Defne Akman
Belçika yapımı Into the Night Türkiye’de özellikle Kıvanç Tatlıtuğ’un konuk oyuncu olmasının ardından gündeme gelmişti. Tüm canlıları öldürecek bir güneş patlaması gerçekleşmeden bir gece önce, Brüksel’de bu durumu bilen bir NATO subayı tarafından kaçırılan yolcu uçağının hikayesini anlatıyordu. Yakamoz S-245 de bu diziyle aynı evreni paylaşıyor, hikayenin farklı bir yönünü işliyor: Aynı gece Türkiye’de güneşten kaçmaya çalışan Arman ve bilim ekibinin bir askeri denizaltıya sığınması...
Kıvanç Tatlıtuğ’un, Into the Night’ın ikinci sezonunda canlandırdığı dalış eğitmeni ve deniz biyoloğu Arman karakteri bu sefer bambaşka bir coğrafyada çıkıyor karşımıza. Kozmik bir felaket yaşanmakta, dünya yok olma tehlikesi altında. Arman, Defne (Özge Özpirinçci) ve arkadaşları güneşin ölümcül ışınlarından kaçarken askeri bir denizaltına binmek zorunda kalır. Herkes Yakamoz’un gerçek görevini anlamaya çalışırken, mürettebatı oluşturan iki grup arasında büyük bir çatışma yaşanmaktadır. Arman ve ekibi bu noktada tüm zorlukların üstesinden gelmek zorundadır.
Dizinin kadrosunda Meriç Aral, Ertan Saban, Ece Çeşmioğlu, Onur Ünsal, Ecem Uzun, Jerry Hoffman, Güven Murat Akpınar, Ersin Arıcı, Hakan Salınmış ve Alper Saldıran gibi tanınmış oyuncular yer alıyor. Dizinin yönetmenleri Tolga Karaçelik ve Umut Aral, 45’er dakikalık yedi bölümden oluşan dizinin yapım sürecini O2’ye anlattı.
Denizaltını hayal etmek zorladı
Tolga Karaçelik (İlk üç bölümün yönetmeni)
Projeye daha senaryolar yazılmadan, sadece bir fikir halindeyken dahil oldum. Yazarlarla bir araya gelip o evrenin yaratılması için karşılıklı fikir alışverişinde bulunabilme şansımız oldu. Başlangıçta sadece Kıvanç Tatlıtuğ belliydi. Oyuncu seçiminde de aktif olabildim. İnandığım oyuncuları seçmek, onlarla görüşmek, görüntü yönetmeninin belirlenmesi gibi konularda projenin başında yer alma şansına sahiptim.
Çekimler Cunda, Foça gibi birçok yerde gerçekleşti. Onun dışında denizaltı çekimleri stüdyoda yapıldı. Büyükçekmece Gölü’nün yanında yapılan çekimlerdeki soğuğu unutmuyorum. Bir daha güneşin dünyayı yok ettiği bir senaryoyu kabul eder miyim bilmiyorum! Çünkü bu “dış-gece” demek sürekli.
Çekim sırasında zorlandığım şey denizaltının oluşturulması ve nasıl bir araç olması gerektiği kısımlarıydı.
Suyun altında hiyerarşi dersi
Umut Aral (Son dört bölümün yönetmeni)
Çekimlerin bir kısmı stüdyoda, bir kısmı da gerçek mekanlarda gerçekleşti. Büyükçekmece’de bire bir ölçekte bir denizaltı dışı inşa edildi. Kaş, Cunda ve Ayvalık’ta çekimler gerçekleşti; İstanbul çevresinde askeri üs olarak bir okul, bir maden ocağı ve bir tersane kullanıldı.
Emekli denizaltı astsubayı Ercüment Özmen çekimlerde bizimleydi. Denizaltıyı kullanmak, denizaltında yaşam ve hiyerarşi konularında oyunculara eğitimler verdi. Ayrıca su altı sahneleri için Okan Avcı önderliğindeki profesyonel bir dalış ekibi Kıvanç Tatlıtuğ’a ve Ece Çeşmioğlu’na hem gece dalışı hem su altında kaynak yapma eğitimlerini verdi.
Kaş’ta özel kameralarla gerçekleştirdiğimiz su altı çekimleri altı gün sürdü. Çekimlerin gece yapılması teknik ekibi ve oyuncularımızı çok zorladı. Kıvanç dalış konusunda oldukça bilgiliydi, Ece ise temel dalış ve gece dalışı üstüne eğitimler aldı. Suyun 10 metre altında bir denizaltı parçası inşa edildi. Denizaltından çıkışlar, tamirat sahneleri su altında bu dekorda çekildi. Bu, daha sonra 1000 Volt post prodüksiyon ekibi tarafından 3D animasyon teknikleriyle bir denizaltıya dönüştürüldü. Kıvanç ve Ece su altı sahnelerinin çoğunluğunu bizzat gerçekleştirdi, su altında zifiri karanlıkta kaynak yaptılar.
Netflix’te ilk defa farklı ülkelere ait iki dizi aynı evreni paylaşıyor. İlk defa Netflix bir dizisine bir spinoff gerçekleştiriyor.