı bu uyarıyı yerine getirmiş gibi görünüyor. Analistler bunun Hizbullah'ı kendi kaderini Hamas'ınkinden ayırma ve böylece güneydeki çözümü beklemeden kuzeydeki savaşı sona erdirme girişimi olduğunu söyledi.
İsrail Hamas ile Hizbullah'ı ayırmaya çalışıyor
Yadlin, “Mesele Hizbullah'ın İsrail'e karşı ilan ettiği savaşı Hamas'la olan savaştan ayırmaktır” dedi.
Bazıları ise daha şüpheci yaklaşıyor ve Hizbullah'ın bu saldırıyla zayıflamış ve yönünü kaybetmiş olsa bile rotasını değiştirmesinin pek olası olmadığını savunuyor.
İsrail dış istihbarat teşkilatı Mossad'ın eski üst düzey yetkililerinden Sima Shine'a göre Hizbullah kendisini İran'ın Orta Doğu'daki en etkili müttefiki olarak görüyor ve Hamas'ı terk ettiği algısını yaratmaktan kaçınacak.
Daha genel anlamda çağrı cihazı saldırısı, aylar hatta yıllar öncesinden operasyon planlayabilen İsrail istihbarat teşkilatlarının disiplini ile İsrail'in siyasi liderliğinin dağınık kısa vadeli düşünceleri arasındaki uyumsuzluğu da ortaya koydu.
Saldırı, Gallant'ın Lübnan'da planlanan operasyonu denetlediği sırada Başbakan Netanyahu'nun savunma bakanını görevden alma niyetinde olduğuna dair İsrail basınında günlerce yer alan haberlerin ardından geldi.
Shine “Bu çok garip bir durum ve siyasetçiler ile güvenlik kurumları arasında büyük bir uçurum olduğunu gösteriyor”
© 2024 The New York Times Company