18 Mayıs 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 14.10.2023 15:55 | Son Güncelleme: 14.10.2023 16:00

Gaziantep’te sanat rüzgarı esmeye devam ediyor

Gaziantep Genç İş İnsanları Derneği (GAGİAD) tarafından 2-8 Ekim tarihleri arasında ilk kez düzenlenen GAGİAD Kültür Sanat Festivali kapsamındaki iki sergi, 28 Ekim’e dek Gaziantep Pürsefa Hanı’nda devam ediyor
Hülya Çelik
Hülya Çelik
Gaziantep’te sanat rüzgarı esmeye devam ediyor

Gaziantep Genç İş İnsanları Derneği (GAGİAD), kültür ve sanatın zengin dünyasını Gaziantep halkıyla buluşturmak için kapsamlı bir etkinlik düzenledi. 2-8 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen GAGİAD Kültür Sanat Festivali, çağdaş sanat sergilerinden klasik müzik konserlerine, sanatçı söyleşilerinden atölyelere kadar bir dizi etkinliği sanatseverlerle buluşturdu. Festival kapsamında, sanat danışmanı Yasemin Bay’ın genel sanat yönetmenliğinde hazırlanan Pür-hayal ve …fakat kalbim seninledir sergileri ise 28 Ekim’e kadar devam ediyor ve Gaziantep’in en dikkat çekici mekanlarından biri olan Pürsefa Hanı’nda seyircilerini ağırlamaya devam ediyor. Festivale dair tüm ayrıntıları GAGİAD Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Koçer’den, sergileri ise sanat danışmanı Yasemin Bay’dan dinledik.

GAGİAD Kültür Sanat Festivali kapsamında iki farklı sergiyi seyirciyle buluşturdunuz. Pür-hayâl ve ...fakat kalbim seninledir sergilerinin ortaya çıkış hikayelerini dinleyebilir miyim sizden?

Yasemin Bay: GAGİAD’ın bu yıl ilkini düzenlediği festivali şekillendirirken, merkeze çağdaş sanatı yerleştiren ve etrafında klasik müzik konserleriyle, söyleşilerle zenginleşen bir program ortaya çıkardık. Programı ve sergileri oluşturmadan önce kenti ve insanını anlamaya, öğrenmeye çalıştım; güçlü bir tarihe sahip olan Gaziantep’in pek çok mekânını, sokaklarını, müzelerini gezdik; kentteki paydaşlarımızla fikir alışverişinde bulunduk. Tüm bunların sonucunda Gaziantep’ten ve Gazianteplilerden beslenen, kentin ruhuyla şekillenen, Türkiye çağdaş sanatına dair geçmişten bugüne uzanan bir çizgide ilerleyen iki sergimiz doğdu.

“Hanın ruhu serginin geneline yayılan hisse ilham verdi”

Sergilerin ikisi de Gaziantep’in en dikkat çekici mekanlarından biri olan Pürsefa Hanı’nda gerçekleşiyor. Bu mekânı ve sergilerle kurduğu ilişkiyi de biraz anlatabilir misiniz?

Y.B.: Gaziantep, inanılmaz güzel mekânlara, evlere, konaklara sahip. Özellikle de hanları büyüleyici. 1887 yılında inşa edilen, sabunhane ve muhtemelen konaklama için kullanılan odalardan oluşan Pürsefa Hanı da Gaziantep’in en etkileyici hanlarından biri. Yıllar için birçok farklı kullanıma hizmet etmiş. Bir süredir kapalı olarak duruyordu. Bu sergilerimizle birlikte ziyarete açılmış oldu. Han, oldukça kalabalık bir caddenin üzerinde, hemen Bakırcılar Çarşısı’na komşu. Fakat üç tarafı siyah ve açık renk taşlarla bantlar oluşturacak şekilde düzenlenmiş bir süslemeye sahip, sivri kemerli, yüksek kapısından hana girdiğinizde dışarının curcunasından, kalabalıklığından birden uzaklaşıveriyorsunuz. Oldukça heybetli, görkemli ama bir o kadar da sessizliği, sakinliğiyle sizi çarpıyor; hemen karşısındaki mevlevihane ile derin bir bağ kuruyor. Hanın tüm bu özellikleri, ruhu serginin geneline yayılan hisse ilham verdi. Sergiye dahil ettiğim eserler de hanla örtüşsün, ortak bir dil kursun istedim, dolayısıyla mekânla birlikte ilerledi seçimlerim.

“Her iki sergimizde toplamda 43 sanatçının yapıtları yer alıyor”

Her iki sergide Türk resim sanatının 20’den fazla önemli sanatçısını bir araya getirdiniz. Sanatçılar nasıl bir mesele etrafında toplandılar? Siz bu iki sergiyi nasıl kurguladınız?

Y.B.: Her iki sergimizde toplamda 43 sanatçının yapıtları yer alıyor. pür-hayâl sergisi, 1960’lardan bugüne uzanıyor. Hem anıtsal, görkemli hem de Türkiye çağdaş sanatında kapladıkları yer itibariyle mühim sanatçıların birbirleriyle sessiz, sakin ama derinden konuşan yapıtlarını bir araya getirmek istedim; tıpkı Pürsefa Hanı gibi. Bunu yaparken de ustaları dilbirliği kurduğum gençlerle, daha yakın kuşakla buluşturdum. Serginin ismi de “pür” kelimesinin farklı anlamlarından besleniyor. “Saf, temiz” anlamına gelen “pür” aynı zamanda Farsçadan gelen “dolu, çok” anlamlarıyla önüne geldiği kelimenin mânâsını çoğaltan bir ön ek. Dolayısıyla burada o temizliğe, saflığa göndermede bulunurken bir yandan da sanatçıların kurdukları “hayal”leri çoğalttık bir nevi. Sanatçıların eserleri ile kurulan “saf, temiz hayâller”, Pürsefa Hanı ve karşısında yer alan mevlevihane ile huzur ve dinginliğe atıfta bulunan bir bağ kurdu. Pürsefa Hanı’nın giriş katındaki sergide Türkiye modern resminin ustalarından günümüzün dikkat çeken sanatçılarına değin uzanan zengin bir seçki sunuluyor. Sergide Murat Akagündüz, Hüseyin Aksoy, Çiğdem Aky, Erol Akyavaş, Elvan Alpay, Hakkı Anlı, Nejad Melih Devrim, Osman Dinç, Tayfun Erdoğmuş, Hakan Gürsoytrak, Nuri İyem, Hacer Kıroğlu, Komet, Murat Morova, Seçkin Pirim, Damla Sari, Aras Seddigh, Kemal Seyhan, Gürsel Soyel, Canan Tolon, Selim Turan, Mehmet Ali Uysal ve Merve Zeybek’in yapıtları yer alıyor. 

Bir diğer sergimiz ...fakat kalbim seninledir’in çıkış noktası ise yine Pürsefa. Hanın hemen bitişiğinde bir zamanlar buğdayların toplanıp paylaşıldığı bir arasa varmış. Buradan hareketle bir aradalık, dayanışma, paylaşma kavramları etrafında hareket edelim istedim. Gaziantep’te beni en etkileyen şeylerden biri de her bir Gazianteplinin kentine bağlılıydı. Herkes bu kent için elinden geleni yapıyor ve Gaziantep’i kültür sanat ile daha da ileriye taşıyabileceğinin bilincinde. Dolayısıyla öyle bir sergi kuralım ki bir yandan da Gazianteplilerin kentlerine duydukları derin aşka bir övgü niteliği taşısın istedim. Buradan hareketle son derece şiirsel bir hikâye oluşturmaya çalıştım; böylece bağlılık, aşk, birlik-beraberlik, inanç, aidiyet, paylaşma gibi kavramları merkezine alan sergimiz doğdu. “...fakat kalbim seninledir”de Ahu Akgün, Rahmi Aksungur, Levent Aygül, Bengisu Bayrak, Eda Emirdağ, Neş’e Erdok, Seda Gazioğlu, Göksu Gül, Hakan Gürsoytrak, Çağıl Harmandar, Alp İşmen, Osman Nuri İyem, Fatih Kahya, Yonca Karakaş, Hamza Kırbaş, Temür Köran, Ardan Özmenoğlu, Ali Şentürk, Ozan Türkkan, Erdem Varol ve Ufuk Yılmaz’ın eserleri bir araya geliyor.

Sergilerde yer alan eserlerin teknik ayrıntılarını da konuşmak isterim sizinle. Kaç adet eseri bir araya getirdiniz? Hangi dönemlere aitler? Öne çıkan teknik detaylardan bahsedebilir misiniz?

Y.B.: Her iki sergi de resimden videoya, yerleştirmeden fotoğrafa, yeni medyaya değin uzanan farklı disiplinlerdeki üretimleri sunuyor. Hatta sanatçılardan bir kısmı sergilerimize özel eserler ürettiler. Toplamda 85 eserin yer aldığı sergiler kapsamında Hasan Kalyoncu Üniversitesi ile özel bir çalışmaya da imza attık. Açık çağrı sonucunda başvuran öğrencilere çağdaş sanata dair dersler verdik. Pera Müzesi Sergiler ve Yayınlar Koordinatörü Zeynep Ögel, Pera Müzesi Dijital Platformlar ve Sosyal Medya Yöneticisi Hazal Altun, Meşher Sergiler Koordinatörü Ezgi Göksu Öztürkmen, Masumiyet Müzesi Müdürü İdil Deniz Türkmen, sanat danışmanı Özlem Ünsal Akdoğan, Gnome Projects kurucusu Meryem Sultuybek Yılmaz, mimar Elif Aydın, Tuna Pektaş ve ben, katılımcılara hem çağdaş sanata dair dersler verdik hem de sergideki tüm sanatçıları, yapıtları anlattık, tanıttık. Şimdi öğrencilerimiz sergi alanlarımızda rehberlik yapıyor; gelen her bir ziyaretçimize tüm eserleri, sanatçıları en ince detaylarına kadar anlatıyor, soruları yanıtlandırıyorlar. Bunu da sergiye gelenlerin sadece görüp gitmemesi, bir şeyleri yakalayabilmesi, o eserlerle bağ kurabilmesi için yaptım. Bunun her bir öğrencimiz için güzel bir deneyim olduğunu görüyorum; onlar da biz de çok mutluyuz!

“Gaziantep ekonomi ve gastronomiden fazlasını ifade ediyor”

Bu yıl ilk kez gerçekleştirdiğiniz GAGİAD Kültür Sanat Festivali, 2-8 Ekim tarihlerinde seyircisiyle ve ilgilisiyle buluştu, festival kapsamındaki iki sergi buluşmaya devam ediyor. Gaziantep’te böyle bir proje gerçekleştirmeye nasıl karar verdiniz? Sanat dolu bu bir hafta nasıl geçti? Neler yaşandı?

Cihan Koçer: Gaziantep denildiğinde birçok insanın aklına ekonomi ve gastronomi geliyor. İş dünyasından gelen biri olarak bu elbette bizi gururlandıran, göğsümüzü kabartan bir durum ama tarihsel kökleri ve medeniyet mirasıyla Gaziantep bu iki önemli kavramdan fazlasını ifade ediyor. Şehrimizde sürdürülebilir, uzun soluklu bir kültür sanat festivali yapma fikrimizin arkasında böyle bir neden yatıyor. Bu toprakların kültürel zenginliğini ortaya çıkarmak, sanatın yeşereceği, sanatseverlerin ilham alacağı bir vaha yaratmak istiyoruz. Gaziantep’in mevcut algısı ve değerlerinin yanına “Sanat şehri” unvanını da eklemek arzusundayız.

Tarih öncesi çağlardan bugüne birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, ticaret ve göç yollarının geçiş güzergâhında yer alan bir şehir için geç kalınmış ve anlaşılabilir bir beklenti bu bence… Böyle bir motivasyonla, şehrimizin kültür sanat alanındaki potansiyelini ortaya çıkarmak ve üzerinde yaşadığımız toprakların zenginliğini geniş kitlelere tanıtmak amacıyla GAGİAD Kültür Sanat Festivali için yola çıktık. İlk festivalimiz beklentilerimizin üzerinde bir ilgiyle karşılaşarak, şehrimizde bir heyecan yarattı. Klasik müzik konseriyle başlayan coşku, çağdaş sanat sergileriyle doruğa ulaştı. Klasik müzik tınıları kentimizin dört bir yanına ulaşırken, Gaziantep’in tarihsel zenginliğinin en güzel yapıtlarından Pürsefa Hanı’nda iki önemli sergiye ev sahipliği yaptık. Kurduğumuz hayallerin, ortaya koyduğumuz emeğin halkımız ve sanat camiasının teveccühüne mazhar olması gurur verici.

İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerin sanatı odağına almasına alışkınız fakat Gaziantep bu anlamda beni ve eminim pek çok sanat takipçisini şaşırttı. Burada aynı anda iki önemli serginin olduğu, şehrin dört bir yanında klasik müzik konserlerinin gerçekleştiği bir festival hayata geçirmek nasıl bir duygu?

Şehrimizin kültür sanat alanında güçlü bir potansiyeli olduğuna inanıyoruz. Bu potansiyeli göz önünde bulundurarak sanat danışmanımız Yasemin Bay’ın öncülüğünde kapsamlı bir festival programı hazırladık. İlk festivalimizle sanatseverleri şaşırtmamız sevindirici bir gelişme olsa da sonraki festivallerde hedefimiz, beğeniyle takip edilmek, günler öncesinden ajandalara girmek olacak. Belirttiğiniz gibi, İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde kültür sanat etkinlikleriyle, festivallerle yoğun şekilde karşılaşıyoruz. Bu herkes için çok alışıldık bir döngü. Bizim hedefimiz bu döngüyü kırıp bu üç büyükşehrin dışında da kültür sanat rotaları yaratmak. İnsanlar kentimizdeki gastronomi festivallerini nasıl iple çekip yakından takip ediyorsa, sanat festivalimizi de aynı heyecanla benimsesin istiyoruz. Bu hedefin kısa vadeli bir yürüyüşten öte uzun vadeli bir yolculuk olduğunun da farkındayız. Sanat için bir yol açtık, bu yolda kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz.

Sizce şehir festivali sahiplendi mi?

Festivalimiz ilk andan itibaren kentimizin ileri gelenleri, kültür sanat camiası ve Gaziantep halkı tarafından güçlü bir şekilde sahiplenildi. İş dünyası ve Gaziantep Büyükşehir Belediyemiz her anlamda destek olarak festivalimizin başarıya ulaşmasına katkı sundular. Sergiler, konserler ve atölyeler ziyaretçiler tarafından ilgiyle takip edildi. Gelecek festivallerde bu ilginin daha da artacağına inanıyoruz.

“Kenti binalardan ibaret görürsek yanılırız”

Konuşmalarınızda sık sık Gaziantep’e “sanat şehri” unvanı kazandırmak istediğinize dair vurgularla karşılaşıyoruz. Bu bağlamda GAGİAD Kültür Sanat Festivali nasıl bir rol üstleniyor? Gaziantep’i sanatla yan yana getirmek adına gelecekte nasıl çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz?

Kültür-sanat bir kenti var eden, ona ruh ve kimlik katan mucizevi bir şey. Bunun bilincinde olmaz, kent kavramını binalardan, yollardan, meydanlardan ibaret görürsek büyük bir yanılgıya düşmüş oluruz. “Sanat şehri Gaziantep” vurgumuzun temelinde bu yaklaşım var. Gaziantep’in köklü medeniyetlerden beslenerek bugünlere taşıdığı birikimini görünür kılmak, kentimizin ortak hafızasında sanata bir yer açmak istiyoruz. GAGİAD Kültür Sanat Festivali bu yolda attığımız ilk ve en somut adım. Bu ilk adımdan cesaret alarak gelecekte de kültür sanata alan açmaya, destek olmaya devam edeceğiz.

Pür-hayal ve …fakat kalbim seninledir sergileri 28 Ekim’e kadar Gaziantep Pürsefa Hanı’nda devam ediyor.