Günlük hayatımızda, içtiğimiz sudan tutun tükettiğimiz ambalajlı gıdalara, kullandığımız saklama kaplarından karton bardaklara bir şekilde plastikle karşı karşıya geliyoruz. Tam da bu noktadan hareketle, Hacattepe Üniversitesi’nde “Toplulumuz plastiğe ne düzeyde maruz kalıyor?” sorusunu merkezine alan bir araştırma yapıldı. Böylelikle, incelenen 104 kordon kanı numunesinin 100’ünde bir plastik ham maddesi olan Bisfenol A, 97’sinde ise yine farklı bir plastik maddesi olan Bisfenol F tespit edildi. Yani, dünyaya gelen 104 bebekten 100’ü vücudunda plastik taşıyor. Bu da bebek bekleyen kadınların ve aslında toplumun 7’den 70’e her kesiminin ciddi anlamda plastik tüketimine maruz kaldığını gösteriyor. Araştırmanın danışman hocası Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz’a bebeklerin neden plastik taşıyarak doğduklarını ve plastiğin sağlığımız üzerindeki etkilerini sorduk.
Anne karnındaki dönemin çevresel kimyasallar açısından en hassas dönem olduğunu söyleyen Yavuz, “Kordon bağı bebeğin temel besin ve yaşam kaynağını oluşturuyor. Buradan alınan kanda Bisfenol A’nın çıkması annedeki plastik maddenin kordon aracılığıyla bebeğe geçtiğini gösteriyor. Dolayısıyla hamilelik döneminde bebeklerin plastiğe maruz kalarak dünyaya gelmemesi için anne adaylarının özellikle yeme-içme konusunda çok daha tedbirli olması gerekiyor” diye konuştu.
Haber Giriş: 08.12.2023 04:30 | Son
Güncelleme: 09.12.2023 23:06
Türkiye’de bebekler gözünü plastikle açıyor
Hacettepe Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, yeni doğan 104 bebekten 100’ü vücudunda plastik taşıyor. Yani bebekler bile hormon bozukluklarından kansere kadar insan sağlığı için birçok risk yaratan mikroplastik tehdidiyle karşı karşıya kalıyor