Çimen Uzsoy G.
• Normandiya
‘Kuzeyli’ anlamına gelen ismini Viking kurucularına borçlu olan bölge, tarihsel, kültürel, gastronomik ve doğal güzellikler bakımından çok zengin. Keşfe Paris’ten yalnızca bir saat uzaklıkta bulunan Giverny’de, ressam Claude Monet’nin evi ve meşhur nilüferlerin bulunduğu bahçesinden başlayabilirsiniz. Monet’nin adımlarını takip etmeye devam ederseniz farklı mevsim ve saat dilimlerinde aynı açıdan tuvale aktardığı gotik stildeki Notre Dame Katedrali’nin bulunduğu Rouen’a varacaksınız. Orta Çağ’dan kalma yapılarla masalsı bir havası olan şehir merkezinde dev duvar saati, Jeanne d’Arc’ın yakıldığı meydan ve anısına yapılmış ejderhayı anımsatan modern kilise mutlaka görülmesi gerekenler arasında. Sadece Monet değil, pek çok empresyonist ressamın tutkuyla resmettiği falezleriyle Etretat, balıkçı kasabası Fécamp, rengarenk şemsiyelerin süslediği plajları ve lüks otelleriyle Deauville ve sevimli limanıyla Honfleur, Normandiya kıyı şeridinin doğu tarafında bulunan ilgi odakları. Batıya doğru ilerlediğinizde ise meşhur çıkartmanın gerçekleştiği plajlar, Les Parapluies de Cherbourg filmiyle hafızalara kazınmış Cherbourg ve denizin ortasında bir mücevher gibi yükselen Mont Saint-Michel var. Medcezir hareketlerine bağlı olarak bazı günlerde tamamen sularla çevrili bir adaya dönüşen bu tepe, dar sokakları, tarihi manastırı ve nefis manzarasıyla sadece Fransa’ın değil dünyanın en özel yerlerinden biri.