Ana Swanson / New York Times
Çarşamba günü yaklaşık 60 ticaret ortağı için yürürlüğe giren yüksek gümrük vergileri, ikili ticaret açıklarına ya da ABD'nin her bir ülkeye sattıkları ile satın aldıkları arasındaki farka göre hesaplandı.
Trump uzun zamandır bu farkı ABD'nin diğer ülkeler tarafından “kazıklandığının” kanıtı olarak görüyor. Diğer ülkelerin adil olmayan davranışlarının ticareti bu kadar çarpık hale getirdiğini ve ABD'nin tükettiği şeylerin daha fazlasını üretebilmesi gerektiğini savunuyor.
Trump en yeni gümrük vergileriyle ABD'nin ticaret açığını ulusal bir acil durum olarak ilan ederek kendisine derhal gümrük vergisi uygulama yetkisi verdi.
Ancak ekonomistler, iki taraflı ticaret açıklarının haksız uygulamaların ötesinde pek çok nedenden dolayı ortaya çıktığı göz önüne alındığında, bunun konuya yaklaşmak için hatalı bir yol olduğunu savunuyor.
Harvard Üniversitesi'nde küreselleşme üzerine çalışan ekonomist Dani Rodrik, Trump'ın ikili açıklara odaklanmasıyla ilgili olarak “Bu tamamen aptalca” dedi ve ekledi: “Bunu söylemenin başka bir yolu yok, hiçbir anlamı yok”
Bazı ekonomistler, ABD'nin dünyanın geri kalanıyla olan genel ticaret açığının ABD ekonomisi için bir sorunu yansıttığı konusunda Trump yönetimiyle hemfikir, çünkü ABD, Çin de dahil olmak üzere başka yerlerdeki üretime çok bağımlı. ABD'nin ticaret açığı, ithalatın artmasıyla geçen yıl 1,2 trilyon dolara ulaşarak rekor kırdı. Ancak diğerleri bunu bir sorun olarak görmüyor. Ve neredeyse tüm ekonomistler ülkeden ülkeye dengesizliklere odaklanmanın son derece yanıltıcı olabileceğini söylüyor.
ABD 116 ülke ile ticaret fazlası, 114 ülke ile ticaret açığı verdi
Örneğin geçen yıl Amerika Birleşik Devletleri dünya genelinde 116 ülkeyle ikili ticaret fazlası verdi. Dünya Bankası verilerine göre 114 ülkeyle de ikili ticaret açığı verdi.
Genellikle bu ilişkiler, bir ülkenin genel ticaret uygulamaları hakkında fazla bir şey söylemeden sadece ticaret akışını takip eder. Ekonomi yazarı Matthew Klein, Amerika Birleşik Devletleri'nin Avustralya ile ticaret fazlası verdiğine çünkü çok sayıda makine, ulaşım ekipmanı ve kimyasal madde gönderdiğine dikkat çekiyor. Avustralya, Çin'e demir cevheri, doğal gaz ve altın göndererek bu ülkeyle ticaret fazlası veriyor. Çin de ABD'ye araç parçaları, elektronik cihazlar ve piller göndererek bu ülkeyle ticaret fazlası veriyor.
Klein, Amerika Birleşik Devletleri'nin Hollanda ve Singapur ile de önemli ticaret fazlaları olduğuna dikkat çekti. Ancak bunun nedeni Hollandalı ve Singapurluların diğer uluslara kıyasla çok daha fazla Amerikan ürünü tüketmesi değil.
Bunun nedeni, bu ülkelerin Amerikan mallarını ithal eden büyük limanlara ev sahipliği yapması. Hollanda, Amerikan mallarını limanlarında boşaltıp Avrupa'daki diğer tüketicilere gönderirken, Singapur da Asya için benzer bir şey yapıyor. Ancak ticaret dengesi, malın nihai varış noktasına göre değil, ilk ulaştığı ülkeye göre hesaplanıyor.
Ekonomistler de Trump'ın gümrük vergilerini, malın ABD için ne kadar stratejik olduğuna ve hatta ülkenin bu malı gerçekten üretip üretemeyeceğine bakmaksızın tüm dış ticaret akışlarını ayrım gözetmeksizin hedef almakla eleştiriyor.
Trump'ın gümrük vergileri, ABD'nin her bir ülkeyle olan ticaret açığının, o ülkeden ithal ettiği malların değerine bölünmesiyle elde edilen basit bir formülle hesaplanıyor.

Bu formül, ABD'nin her ülkeden ithalatı ve her ülkeye ihracatı dengelenene kadar, diğer ülkelerin ABD'ye ileri teknoloji, oyuncak, kakao çekirdeği veya mısır sağlayıp sağlamadığına bakılmaksızın ek gümrük vergileriyle karşı karşıya kalacağı anlamına geliyor.
Trump'ın danışmanları ise onun metodolojisini savundu. Beyaz Saray Ekonomi Danışmanları Konseyi Başkanı Stephen Miran, verdiği bir röportajda Başkan'ın “ikili ticaret açıklarının Amerikalılar için büyük bir sorun olduğunu düşündüğünü yıllardır açıkça ifade ettiğini” söyledi.
Miran, Trump yönetiminin durumla ilgili çok sayıda analiz yaptığını ve Başkan'ın bu yaklaşımın “Amerikalı işçiler için en adil yol olduğuna” karar verdiğini söyledi.
ABD Ticaret Temsilcisi Jamieson Greer Çarşamba günü Kongre'de verdiği ifadede Avrupa Birliği, Brezilya ve Hindistan gibi ülkelerdeki ayrımcı politikaların artan ticaret açıklarına yol açtığına işaret etti. Greer, ABD'nin ticaret açığının “bu karşılıklı olmayan koşullardan kaynaklandığını” söyledi ve bunu “ulusun üretme, büyüme ve inşa etme yeteneğini kaybetmesinin bir tezahürü” olarak nitelendirdi.
Greer, “Bu tehlikeli bir durum ve Başkan da bu durumun aciliyetinin farkında” dedi.
Yönetim ayrıca ikili ticaret açıklarına odaklanmayı, Çin'den gelen malların diğer ülkeler üzerinden ABD'ye yönlendirildiği gerçeğine ulaşmanın bir yolu olarak görüyor gibi görünüyor. Trump'ın ilk döneminde Çin'e gümrük vergisi getirmesinin ardından pek çok fabrika gümrük vergisinden kaçınmak için Çin'in dışına taşınmış ancak Çin'den gelen parça, hammadde ve teknolojiye bağımlı kalmaya devam etmişti.
Trump'ın yeni tarife formülüyle birlikte, bu fabrikaların varış noktası olan ve son yıllarda ABD ile ticaret fazlası veren ülkeler ağır darbe alacak.
Muhafazakar bir ekonomik düşünce kuruluşu olan American Compass'ın politika danışmanı Mark DiPlacido, “Küresel ekonomi artık çok entegre olduğu için, ülkeler bizim pazarımıza girmek için mallarını üçüncü ülkeler üzerinden taşıyabiliyorlar” dedi. ABD'nin Çin'le olan ikili ticaret açığı azalırken, diğer Güneydoğu Asya ülkeleriyle olan açığın arttığını söyledi.
DiPlacido sözlerinin devamında “Yani artık sadece Çin'i hedef almak yeterli değil. Genel ticaret açığının azaldığını görebilmemiz için bu küresel temelin olması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Pekin Üniversitesi'nde finans profesörü olan ve bu konuda çalışmalar yürüten Michael Pettis, yeni gümrük vergilerinin ticaretin belirli ülkelerden geçme şeklini yeniden düzenleyebileceğini, ancak yine de ABD'nin dünya ile olan genel ticaret açığının boyutunu değiştirmek için fazla bir şey yapmayacağını söyledi.
Pettis, “Yanlış soruna, ikili açıklara odaklanıyorlar” dedi.
Pettis, ABD'nin dünya ile olan genel ticaret açığını Amerikan ekonomisi için bir sorun olarak görüyor çünkü bu, ABD'li tüketicilerin mallara olan talebinin ABD'den ziyade Çin gibi başka yerlerdeki üretim faaliyetlerini desteklediği anlamına geliyor.
Ancak ABD'nin diğer ülkelerle bireysel olarak yaşadığı ticari dengesizliklerin her zaman bu sorunu yansıtmadığı ve gümrük tarifelerinin bunu düzeltmek için fazla bir şey yapmayacağı konusunda ısrar ediyor.
Pettis'e göre Çin, Almanya, Güney Kore ve Tayvan gibi ülkelerdeki hükümet politikaları büyük ticaret fazlalarına neden oluyor. Her ticaret fazlası dengelenmek için bir açığa ihtiyaç duyduğundan, bu da ABD'nin ticaret açığını şişiriyor. Çin'de ve diğer ülkelerde daha büyük ekonomik değişiklikler olmadan bu sorunların devam edeceğini savunuyor.
“Ortada ciddi bir sorun var” diyen Pettis “Bu soruna en iyi çözümü göremiyoruz”
Diğer ekonomistler, dünyanın geri kalanıyla genel bir ticaret açığı vermenin ABD için bir sorun olduğu fikrine hala karşı çıkıyor. Bazı ekonomistler, ABD'nin ticaret açığının asıl nedeninin mallara olan talep değil, ABD hükümetinin harcamaları ve yatırım akışları gibi diğer faktörler olduğunu savunuyor.
Bu ekonomistler, Trump'ın gümrük vergileri toplam ticaret açığını azaltırsa, bunun daha çok ABD ekonomisini çökerttiği ya da dünyanın ABD doları ve piyasalarına olan güvenini sarsarak yatırımcıları ABD'den uzaklaştırdığı için olacağını söylüyorlar.
Harvard ekonomisti Rodrik, “bir ülkenin ticaret açığı ile ne kadar iyi durumda olduğu arasında kesinlikle bir ilişki olmadığını” söyledi. Hem Venezuela'nın hem de Rusya'nın ticaret fazlası verdiğine dikkat çeken Rodrik, “Amerika Birleşik Devletleri gerçekten bir Venezuela ya da Rusya olmak istiyor mu?” dedi.
© 2025 The New York Times Company