Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk, milli ara döneminde HT Spor'a konuştu. 51 yaşındaki teknik adam, takımın durumu, geleceği ve futbol dünyası hakkında değerlendirmeler yaptı.
İşte Okan Buruk'un dikkat çeken sözleri:
- Doğma büyüme İstanbulluyuz ama kökenimiz Trabzon'a dayanıyor. Annem ve babam Trabzonlu.
- (Acun Ilıcalı ile yaşadıkları diyalog hakkında) Halı sahaya gidiyorsunuz, halı sahada da var. Futbolda, kazanma kaybetme olan her şeyde bu tür şeyler olacak. Bu da gayet normal.
- Biz kaliteli bir takımız. Bayern Münih ile oynuyorsun, daha özel kadrosu olabiliyor. Aradaki farkı kapatmak için baskılı oyun oynaman, oynatmaman lazım. Ne olursa olsun Tottenham maçının bizim için korkmamamız gereken bir maç olduğunu düşündüm. Beşiktaş'a 4-4-2 oynadık Mertens oynamadı, Sallai yok Mertens ile oynayayım dedim. Rakibin de dizilişine, oyun kurmasına bakınca 3-4-1-2'nin daha uygun olduğunu gördük.
- Takım boyu kısalmazsa zorlanıyoruz. Ne kadar öne çıkarsak daha iyi oynuyoruz. Ülke olarak, Fenerbahçe'de bir dönem Pereira, Jesus oynuyordu, 3'lüye soğuk bakıyoruz. Valerien Ismael bazen öyle oynadı. Lucescu oynadı. Biz Barış ve Yunus ile oynayınca çok ofansif bir 3'lü oynuyoruz. Biraz orta saha oyuncuları merkezi tutuyor. Torreira ve Sara'nın koşu mesafesi artıyor biraz. Tottenham maçı öncesi 10 gün boşluğumuz oldu. Çalıştık 3'lüye. Normalde bu çalışma şansımız çok olmuyor. Dinlendik ve çalışarak çıktık. Bu da sahada fark etti.
Hatalar yaptım
- Deniyoruz, bazen yanıldığımız bazen doğru gelen durumlar oluyor. Hatalar yaptığım yerler oldu. Bazen yanlış oyuncu sokuyorsun gol atıyor doğru oluyor sonra. Oyuncuyu çağırıyorsun, geldi, hazırlanıyor. 4-5 dakikayı buluyor. Tottenham maçında giren oyuncu taktiği söylemedi. Bir kere daha bunu yaşadık. Bazen yazarak veriyoruz, giren oyuncu unutuyor söylemiyor. Yazarak vermek iyi oluyor. Süper Kupa maçında bunu yaşadık. Zaha'yı söylemiştim, onu suçluyormuşum gibi oldu. Bizim tarihimizde var, kötü bir şey olduğunda... Süper Kupa bizim için ağır bir sonuç oldu. Hazır olmadığımızı biliyordum. Şanssız da bir maç geçirdik. Hep biz atacakmışız gibi gitti maç, dağıldık. Devre arasında benim açımdan bir şey olmadı. Futbolun içerisinde kötü giden bir maçta devre arasında çıkan oyuncu mutlu olmaz. Bazıları reaksiyon veriyor, olağan bir şey. Ekstra bir şey olmadı. Kötü sonuç sonrası bunlar artıyor.
- Gomis'i dinlendiriyorduk. Maçtan 2-3 gün önce dinlenirdi. Kendini biliyordu. Icardi de bazen şuta katılmazdı. Oyun kurma bölümüne, defans bölümüne katılırdı. Hep sakat sakat oynadı. Tam toparlanıyor, bir şey oluyor. Bir sakatlık diğer sakatlığı getiriyor.
Osimhen kalmak istedi
- Baştan beri kalacağını söyledi. Kontratına çıkış maddesi var ama bizde kalmak istediğini söyledi. Burada önemli olan oyuncu. Gidip gitmeyeceğine karar verecek kişi Osimhen. O da kalmak istediğini söyledi. O maddenin hiçbir önemi yok. Icardi, Osimhen'in çok önemli oyuncu olduğunu, takıma önemli katkı sağlayacağını ama Napoli'nin onu bırakmayacağını düşündüğünü söyledi. Ama Icardi çok mutlu oldu. Özellikle Icardi'de şu var; takıma katkı sağlayacak bir oyuncu olunca problem yok.
- Milano'ya gittik. İzinlerimde oraya gidiyorum. 3 sene yaşadım. Oraya hakimim, yemesi içmesi... Gardi benim arkadaşım. Futbol konuşması yapmadık. Orada sadece oturduk, yemek yedik. 2 gün boyunca görüştük. Inter Kulübü'ne gittim, tesise değil de kulübe gittim. Yemek yedik. Benim dönemimde altyapıda olan, şimdi üst düzey yönetici olan biri var. Bizim oyuncuların hepsini biliyor. Oyuncuların hepsinin ismi geçti. Bu tür görüşmeler iyi oluyor.
- Batshuayi ve Osimhen ile ikili forvet oynamayı düşünüyoruz. Icardi, Batshuayi ve Osimhen üçlüsü kimsede yok. Hiçbir yerde yok. Real Madrid'in mesela orjinal 9'u yok. Milli Takımımızda da yok mesela.
