Ülkemizde dört milyonun üzerinde duyma ve konuşma yeteneğinden yoksun engelli var. Bu rakam tüm engelliler arasında en yüksek olanı. Onları hayata bağlayan en önemli unsurlardan birisi işaret dili. Günümüzde sadece Sağırların değil, onlarla iletişim kurmak isteyen işitenlerin de kullandığı görsel bir dil bu ve öğrenenlerin sayısı katlanarak çoğalıyor. Sağırlar eğitim alıyorlar, çalışma hayatında kendilerine yer bulabiliyorlar. Ancak sağlık, eğitim, hukuk gibi alanlarda karşılanmayı bekleyen birçok ihtiyaçları bulunduğundan, tiyatro, sinema, resim ve şiir gibi sanat dallarında kendilerini ifade etme ihtiyaçları genellikle daha az önemseniyor. İşte geçen hafta İstanbul’da bunu değiştirmek ve onları edebiyata yakınlaştırmak için bir proje gerçekleşti. Posesi: Şiir ve İşaret.
İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı kürsüsünden Dr. Ekin Öyken’in ve Fransa’da yaşayan sessiz tiyatro yönetmeni, oyuncu ve şair Levent Beşkardeş’in girişimi, farklı disiplinlerden akademisyenlerin, sanatçıların katılımı ve Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle hayat buldu. Logosundaki POESI kelimesi uluslararası işbirlikleriyle genişlemesi planlanan projenin İngilizce adından (Poetry and Sign) türetilmiş bir kısaltma. Projenin odağında, yeni gelişmekte olan ve Türkiye’de neredeyse henüz hiç bilinmeyen bir sanat formu var: İşaret Dili Şiiri.
Washington’dan İzmir’den katılımcılar vardı
Youtube’a “işaret dili şiiri” yazdığınız zaman Amerika’dan Almanya’ya Fransa’dan Japonya’ya kadar pek çok Sağır şairin işaret dili ile oluşturduğu şiirler çıkıyor. Türkiye’den örnekleri ise bir elin parmakları kadar. Ama neden bu sanat daha geniş kitlelere ulaşmasın?Türkiye’de bir ilki hedefleyen projenin fikri Dr. Ekin Öyken’in üniversitede verdiği Latin Şiirinden Seçmeler dersinde oluştu. Konu şiir formlarıydı. Dersin öğrencilerinden biri olan Sibel Beşkardeş, Fransa’da yaşayan ağabeyi sağır tiyatro oyuncusu Levent Beşkardeş’in işaret dili ile şiir yazdığından söz edince, konu neden ülkemizde 'İşaret şiiri yok'a geldi. Ve 'Keşke sağırlar ve işitenler bir araya gelseler'e… Hayalin gerçek olması için Öyken projeyi oluşturup İstanbul Üniversitesi’ne ve Kültür Bakanlığı’na sundu. Proje onaylandı ve çalışmalar başladı. Önce poesi.istanbul.edu.tr sitesi kuruldu. Bu siteden projede işaret dili ile şiir atölyesi için sağır, işiten gençlerin seçileceği duyuruldu. Katılmak isteyenler siteye örnek videolarını ve başvurularını yüklediler.Sonuçta 7 Sağır ya da işitme güçlüğü olan ve 14 işiten ile önce çevrim içi hazırlık atölyeleri başladı. Haziran ve temmuz aylarında 2’şer saatlik 5 oturumda katılımcılar adım adım İşaret Dili Şiiri’nin ne olduğunu öğrendiler. En heyecanlı bölüm ise 6-8 Ağustos’taki yüz yüze atölyelerdi. Eskişehir’den Kahramanmaraş’a Washington’dan Kayseri’ye farklı şehirlerden katılımcılar yüz yüze atölyeler için İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasının en üst katındaki tarihi salonda bir araya geldiler.
Hem teori hem pratik eğitimleri
Etkinliğin ana eğitmeni Levent Beşkardeş’ti. Aynı zamanda da bir yönetmen olduğu için her katılımcıyı kendi şiirini yazmaya ve bunu işaret dili ile anlatmaya yönlendirdi. Zaman zaman kendi şiirlerinden, Nazım Hikmet’ten örnekler verdi. Atölyelerde bir araya gelen Sağır ve işitenler önce anlaşamadı. Sonra birbirlerinin gözlerine bakmayı öğrendiler. Dikkatle elleri takip etmeyi, dudakları okumayı… Sonrasında hem harika şiirler çıktı ortaya hem de unutulmaz dostluklar oluştu. Onun atölyelerini çok değerli akademisyenlerin bu konu için oluşturduğu sunumlar ve atölyeler destekledi. Mesela İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nden Doç. Dr. Seda Yavuz, işaretin ve imgelerin sanattaki yerini sanat eserleri üzerinden anlattı, hem Sağırlara hem de işitenlere. Hacettepe Üniversitesi Mütercim Tercümanlık Bölümü, Fransızca Mütercim Tercümanlık Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. A. Zeynep Oral, “sağır şiiri çevirisi” ile ilgili bilgilendirdi katılımcıları.
Sağırlarla işitenlerin bir arada olduğu projenin eğitmenlerinden birisi de Sağırdı. 2019 yılından bu yana Magdeburg-Stendal Uygulamalı Bilimler Üniversitesinde İşaret Dili Çevirisi Bölümü’nde çalışan Prof. Dr. Okan Kubus, İşaret Dillerinin Şiirdeki Kullanımı konulu bir sunum yaptı. Sonrasında da Beşkardeş’in atölyelerine katılarak teoride uzman olduğu işaret şiirini kendisi de uyguladı. Proje yürütücüsü, klasik filolog Dr. Ekin Öyken Şiirde İkon Değerli Temsil, İ.Ü. Latin Dili ve Edebiyatı Anabilim dalında yüksek lisans öğrencisi olan Buse Güven Günay ise Şiirde Kavramsal Metaforlar konusu üzerine konuştu.
Usta eğitmenler bir aradaydı
Atölyelerin en tecrübeli eğitmeni on bir yıl boyunca Türk Dil Kurumu Başkanı olarak görev yapan, işaret dili araştırmacısı Prof. Dr. Şükrü Halûk Akalın’dı. Akalın, Türk işaret dilinin tarihsel gelişimini belgeler ışığında ele alan bir kapanış sunumu yaptı. Hacettepe Üniversitesinde Türk İşaret Dili Çalışmaları ve Uygulamaları Ana Bilim Dalının da kurucusu olan Akalın atölyesinde anlatmaya sağırların Osmanlı sarayındaki yerinden başladı ve günümüze kadar geldi. Etkinlikte bir de resim sanatçısı vardı: Ressam Raziye Kurt. Özellikle Gece Uçuşu isimli sergisinden yola çıkarak hayal kurdurdu katılımcılara. Son gün ise Rektörlük bahçesinde koyduğu rulo kağıtların üzerine herkesin sessizce iz bırakmasını sağladı. Edip Cansever’in Sonrası kalır şiirinden esinle bir toplu resim performansı gerçekleştirildi.
Tüm bu konuşmalar ve atölyeler yapılırken en önemli destekçiler elbette işaret dili çevirmenleriydi. Özellikle Okan Bayülgen’in programında ve haber bültenlerinde yıllardır işaret dili çevirmenliği yapan Neslihan Kurt ve ekibi işitenler ve sağırlar arasında önemli bir köprü kurdu. Sağır bir anne babanın kızı olan Kurt’a kızı Asude ve erkek kardeşi Denizhan eşlik etti. Onları Türkiye’nin farklı illerinden gelen gönüllü çevirmenler desteklediler.
Film bu yıl bitmeden seyirciyle buluşacak
Proje kapsamında üretilen şiir ve icralar kaydedildi. Şimdi bir sonraki aşama bunların internet sitesine (poesi.istanbul.edu.tr) yüklenmesi; Türk işaret dili şiirine özgü, giderek genişlemesi beklenen bir performans kütüphanesi kurulması ve site aracığı ile Sağırlar arasında Facebook gibi bir iletişim platformu oluşturulması…. Ayrıca atölye süreci Ramin Matin yönetmenliğinde bir belgesel filme de konu oldu. Filmi bu yıl bitmeden izleyebileceğiz. Gelecek yıl ise belki de çok daha fazla katılımcının yer aldığı bir etkinliği takip ediyor olacağız.