17. İstanbul Bienali, başlıksız, temasız ve büyük bir sergi olmaktan çok uzak. Lakin çok renkli çok sesli, çok dilli bir etkinlik. Çoktan başlamış ve asla bitmeyecek. Bienal süreç içinde çoğalarak ilerlerken belirli herhangi bir şeyi işaretlemese de güçlü bir metafora sahip: Kompost! Ve evet bu tarıma ait bir terim. Organik maddelerin biyolojik yöntemlerle ayrışmasını sağlamak için yapılan işlemin adı. Başka bir anlatımla toprağın kendiliğinden gerçekleştirdiği doğal döngüyü taklit ederek gıda atıklarımızı toprağa dönüştürme eylemi. Ölümden yaşama, yeniden başlamaya, süreçte kalmaya güçlü bir niyet. Pandemi sonrası yapılan ilk İstanbul Bienali, gazetemizin sayfalarından takip ettiğiniz üzere şehre yayılıyor, karşılaşmalar yaratıyor, daha açılmadan başlıyor, bittikten sonra devam ediyor. Peki neden? Yahut neden şimdi? Ezberlediğimiz, sınırları keskin, biçim ve içerikte gözümüzü ve aklımızı sabitlemekten vazgeçmiş bir bienalle karşı karşıyayız. Bu biçimsizliğe, zamana yayılmaya, sınırsızlığa çok sesliliğe, samimiyete neden ihtiyaç var?
Cevap “Pandemi” olmalı. Zira hem basın toplantısında hem de bienal için hazırlanmış rehberdeki yazılarda söylendiği gibi 17. İstanbul Bienali’nin tohumlandığı günler Covid-19 pandemisine rastlıyor. Pandemi sonrasında ise yeryüzünün bitmeyen kriz ve savaşlarıyla azalan enerjileriyle, artan kirliliğiyle yine baş başa kaldık. Bir virüsle engellenmemiş, sarılmayı unutmamış gibi…
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim