Türkiye Yazıları dergisi Cemal Süreya’nın 1976’da Ahmet Say’a yazdığı mektupla yeniden gündeme geldi. Fazıl Say dergi ilk yayımlandığında 6 yaşındaydı ama harcanan emeği çok iyi hatırlıyor
Fazıl Say: “Ofis o kadar küçüktü ki oturacak yer yoktu”
Türkiye Yazıları’nın çıktığı günleri net hatırlıyorum. Babam Ahmet Say ve edebiyatçı dostları 1976’da çıkardılar. Türkiye’nin en önemli edebiyat, kültür ve felsefe dergilerinden biriydi. • Metin Altıok’undan Ömer Ünalan’ına, Cemal Süreya’sından Vecihi Timuroğlu’suna pek çok şair değerli isim yer aldı dergide. Aziz Nesin, Yaşar Kemal gibi büyük ustalar da dergiyle çok iç içeydi. Portreler kaleme aldıkları ya da soru-cevap yaptıkları yazıları yayımlandı. Hatta Ankara’ya geldiklerinde bizim evde kalırlardı. Aynı şekilde Muzaffer ve İlhan Erdost’un, Ahmed Arif’in şiirleri, yazıları, anıları dergide yayımlanmıştı. Çok değerli bir kültür mirasıdır.
Bize sandalyeden yatak yaparlardı
• Bu sanatçı çevresi sıklıkla Ankara’da Tavukçu Restoran’da buluşurlardı. Muhabbetler gece geç saatlere kadar sürerdi. ı. Beni ve Zeynep’i (Zeynep Altıok Akatlı, 26’ıncı dönem milletvekili, Madımak Katliamı’nda hayatını kaybeden şair Metin Altıok’un kızı) lokantadaki iskemlelerin üzerinde yatırırlardı uyuyalım diye. Onlar hararetli sohbete devam ederlerdi. • Türkiye Yazıları’nın Ankara’daki ofisi o kadar küçüktü ki, içerideki kitaplardan dergilerden duracak yer yoktu. Bütün toplantılarını, görüşmelerini apartmanın boşluğunda yaparlardı. Bir de bizim evde çok toplanırdı edebiyat çevresi.
Derginin kapatılmamasına şaşırdık
• 12 Eylül’den sonra bu dergiye yazanların pek çoğu hapse girdi. Çok zor şartlarda devam ettirdiler ama dergi kapatılmadı. Hatta kapatılmamasına babam da şaşırdı. Çünkü 12 Mart’ta 1,5 yıl hapse girmişti ve “12 Mart’ta giren 12 Eylül’de neden girmesin?” gibi bir mantık vardı. • Mektup elime geçince çok duygulandım. Babama da gösterdim ve sesli okudum. O da çok duygulandı. Tarihi değeri olan bir mektup.
Politize ortamda edebiyat çabası
Türkiye Yazıları 1976’da Ahmet Say sahipliği ve yazı işleri müdürlüğünde yayına başladı. Ankara’da aylık olarak basılan derginin kuruluşunda Cemal Süreya, Öner Ünalan, Demir Özlü, Ali Püsküllüoğlu gibi yazı dünyasının önde gelen isimleri yer aldı. Adalet Ağaoğlu, Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Muzaffer İzgü, Muzaffer Erdost, İlhan Erdost, Cahit Külebi, Ahmed Arif gibi büyük isimlerin yazı, şiir, makale vb metinlerle imza attığı dergi, 1970’lerin sonu ve 1980’lerin başındaki olağanüstü siyasi ortamda kültür ve edebiyat odaklı kalmaya devam etti. 72 sayının ardından 1983’te kapandı.
1980’li yıllar: İmambayıldı üzerine vişne reçeli
Ahmet Say 2008 yılında Cumhuriyet Kitap ekinde yayımlanan röportajında Türkiye Yazıları’nı kapatma sürecini şöyle anlattı: “Türkiye’de 1980’li yıllar benim gözümde hem acıklı hem gülünçtü. Ortalamasını alırsan imambayıldı üzerine vişne reçeli dökülmüş gibi bir şey… 12 Eylül Darbesi, altı yıldan beri yayımladığım aylık edebiyat dergisi Türkiye Yazıları’nın yayınını durdurmaya götürmüştü beni. Evet, kapattım dergiyi… Söz getiremezsen bir dergiyi neden çıkaracaksın? Edebiyata getirip bir şeyler söylemeye çalışınca bu kez de itiyle mitiyle mi uğraşacaksın? En kötü sansür, otosansürdür. Kendimi sansür etmemek için kapattım dergiyi… İşte bu noktada edebiyat çalışmalarını sürdürüp sürdürmeme konusunu da çok düşündüm. Uzun sözün kısası, edebiyat sanatında ulusal çerçevede kıvranıp durmak yerine, uluslararası bir dil olan müzik sanatında oğlum Fazıl’ı desteklemeyi yerinde buldum. Yanılmamışım.”
Kötü yazarlar dergiler için vazgeçilmezdir
Mektubu Cemal Süreya 4 Kasım 1976’da İstanbul’dan yazıp Ahmet Say’a göndermiş. “Sevgili Ahmet” diye başlayan mektuptan bazı bölümler şöyle: • “Türkiye Yazıları” adını beğenmeyenler de çıktı burada. Ama boş ver. • Tevfik Akdağ’ı ve Tarık Dursun’u ilginç iki yazı türüyle bağladım: Tarık her sayıda, ya da sık sık, sinema ve müzik dünyasının ünlülerinin geldikleri noktaya nasıl ulaştıkları konusunda yazılar yazacak, portrelerini çizecek: Zeki Müren, Türkan Şoray, Orhan Gencebay gibi. Tevfik de her sayıda ölü bir yazarla röportaj yapacak: Yahya Kemal, Fuzuli, Cahit Sıtkı gibi. • Büyük ricam: Başlıklar ufak puntolu olsun. • Mutlu evli kadınların ölü yıkayıcıları olduklarını bir yere kaydet, ama kimseye söyleme (Ömer hariç) • Ahmed Arif bu sayıya iki sütunluk bir yazı verse, Erdost da yazsa aklımdaki dergi bütünleşmiş oluyor. Ondan sonra rahatça bir sürü b..tan yazarı da bassak önemli değil. • Kural: Kötü yazarlar dergiler için vazgeçilmezdir. • Dize: O gün nasıl uzun nasıl çekikti gözlerin / Baksan Çin Seddi’ni uçtan uca görebilirdin.