Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, iktidarın 'Terörsüz Türkiye' diye adlandırdığı sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Medyascope Yayın Yönetmeni Ruşen Çakır'ın sorularını yanıtlayan İmamoğlu, "İktidarın “Terörsüz Türkiye” olarak adlandırdığı yeni sürece partim de ben de başından itibaren destek olduk. Destek olduk çünkü ilkesel olarak hem terörün bir an evvel bitmesinden hem de meseleleri terörün gölgesi düşmeden, demokratik siyaset yoluyla müzakere edip çözmekten yanayız. Bu, bizim tarihsel tutarlılık içinde, samimi siyaset yapıyor olmamızın gereği" diye konuştu.
"CHP'nin iki temel önerisi oldu"
CHP'nin sürecin nasıl yürütülmesi gerektiğine dair önerilerde de bulunduğunu vurgulayan İmamoğlu şunları söyledi: "İki temel önerimiz oldu. Birinci olarak dedik ki, süreç Meclis zemininde, katılımcı bir biçimde ve şeffaf olarak yürütülsün; kapalı kapılar ardındaki pazarlıklarla değil. İkinci olarak da şunu dedik: Terör bitsin, silahlar bırakılsın ama Türkiye de demokrasiye dönsün. Bunu şunun için önerdik: Bir tarafta terörü bitiriyoruz derken, terörü bitirmek adına herkesle görüşürken, diğer tarafta yargıyla muhalefeti taciz etmek, yargıyı kullanarak muhalif siyasetçileri, gazetecileri, ağzını açanı içeri atmak olmaz. Bunun için de Genel Başkanımız, Meclis’te kurulacak komisyonun “Terörsüz ve Demokratik Türkiye” komisyonu olmasını önerdi. Biz sürece destek verip yapıcı önerilerimizi geliştirdik ama iktidar ne süreci kapalı kapılar ardında yürütmekten vazgeçti ne de “Terörsüz Türkiye”nin “Demokratik Türkiye” olmasını kabul etti. Bunun yerine muhalefet üzerindeki, özellikle de partim ve belediye başkanlarımız üzerindeki yargı tacizini alabildiğine devam ettirdi."
"İktidar 2028’e muhalefeti bölmüş ve etkisiz hale getirmiş olarak varmanın peşinde"
"Buradan çıkardığımız sonuç şu: İktidarın esas niyeti “Terörsüz ve Demokratik Türkiye” gibi önemli bir meseleyi bulandırarak muhalefeti sindirmek, kurduğu bu otoriter rejimi ebedileştirmek" diyen İmamoğlu, şöyle devam etti: "İktidar, Terörsüz Türkiye sürecini istismar ederek, DEM Parti’ye ve Kürt vatandaşlara “Bakın önemli şeyler yapıyorum” diyerek, 2028 seçimlerine kadar Türkiye’nin diğer önemli meselelerini konuşturmamanın, 2028’e muhalefeti bölmüş ve etkisiz hale getirmiş olarak varmanın peşinde. Buradan açıkça söylüyorum: İktidarın bu oyununun parçası olmayız. İktidara kurduğu otoriter rejimi ebedileştirmek fırsatını asla vermeyiz. Öte yandan vatandaşlarıma da şunu söylemek isterim: Herkes müsterih olsun. Türkiye’yi terörden de kurtaracağız, bu otoriter rejimden de. Kürt meselesini de halledeceğiz, bu ülkeyi müreffeh de kılacağız. Asırlara dayanan bu kardeşlik için bize aklımız ve samimiyetimiz yeter. Çünkü biz, milletimize güvenir, bu önemli meseleyi onlarla birlikte, ayrıştırmadan çözeriz."
"DEM Partili vatandaşlarımızın bu şantaja boyun eğmeyeceğinden eminim"
İBB Başkanı, "Bu süreçte DEM Parti’nin tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Yaptıkları açıklamalardan ve bizimle gerçekleştirdikleri görüşmelerden anladığım kadarıyla, DEM Parti yetkilileri de sürecin, bizim önerdiğimiz şekilde en geniş katılımla Meclis zemininde yürütülmesinden ve demokratikleşme adımlarıyla genişletilmesinden yana. Ne var ki, prensipte bizim gibi düşünmelerine rağmen isteklerini iktidara kabul ettirebilmiş değiller. İktidar, açıkça itiraf etmese de Terörsüz Türkiye sürecini, seçimlerin yapılmasını isteyeceği zamana kadar yaymanın, bu meseleyi DEM Parti’ye ve seçmenlerine karşı kullanmanın peşinde. DEM Partililerin, iktidarın yapmak istediğinin esas olarak bu olduğunu zaten gördüklerini düşünüyorum. DEM Partili vatandaşlarımızın bu şantaja boyun eğmeyeceğinden eminim. Parti’nin de esas olarak bizim gibi, sürecin kapsayıcı olmasından ve güçlü demokratikleşme adımlarıyla desteklenmesinden yana olduğunu görüyorum. Kendi adıma, DEM Partililerin de Kürt vatandaşlarımızın da “Türkiye demokratikleşmese de olur, biz işimize bakalım” demeyeceklerinden eminim."