29 Nisan 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 11.03.2022 04:30 | Son Güncelleme: 11.03.2022 04:30

Kuralsız ve vahşi resimden sorumluyuz

Almanya’da büyüyen kuzen sanatçı ikilisi Mehmet & Kazım’ın Bad and Boujee adlı ilk sergileri PİLEVNELİ Dolapdere’de açıldı
Mehmet & Kazım, Horse meat Disco, Tuval üzerine yağlı boya, 230 x 300 cm, 2022. Sanatçıların ve PİLEVNELİ’nin izniyle
Mehmet & Kazım, Horse meat Disco, Tuval üzerine yağlı boya, 230 x 300 cm, 2022. Sanatçıların ve PİLEVNELİ’nin izniyle

Bad and Boujee’de  dijital olarak boyanmış görüntüler, animasyonlu sanal gerçeklik videoları, duvar resimleri ve projeksiyonlar da yer alıyor. Kırmızı ve beyaz renklerle bilindik sınırları ters yüz eden, adeta başka bir evren üreten sergiyi Mehmet & Kazım ile konuştuk. 

Serginizin hikâyesi nasıl gelişti? 

Aslında hikâye, bizi galeriyle buluşturan Erdoğan Zümrütoğlu ile başladı. Murat Pilevneli ile devam etti. İstanbul’da böylesine büyük bir sergi yapabilmek bizim için büyük bir fırsat. Ayrıca dedemiz Haşmet Akal’ın ressam olması ve burada İstanbul’daki “Yeniler Grubu”ndaki sanatçılardan biri olması da bizim için büyük bir etki. Ve hikayemiz devam ediyor! 

Serginiz için neden bu ismi seçtiniz? 

“Bad and Boujee” isimli şarkıda [Migos’un hip-hop / rap tarzındaki şarkısı, 2016] -Boujee- kasten yanlış yazılmış -Bougie- kelimesinden geliyor. -Boujee- kelimesi “bougie”den, o da burjuvaziden (bourgeoisie) türetilmiş bir kelime. -Bad- aşağı sınıfa (aşağı sanata), -Boujee- ise üst sınıfa (yüksek sanata) karşılık geliyor. Bizim durumumuzda; aşağı sanat (Bad) ve yüksek sanat (Boujee)- Almanya’da büyümüş, misafir Türk işçilerinin çocukları olarak daha derin anlamlar taşıyor. Aynı şekilde dijital ve analog veya Mehmet & Kazım da.  

Serginizde toplam kaç parça eser var? Tümü kendi aralarında nasıl diyalog kuruyorlar? 

‘Bad’den ‘Boujee’ye doğru her şey orada var. Bu sergi özelinde çalışmalarımızın büyük bir bölümünü bir çatı altında toplama imkanına sahip olduk. Sergide, daha önce hiç sergilenmemiş işlerimizin yanı sıra, mevcut işlerimizi geliştirerek bu sergi için yaptığımız heykeller de yer alıyor. Ayrıca, VR işlerimizi başka bir seviyeye taşıma fırsatı bulduğumuz uçan “Screen Cube (Video Küp)”ten de bahsetmemiz gerek. Dijital işler bu sergide çok önemli bir rol oynuyor. Bu sergi için yapmış olduğumuz 100 NFT’lik bir koleksiyon da ziyaretçilerle buluşuyor. Ancak kesin bir sayı vermek gerekirse sergimizde toplam 18 resim (14 büyük format, 4 orta format), 100 NFT, 4 video çalışması, 3 devasa 3D baskı heykel yer alıyor. Sergi, en aşağı katta “Bad”le başlayıp en üst kattaki “Boujee”ye doğru devam edecek şekilde 5 kata yayılıyor.  Grafiti geçmişimiz sebebiyle, bizim için kullanılacak alanın hiçbir sınırı yok. 

Resimlerinizde bilindik teknikler yerine neden impasto gibi farklı yöntemler uyguluyorsunuz?   

Her zaman yeni bir deneyim gibi olması gereken, heyecan verici resimler yapmaya çalışıyoruz, bu yüzden kalın ve ince veya vahşi ve temiz yüzeyler gibi farklı resimsel incelikler veya kontrastlarla çalışıyoruz. “Neue Wilden”ın [1980’lerde Martin Kippenberger, Albert Oehlen ve profesör Markus Oehlen’in de dahil olduğu bir Alman sanat akımı: Neo-Ekspresyonizm veya Yeni-Dışavurumculuk] varisleri olarak biz, vahşi ve kuralsız resim yapmaktan sorumluyuz... Eğer kurallar varsa kırılacaklar, bu kadar basit. 

Sergi 9 Nisan'a dek PİLEVNELİ Dolapdere’de izlenebilir.