Yüzyıllardır kadınların adet döngüsü ile ayın evreleri arasında bir bağ olabileceği düşünülüyordu. Yeni bir araştırma, bu uyumun 2010 yılına kadar güçlü olduğunu, ardından akıllı telefonlar ve LED ışıkların günlük yaşamın parçası haline gelmesiyle büyük ölçüde kaybolduğunu gösteriyor.
Almanya’daki Julius-Maximilians Üniversitesi’nden araştırmacılar, yaklaşık bir yüzyıl boyunca 176 kadının kayıtlarını inceledi. Orta 20. yüzyıla ait el günlükleri ile 2000’li yıllara ait dijital uygulama kayıtlarını karşılaştıran ekip, 2010 öncesinde kadınların döngülerinin çoğunlukla dolunay veya yeni ay ile başladığını tespit etti. Bu senkronizasyon o kadar yaygındı ki, tesadüf olamayacağı sonucuna varıldı.
The Vice'ın aktardığına göre 2010’dan sonra bu bağlantı büyük ölçüde kayboldu; sadece ocak ayında hâlâ gözlemlenebiliyor.
Ocak, ay ve güneşin yılın en güçlü çekim etkisine sahip olduğu ay olarak öne çıkıyor. Araştırma, döngülerin hem ay ışığına hem de ayın yerçekimine tepki verdiğini ortaya koyuyor.
Geceleri ekranlardan yayılan mavi ışık, doğal ay ışığını bastırıyor ve vücut saatini etkiliyor. Uydu verileri, 2010’dan beri ışık kirliliğinin hızla arttığını gösteriyor; en parlak gökyüzüne sahip ülkelerde adet döngülerinin ayla uyumu zayıf. Döngü uzunluğu da önemli: 26–36 gün arası döngüler ayla uyum göstermeye daha yatkın. Yaş ilerledikçe veya geç saatlerde ekran kullanımı gibi yaşam tarzı değişiklikleriyle uyum şansı azalıyor.
Araştırma, adet döngülerinin bir zamanlar gökyüzüyle senkronize olduğunu, ancak yapay ışıkla dolu bir dünyada bu uyumun artık çoğunlukla kaybolduğunu ortaya koyuyor. Bağ tamamen kopmuş değil; ocak gibi güçlü ay ve güneş etkilerinde hala hissedilebiliyor.
Kaynak: Gazete Oksijen