İstanbul Modern, izleyiciyi çağdaş sanatla diyalog kurmaya davet ediyor
İstanbul Modern Şef Küratörü Öykü Özsoy, yeni binanın özelliklerini, ev sahipliği yaptığı sergileri ve yapılması hedeflenen yeni projeleri anlattı. Özsoy, İstanbul Modern'in 2004'te yeni binasının yapıldığı yerde kurulduğunu belirterek, "4 numaralı antrepo binasının daha önceki dönemlerde İstanbul Bienali'nde kullanılması dolayısıyla sanat ve kültürle ilişkili olan böyle bir mekan hafızası vardı. 2018 yılına kadar burada faaliyetlerimize devam ettik. 2018 yılında Karaköy çevresinde yapılan yeni düzenleme sebebiyle Beyoğlu'ndaki geçici mekanımıza taşındık" dedi.
Yeni müze binasının dünyada önemli müze binalarının mimarlarından Renzo Piano tarafından tasarlandığını ifade eden Özsoy, 2023'te yeni binaya taşınıp ziyaretçiler için hayal ettiklerini sergi ve programları tasarlamaya başladıklarını söyledi.Özsoy, Renzo Piano'nun, inşa ettiği binaları şehirlerle ilişkisini düşünerek tasarladığına dikkati çekerek, "Şu anda Karaköy'deyiz, burası yüzyıllar boyunca liman olarak kullanıldı. Bu sebeple kentle ve kenti oluşturan İstanbul Boğazı'yla çok önemli bir ilişkisi var. Renzo Piano için de bu binayı tasarlarken ilham aldığı en önemli faktörler Karaköy'ün bu tarihi yapısıydı. Aynı zamanda günün her saatinde farklı bir manzara sunan bu boğazın ve ışığın yansımasını da bir şekilde müze binasının içine katmak için ışığı mimari bir öge olarak kullanmayı hayal etti" şeklinde konuştu.
Müzenin; şeffaf giriş katı, altında mezanin katı, üstünde birinci ve ikinci katlarda galeriler, eğitim odaları, oditoryum, kütüphane, mağaza, kafe ve restoranıyla izleyicilere bütün bir günü dolu dolu geçirebilecekleri bir deneyim sunduğunu aktaran Özsöy, "Açılış sergilerimizde geniş bir koleksiyon sergisiyle başladık. 'Yüzen Adalar' isimli koleksiyon sergisi müzenin ikinci katındaki koleksiyon galerisi ve aynı zamanda süreli galeriye de yayılan iki mekanı da kullanan bir sergi. İstanbul Modern'in şimdiye kadar gerçekleştirdiği en kapsamlı koleksiyon sergisi, Türkiye'den ve dünyadan, 280'den fazla yapıt yer alıyor. Koleksiyon katında 1945'ten günümüze kadar Türkiye'deki modern ve çağdaş sanatın dönüşümünü gösteren bir sergilemeyi tercih ettik" dedi.
Süreli sergi salonunun dünyadan ve Türkiye'den sanatçıları tematik başlıklar altında bir araya getirdiğini söyleyen Özsöy, "'Günümüzdeki temalara sanatçılar nasıl cevap veriyorlar?' konusunu izleyicilerle paylaşmak istedik. Bu temalar değişen kent, çevre, değişen birey, müzik ve ses gibi sanatçıların çok ilgi duyduğu konular ve tabii ki dijital teknolojiler... Müzenin açılışı için sipariş işlerden biri Refik Anadol'un gerçekleştirdiği 'Sonsuzluk Odası İstanbul Boğazı' isimli bir yerleştirme. Refik Anadol, Türkiye doğumlu ama Los Angeles'ta yaşayan bir sanatçı ve kendisi, içinde bulunduğumuz lokasyondaki birtakım sensörlerle algılanabilen ısı, basınç, rüzgar hızı gibi birtakım farklı verileri topluyor ve bunu yapay zekadan geçirerek bir görsel kompozisyon oluşturuyor. Ziyaretçilerimiz için de bu farklı bir deneyim sağlıyor" ifadelerini kullandı.