AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamasının satırbaşları şöyleydi:
- Türkiye'nin içinde yürüyen 'terörsüz Türkiye' süreci açısından bakıldığında Nevruz'un Türkiye'nin terör belasından kurtulması bakımından da önemli aşama olmasını temenni ediyoruz. Önümüzde birçok siyasi gündem var. Dünyanın tartıştığı gündem, hep konuşuyorduk, ABD Başkanı Trumpla AB liderleri arasındaki tartışmalara baktığımızda geçiş cümleleri kurmaya gerek kalmadı. Dünya yeni bir düzen arayışındadır. Dünyanın büyük aktörlerinin önümüzdeki dönemde nasıl yol haritası izleyeceği en önemli konulardan bir tanesidir. Türkiye bütün gelişmelerin merkezinde kilit ülke olma rolünü net bir şekilde korumaktadır.
'Önceliğimiz silahların bırakılması'
- Bugün 2 saate yakın bir görüşme yaptık. Burada siyasetin dilinin doğru kurulması gerekir. Nasıl bir dili tercih ettiğimizi en ayrıntılı şekilde sizlerle paylaşıyorum. Önceliğimiz PKK'nın silahları bırakması ve kedini feshetmesidir. Öncelikli konumuz bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiğidir. Ben ve Efkan Bey daha önceki süreçlerde de bulunmuştuk. O süreçlerin işleyişine dair yoğun tecrübemiz var. Gelinen noktada sayın Devlet Bahçeli'nin tarihi çağrısı sayın Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu irade önemli fırsat penceresi araladı. Ne denirse densin, tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ilkesi çerçevesinde önümüzdeki teklifleri bu çerçevede ele alacağız. Devletin niteliklerinden, milletin değerlerinden pazarlık gibi yaklaşımı kesinlikle gündemimize almıyoruz. Genel olarak Türkiye'de bu konularla ilgili önümüzdeki dönem için 'Türkiye Yüzyılı' diye sayın Cumhurbaşkanımız biraz değinmişti. Önümüzdeki süreçte açılacaktır bu. Demokrasi standartları yükseltmelidir. Şu an bu konuyla ilgili konuşulması gereken gündem terör örgütünün silahı bırakması ve kendisini feshetmesidir. Bir takım ara kategorilerinin, geçiş kategorilerinin olmaması gerekir. Odağımız bu çerçevededir. Hangi adla olursa olsun PKK; YPG; SDG bütün tabelalarıyla bu silahın bırakılması gerekir.
Avrupa'ya çifte standart mesajı
- Avrupa liderleri gerek hukuk gerek ilkeler açısından birtakım eleştiriler getiriyorlar Başkan Trump'ın tasarruflarıyla ilgili olarak. Bugün eleştirdikleri konular kendilerinin yıllarca Türkiye'ye dönük ortaya koydukları çifte standart siyasetinin özeti olarak önlerine gelecektir. 2. Dünya Savaşı sonrası düzen bu tartışmayla sona ermiş gözüküyor. Önümüzdeki dönemde AB'nin nasıl yol çizeceği NATO'nun yaşamını nasıl sürdüreceği, dozunun, misyonunun ne olacağı gibisinden birçok tartışma arka arkaya gelecektir. Bütün bunlara bakıldığında Türkiye kilit bir rol üstlenmeye devam edecektir.
- Uzun yıllardır Avrupa'da güvenlik mimarisiyle ilgili pek çok tartışma yapılıyor. Avrupa Ordusu'ndan bahsedilir ama herhangi ilerleme sağlanamaz. Türkiye'nin bu konuda ne kadar vazgeçilmez olduğunda pek çok makale ve siyasi beyanatı görüyoruz. Avrupalı dostlarımıza Türkiye'yi sadece güvenlik konularına indirgeyemezsiniz, Türkiye'yi demokratik değerler, ekonomik refah, sosyal değerlerin paylaşılması ve bu konuların ortaya çıkması bakımından değerlendirmeleri gerekir. Yıllardır ortaya koydukları Türkiye ile ilgili çifte standartlarla yüzleşmenin zamanıdır.
- Birtakım konuları müzakere etmek için fasılları dahi açmaktan çekiniyorlar. Türkiye bu fasılların gereklerini yerine getirmezse onlar fasılları kapatmamış olurlar. Bu konuda bile kapıyı kapatmaya çalışan konumları var. Türkiye'nin liderler zirvesine katılımı Merkel ve Sarkozy döneminde artık yapılmamaya başlanmıştı. Yakın zamanda Ukrayna konusunda birtakım toplantılar yaptılar. Türkiyesiz toplantının herhangi sonuç doğurmayacağını ifade ettik. AB açısından küresel güç olmanın yolunun sadece Türkiye'nin tam üyelik olmasından geçtiğini ifade etmiştik. Bugün Türkiye'nin AB üyeliğini aşırı sağın birtakım hamleleri üzerinden erteleyenler ya da dışlayanlar kendi demokrasilerin aşırı sağ siyasetler kuşatıldığını düşünüyorlar.
- Bunlar Türkiye'nin yıllardır ortaya koyduğu tezlerin ne kadar kıymetli olduğunu ortaya koyuyor. Sadece güvenlik temelinde indirgemecilik temelinde ele almazlar, Türkiye'nin Avrupa demokrasi çerçevesi eli gelirler. Hem bölge, hem dünya, hem Akdeniz hem Avrupa güvenlik mimarisi açısından yepyeni fırsat pencerelerin çıktığı herkes tarafından görülecektir. Bugün ortaya çıkan uluslararası hukukun zedelenmesi, dünya düzeninin adaletsiz tarafından daha çok kuşatılması karşısında kapsayıcı siyasi modellerin ortaya koyulması bakımından son derece ilham verici olacaktır.
Suriye'deki gelişmeler
- Suriye'deki gündemi yakından takip ediyoruz. Suriye'deki her olayın bizi etkilediği açıktır. Maalesef orada günler önce bir Esad'a bağlı bazı grupların meşru yönetime karşı saldırı gerçekleştirmesi neticesinde bazı olaylar meydana geldi. Ortaya çıkan çatışmalar oldu. Bu kaosu tetiklemeye çalışan odakların harekete geçtiğini gördük. Alevi, Nusayri kardeşlerimize dönük saldırılar oldu ve hayatını kaybedenler oldu. Bu saldırıları gerçekleştirenleri lanetliyoruz. Nitekim Suriye'deki yönetim bir komisyon kurdu Alevi-Nusayri kardeşlerimizle ilgili hızla inisiyatif oldu. Koydukları irade son derece önemlidir. Bunların cezalandırılması son derece önemli olacaktır. Biz olay olduğu andan itibaren 'Burada Esad artığı olarak bildiğimiz birtakım gruplar silahlı saldırılar gerçekleştirdiler'. Bu silahlı saldırıyı elbette lanetliyoruz. Aynı şekilde sivilleri hedef almasını lanetliyoruz.
- Esad'ın yaptığı katliamlar Nusayrilere mal edilemez, YPG'nin yaptığı katliamlar Kürtlere, DEAŞ'ın yaptığı katliamlar Araplara mal edilemez. Mezheplerin her biri son derece saygıdeğer düşünce okullarıdır, son derece büyük ekollerdir. Ama siyasi mezhepçilik büyük bir zehirdir. Maalesef bazı CHP'li milletvekilleri Hatay'a yaptığı ziyaret esnasında son derece yanlış eksende, çarpıtma yaparak olayı başka bir yere taşıdıklarını gördük. 2-3 kişinin siyasi mezhepçilik temelinde oldu. Oradaki katliamın arkasında Türkiye'nin himaye ettiği gibisinden çok ayıp ve çok büyük yalana imza attılar. Buradan siyasi kaldıraç elde etmeye çalıştılar. Yaptıkları iş ilkel, bayağı ve oradaki kardeşliğe zarar veren siyasi mezhepçilikten öne hiçbir şey ifade etmedi.
- Biz siyaset yapıyoruz, yaptığımız siyaseti ilkeler temelinde gerçekleştirmeye çalışıyoruz Suriye'ye baktığımızda Arap, Türkmen, Kürt, Sünni, Şii, Alevi, Dürzilerin Suriye'nin geleceğinden eşit vatandaşlar olmasını ifade ediyoruz. Birileri çıkıp uluslararası müdahale çağrısı yapması Suriye'yi yeni bir kaosa sürüklemekten başka bir amaca hizmet etmez. Bütün siyasi mezhepçiliğin karşısında birtakım siyasi odakların hangi emellerin olduğu nettir. Bizim Esad artığı dediklerimiz orada silahlanmış, kimisi dağa çekilmiş, kimisi yer altına girmiş yeniden örgütlenerek birtakım devletlerin vekil gücü olarak hareket ederek bu saldırıyı gerçekleştiren teröristlerdir.
- Herhangi terör olayı karşısında topyekun bir grubun suçlanması o terör eylemi gerçekleştirenlerin amacına hizmet eder. Hiçbir etnik, mezhebi grubun topyekün suçlanması doğru değildir. Nusayri terörist, Sünni terörist, Alevi terörist, Arap terörist, Kürt terörist, Türkmen terörist demek yanlıştır. Terörist teröristtir. Biz bunların hepsine karşıyız. Orada 2-3 CHP milletvekilinin alenen siyasi mezhepçilik yapmasının nasıl kışkırtıcılık yaptığı görülmüştür.