HRC Fertility’nin yeni raporuna göre, evlilik ve çocuk sahibi olmayı erteleyen kadınların sayısı artsa da, Z kuşağı kadınları doğurganlık konusunda erken yaşlarda endişe duymaya başlıyor. Yapılan ankette, 18-27 yaş aralığındaki kadınların yüzde 72’si yaşa bağlı doğurganlık kaygısı yaşadığını, çoğunun bu kaygıyı 23 yaşına gelmeden hissettiğini belirtti. Katılımcıların yüzde 47’si ise 30 yaşına gelmeden çocuk sahibi olma baskısı altında olduklarını söyledi.
Neden önemli?
ABD Kongre Bütçe Ofisi’nin son tahminine göre, ülkedeki doğurganlık oranı önümüzdeki 30 yılda kadın başına ortalama 1,6 doğum olacak. Bu rakam, nüfusun sabit kalabilmesi için gerekli olan 2,1’in altında kalıyor.
Buna rağmen birçok Z kuşağı ve milenyum kuşağı, ekonomik zorluklar, konut fiyatları, çocuk bakım maliyetleri ve iklim kaygıları nedeniyle çocuk sahibi olmayı erteliyor. Ancak tüm bu sebeplerin yanında, doğurganlık sorunları yaşama korkusu genç kadınlar arasında yaygınlığını koruyor.
Tıbbi terimlere eleştiri
Ankete katılan kadınların önemli bir bölümü, 35 yaş ve sonrası için kullanılan “geriatrik gebelik” teriminin tıp literatüründen çıkarılmasını istiyor. Kadınların yüzde 71’i bu ifadenin özgüvenlerini olumsuz etkilediğini dile getirdi.
HRC Fertility’den üreme endokrinoloğu Lisa Becht, sosyal medyada giderek daha çok kişinin kısırlık sürecini paylaşmasının kadınları yaşın doğurganlık üzerindeki etkisi konusunda bilinçlendirdiğini belirtti. Becht’e göre, bugün tüp bebek başarı oranları geçmişe kıyasla daha yüksek ve yumurta ile embriyo bağışı, ileri yaşlarda da anne olma ihtimalini artırıyor.
Becht “Kadınlar yumurta ve embriyo dondurma yöntemlerini genç yaşlarda düşünerek ileride çocuk sahibi olmak istediklerinde daha yüksek başarı şansına sahip olabilir” dedi.
Sosyal medyanın etkisi
Uzmanlar, genç yaşta bu kaygının oluşmasında sosyal medyanın büyük rolü olduğuna dikkat çekiyor. HRC Fertility’den Mickey Coffler, “Gen Z, bu kadar yoğun ve filtresiz üreme bilgisiyle büyüyen ilk nesil. Evde yapılan doğurganlık testlerinden yumurta dondurma reklamlarına kadar her şey onlara sürekli bu konuyu hatırlatıyor” diye konuştu.
Ruh sağlığı uzmanı Geralyn Fortney ise, ekonomik belirsizliklerin ve hayatın geç başlamasının da bu kaygıları artırdığını söylerek “23 yaşında hayatın birçok alanı belirsizken, doğurganlık endişesi bu tabloya ekleniyor” ifadelerini kullandı.
Cinsel sağlık danışmanı Natassia Miller ise bu kaygının aslında “bilinçli risk yönetimi” olarak da görülebileceğini belirterek “Genç kadınlar, kariyerlerini kurarken veya doğru zamanı beklerken, üreme kapasitelerini koruma yollarına daha fazla yöneliyor” dedi.
Bundan sonra ne olacak?
Uzmanlara göre bu eğilim, daha fazla genç kadının yumurta ya da embriyo dondurma gibi koruyucu tedavilere yönelmesine yol açabilir.
Miller “Bu bir kaygı değil, bir tercih. Kadınlar doğurganlık kapasitelerini üreme zamanlamasından ayırabiliyor. Bu da aslında yeni ekonomik gerçekliklere uyum sağlama biçimi” dedi.
Kaynak: Gazete Oksijen