Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile Lübnan arasında yapılan Münhasır Ekonomik Bölge Sınırlandırma Anlaşması, Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) tepkisini çekti. Dışişleri Sözcüsü Öncü Keçeli, “Uluslararası toplumu GKRY'nin tek taraflı adımlarına destek vermemeye davet ediyoruz” çağrısı yaptı. GKRY ve Lübnan arasındaki anlaşma aslında 2007 yılında hazırlanmıştı. 18 yıldır onay bekleyen anlaşma ekim ayında Lübnan kabinesinin onayını aldı ve geçen hafta yeniden imzalandı.
Münhasır ekonomik bölge anlaşmaları, devletlerin deniz alanlarındaki yetkilerini o denizin ne kadarlık alanında kullanabileceğini belirliyor. Örneğin Türkiye, Karadeniz’de münhasır ekonomik bölgesini önce SSCB, sonra da onun ardılı ülkelerle yapmış olduğu anlaşmalarla ilan etmiş durumda. Akdeniz’de ise 2011 yılında KKTC ve 2019’da Libya ile deniz alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşmalar yaptı, 2020’de ise Akdeniz’in tamamındaki kıta sahanlığı dış sınırlarını Birleşmiş Milletler’e nota ile bildirip tescillendirdi.
'Türkiye Kıbrıs'ın haklarını korumak zorunda'
Ankara Üniversitesi Deniz Hukuku Ulusal Araştırma Merkezi’nin (DEHUKAM) müdürü Dr. Mustafa Başkara, GKRY ile Lübnan arasında yapılan anlaşmada ana sorunun, GKRY’nin adanın tamamını temsil ediyormuş gibi bir anlaşma imzalıyor olması olduğunu söyledi. Anlaşma Kıbrıslı Türklerin adanın etrafındaki kaynaklar üzerindeki haklarını ilgilendiriyor. Başkara, “Türkiye, Kıbrıslı Türklerin haklarını korumak zorunda” dedi.
Başkara’ya göre Lübnan ve GKRY’nin ilanı Türkiye’nin BM’ye bildirdiği kıta sahanlığı koordinatlarının dışında. Ancak bahsi geçen bölgede Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na verilmiş ruhsatlar var. Bu da TPAO’ya orada faaliyet icra edebilme imkan ve yetkileri veriyor.
Kaynak: Gazete Oksijen

