07 Eylül 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 24.07.2024 10:00 | Son Güncelleme: 24.07.2024 10:24

İnsan IQ’sunu yükseltmek mümkün

Ama biraz para harcamak gerekiyor. Dünya Bankası’na göre yetersiz beslenmeyle kapsamlı mücadele için yılda 12 milyar dolar yeterli
Doğum oranı yüksek ülkelerde yetersiz beslenme de yaygın.
Doğum oranı yüksek ülkelerde yetersiz beslenme de yaygın.

Günümüzde insanlar eski kuşaklara göre çok daha zeki. 72 ülkeyi kapsayan bir çalışma, 1948-2020 döneminde ortalama IQ’nun her on yılda 2.2 puan arttığını gösteriyor. “Flynn etkisi” olarak anılan bu müthiş değişim, kendisini keşfeden bilim insanı James Flynn’in başını döndürmüştü. Beynin evrimi milyonlarca yıllık bir süreçken nasıl olmuş da zekamız birkaç on yıl içinde bu kadar hızlı gelişmişti?

Sorunun yanıtı büyük ölçüde daha iyi beslenmede ve zihinsel açıdan daha fazla uyarılmada yatıyor. Nasıl ki kaslar güçlenmek için gıdaya ve egzersize ihtiyaç duyuyorsa beyin de gelişmek için doğru besin ve aktiviteye muhtaç. Bugünkü çocukların yetersiz beslenme ihtimali geçmiş on yıllara kıyasla çok daha düşük. Okula gitme oranları ise daha yüksek. Yine de rehavete kapılacak bir durumda değiliz.

Gelirler de düşüyor

Bu hafta genç zihinlerin nasıl ziyan edildiğine dair iki bakış sunuyoruz. Zengin ülkelerde Flynn etkisi büyük ölçüde doğal akışını sürdürüyor. Yine de söz konusu ülkelerde eğitim düzeyi belli bir seviyede kaldı. Yoksul ve orta gelirli ülkelerde ise birçok çocuk bilişsel potansiyellerini gerçekleştiremeyecek kadar kötü besleniyor.

Dünya genelinde beş yaş altı çocukların yüzde 22’si, yani yaklaşık 150 milyon çocuk büyümeye engel olacak kadar yetersiz besleniyor. Dolayısıyla beyinleri de yeterince gelişememe riskiyle karşı karşıya. Dünyadaki çocukların yarısı mikro besin eksikliğinden muzdarip. (Oksijen’in notu: Mikro besinler vücudun çok az miktarda ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineral gruplarıdır).

Bu durum beyin gelişimini de önleyebiliyor. Yetersiz beslenme ve gerekli uyaranların bulunmaması çocuklardaki IQ kaybını 15 puana kadar çıkarabiliyor. Sonuçlar vahim: Bir araştırmaya göre gelişim eksikliği yüzde 25 daha düşük gelir anlamına geliyor. Hamilelikle başlayan ilk 1000 gündeki “altın aralıkta” yaşanan hasarın kalıcı olma ihtimali yüksek.

  • 1948-2020 döneminde ortalama IQ her on yılda 2.2 puan arttı. Ancak yoksul ve orta gelirli ülkelerde çocuklar bilişsel potansiyellerini gerçekleştiremeyecek kadar kötü besleniyor.
  • Yapay zekayla birlike insan zekasının önemini kaybedeceğini söylemek, 100 yıl önce otomobilin icadıyla yürümeye gerek kalmayacağını iddia etmek kadar aptalca.
  • Gelişim eksikliği yüzde 25 daha düşük gelir anlamına geliyor. Hamilelikle başlayan ilk 1000 gündeki “altın aralıkta” yaşanan hasarın kalıcı olma ihtimali yüksek.

Aç çocuklar daha sık hastalanıyor

Dünya yeterince gıda yetiştirse de bazı engeller yüzünden besinler genç beyinlere ulaşamıyor. Nedenlerden biri savaş. Bombardıman yüzünden sığınaklarda kalan aileler ekin ekme veya hasat şansı bulamazken bazı hükümetler ayaklanan bölgeleri boyun eğmeleri için bilerek aç bırakıyor. Hastalıklar da etken. Aç çocuklar daha sık hastalanıyor ve enerjilerini mikroplarla savaşmaya harcadıklarından zekaları yeterince gelişemiyor.

Sofraya önce babanın oturduğu toplumlar

Meselenin büyük bölümü yoksulluk kaynaklı. Ancak UNICEF’in küresel verilerine göre çok sınırlı (sadece iki gıda grubuyla) beslenen çocukların yarısı gerçekten yoksul ailelere mensupken diğer yarısı için aynısı geçerli değil. Kötü beslenme alışkanlıkları gibi başka faktörler de devrede.

Orta gelirli ülkelerde bile birçok anne-baba çocuklarını doyurucu karbonhidratlarla beslemeyi yeterli görürken protein ve mikro besinleri ihmal ediyor. Cinsiyetçiliğin de rolü var. Ataerkil toplumlarda çoğu zaman yemeğe önce erkekler oturup leziz proteinleri kapıyor ve hamile eşlerini demir eksikliğine maruz bırakıyor. Bazı kültürlerde anne adaylarının kimi besleyici gıdaları tüketmesi tabu. Mesela gebe kadınlar Etiyopya’nın bazı bölgelerinde yumurta, Endonezya’nın bazı kesimlerinde karides yiyemiyor. Yetersiz beslenen anneden doğan bebeğin yetersiz beslenme ihtimali artıyor.

Demografi, durumun aciliyetini artırıyor. Doğum oranının en yüksek olduğu ülkeler aynı zamanda yetersiz beslenmenin en yaygın olduğu yerler. Beslenmede ilerleme olmazsa gelecek nesil şimdikinden çok daha ciddi bilişsel sorunlarla karşılaşacak. Halbuki olumsuz sonuçları önlemek çok kolay. Dünya Bankası’na göre yetersiz beslenmeyle “kapsamlı” mücadele için yılda sadece 12 milyar dolar yeterli. Bu rakam Amerika’nın tarım sübvansiyonuna harcadığı paranın neredeyse üçte biri.

Una katkı çözüm olabilir mi?

İşe yarayabilecek birçok taktik mevcut. En basiti un gibi temel gıdaları demir, çinko ve folik asit gibi mikro besinlerle güçlendirmek. Ucuza mal olacak bu yöntem büyük fark yaratabilir. Örneğin tuza iyot eklenmesi sayesinde bir zamanlar Çin’den İsviçre’ye kadar birçok yerde görülen kretenizm adlı zihinsel donukluk sorunu mazide kaldı. Ülkelerin yaklaşık dörtte üçü topluca üretilen gıdalardan en azından bazılarının güçlendirilmesini zorunlu kılıyor ancak pirinç genellikle bu kapsama dahil edilmiyor. Neticede Filipinler’in ekstra A vitamini içerecek şekilde genetiği değiştirilen “altın pirince” getirdiği yeni yasak gibi uygulamalar da yanlışları büyütüyor.

Hesaba para yatırmak gıda vermekten daha iyi

Bir diğer yöntem ise küçük çocuk veya hamile kadın bulunan ailelere küçük para yardımlarında bulunmak. Nakit vermek gıda vermekten daha iyi olabiliyor çünkü para gıda kadar ilaca da harcanabiliyor. Dağıtımı da daha maliyetsiz; dijital yollarla bile gönderilebiliyor. Takibi de daha kolay. Yoksullara gönderilecek kamyonlar dolusu tahılın çalındığı veya tağşiş edildiği örnekler çok.

Bazı programlarda ise yardımlar aşı olmak veya ebeveynlere besin ve hijyen eğitimi verilmesi gibi çocuklara yardımcı olacak şartlara bağlanıyor. İnsanların alışkanlıklarını değiştirmek zor ancak çoğu ebeveyn çocuğunun sağlıklı büyümesini istediğinden öğrenmek için geçerli bir nedenleri var.

Sağlık sistemlerinde hayati önemdeki ilk 1000 gün başta olmak üzere hayat boyu iyi beslenme teşvik edilmeli. İdeal olan kadınların hamile kalmadan önce mikro besinler ve el yıkama konusunda bilgi sahibi olması. Bu mümkün değilse doğum öncesi bakıma ilk eriştikleri an, dikkatlerini çekmek için doğru zaman olabilir. Babalara erişim daha zor ancak yiyeceklerini eşleriyle paylaşmanın doğmamış çocuklarının yararına olduğu anlatılırsa onlar da ikna edilebilir.

Bu alandaki araştırmalar da artmalı. Bangladeş’teki bilim insanları yöredeki gecekondu semtlerinde yaşayan çoğu kadında bağırsak enflamasyonu tespit etti. Yani besinlerin doğru şekilde emilimini sağlayacak bağırsak bakterilerinden yoksunlar. Aynı bilim insanları yararlı bakterileri teşvik etmenin ekonomik yollarını da test ediyor. Afrika’daki uzmanlar da demir eksikliği hastalığı olan anemiyi, demir açısından zengin kanlarda daha kolay ortaya çıkan sıtmayı artırmadan tedavi etmenin yollarını arıyor.

Zeka israf edilecek bir şey değil

İnsanlar düşünme işini yapay zekaya bıraktıkça insan zekasının önemini kaybedeceğini savunanlar var. Ancak bunu söylemek 100 yıl önce otomobilin icadıyla yürümeye gerek kalmayacağını iddia etmek kadar aptalca. İşlerimizde insan zekası ile yapay zeka muhtemelen birbirini tamamlayacak. Üstelik beyin sadece para kazanmaya değil düşünmeden keyif almaya da yarıyor. Harvard Üniversitesi’nden Steven Pinker zekayı insanların yeni zorluklara ve değişen ortama makul biçimde adapte olmasına yardım eden “kuyruk rüzgarı” olarak tanımlıyor. Gelecek kuşak çok mütevazı bir bedel karşılığında daha güçlü bir kuyruk rüzgarına sahip olabilir. Onları bundan mahrum bırakmak sadece yanlış olmaz. Aptallık da olur. •

The Economist’ten alınmış, Oksijen tarafından çevrilerek lisanslı olarak yayınlanmıştır. Orijinal metne www.economist.com adresinden ulaşabilirsiniz.