19 Nisan 2024, Cuma
Haber Giriş: 30.07.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:16

Kapanmaya dayanamayız, aşı olmayan gelmesin

Yeme içme sektörü pandemide 9 ay kapandı, yaklaşık 7 ay ise kısmen açık kaldılar. En büyük korkuları ise tekrar kapanmak. Talepleri net: “Bu sefer aşı olmayanlar evlerinde kalsın, aşı olanların da hakkı korunsun ve sosyal hayatın içinde onlar yer alsın”
Kapanmaya dayanamayız, aşı olmayan gelmesin

Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının görülmesinin üzerinden yaklaşık 18 ay geçti ve alınan önlemler, kısıtlamalar, yasaklar hayatın doğal bir parçası oldu. Covid-19 aşısının bulunması ve ardından tedarik sorununun aşılmasıyla normalleşmenin de kapısı aralandı. Hayat normale tam dönüyor derken yine vaka sayıları artmaya başladı. Bu artışta aşı karşıtlarının etkisi dikkat çekti. İşte bu tablo, “Bu artık aşı olmayanların pandemisi. Aşı olanlar normale dönsün, kısıtlamalar ve yasaklar aşı olmayanlara uygulansın” talebinin doğmasına neden oldu. Bu talepte bulunanların başında ise pandemi sürecinde aylarca kapanmak zorunda kalan yeme içme sektörü geliyor. 

Aşı bir tercih olmamalı

Turizm Restoran Yatırımcıları ve Gastronomi İşletmeleri Derneği başkanı Kaya Demirer, “Bayram sonrası gözlemlenen vaka sayısındaki artış bizi zor geçecek bir sonbahar dönemi ile karşı karşıya bırakıyor” diyerek son vaka artışlarına dair endişesini dile getiriyor. Ardından da aşı olmayanlar yüzünden yaşanacak bir kapanma ihtimalinde aşı olanlara kısıtlama getirilmemesi gerektiğini savunuyor:“Ekonomiyi durma noktasına getiren çok sert karantina önlemleri yaşadık. 18 ay boyunca kısıtlı saatler ve kısıtlı kapasite ile faaliyet göstermeye çalıştık, halen ruhsat saatlerimize göre faaliyetlerimizi tam olarak sürdüremiyoruz. Bunun bedelini hem ekonomik hem de sosyal yönleriyle ödüyoruz; uzun bir süre de ödemeye devam edeceğiz. Bugün salgının bir daha geri gelmemek üzere ortadan kalktığını düşünmek için erken. Fakat bir umut var. Bu umut ise aşı ve bu yaşanan pandemi sürecinde aşının tercih değil, toplumsal sorumluluk olduğuna inanıyoruz. Ülkemizdeki aşı tedarikinin sorunsuz seviyelere geldiği bir ortamda aşıdan imtina eden vatandaşlarımıza ‘bu sefer siz evlerinizde kalın biz emeğimize, ekmeğimize ve sosyal hayatımıza sahip çıkalım’ diyoruz.” Demirer’in bu görüşünün altında yatan neden ise ekonomi. Bu tabloyu ise şöyle açıklıyor: “Yeme içme sektörü 2019 cirosu 135 milyar lirayken 2020’de bu miktar 45 milyar liraya düştü. 2021’in ilk 6 ayı da kapanmalarla geçti. Bir cirodan bahsedemiyoruz. Kapanmak, daha fazla dayanamayacağımız bir ekonomik sorun yaratacak. Aşı olmayanların bu tercihi ekonomik anlamda telafisi mümkün olmayan yaralar açacağı gibi sağlık açısından da sorun yaratacak.”

Çalışma hakkı engellenmemeli

Demirer, kısa sürede karar alınıp hayata geçirilmesi gerektiğini ifade ediyor: “Aşı olmamak da bir tercih fakat, aşı olanların yaşama ve çalışma hakkını engellediği sürece bir yaptırım olması gerekir. Biz de hükümete bir tavsiyede bulunuyoruz; 1 Eylül’den itibaren restorandan kafelere, spor salonlarından sinemalara her türlü sosyal faaliyetin yaşandığı alanlara katılacak kişilerin iki doz aşı yaptırma zorunluluğu olmalı. Bu talebimiz, Sağlık Bakanlığı’nın da hedeflediği toplumsal bağışıklığı destekleyecek bir adım. Yeme içme sektöründe çalışan sayısı 100 bin ve sadece 5 bini aşı yaptırmamış durumda.Hükümete bir önerimiz de aşı olmayan çalışanlar için ve bu çalışanlarımızı aşı olana kadar ücretsiz izne çıkarmak istiyoruz. Bunun için de zaman kaybetmeden en kısa sürede yasal zemin oluşturulması gerekiyor.”

HES kodu gibi aşı uygulaması gelsin

Develi Restaurantları Yönetim Kurulu Üyesi Nuri Develi yaşanan soruna bir öneri getiriyor: “HES kodu uygulaması hayata geçirildi ve belli bir dönem alışveriş merkezlerine, restoranlara, kafelere HES kodu olmayanlar alınmadı. Zorunluluk haline getirildi. Öyleyse benzer bir zorunluluk aşı için de getirilebilir. Aşı karşıtları bilimsel temeli olmayan iddialar ile felaket tellallığı yapıyorsa, aşı olmamayı kendi doğrusu olarak kabul ediyorsa o zaman sosyal hayatın içine de girmeyecek. Hem aşı olmam hem de sınırlama kabul etmem dediğinde milyonlarca insanın ekmek teknesiyle oynamış olurlar.”

Aşı olanların da hakkı korunmalı

Topaz, Escale, Colonie, Firuze ve Ringa Balık gibi popüler mekanların sahibi Yücel Özalp, sektör olarak pandemide ayakta kalmalarının mucize olduğunu söylüyor: “Devletten sadece kısa çalışma ödeneği desteği alabildik, bankalar riskli gördüğü için kredi vermedi. İşler yoluna giriyor derken aşı olmayı reddeden kendini bilmezler sorunu ile karşı karşıya kaldık. Neymiş aşı olmak riskliymiş. Pandemide aşısız bir şekilde sosyal hayatın içinde de olmak riskli. O zaman niye ortalıklarda dolaşıyorsun. Aşı olmamak bir hak ama aşı olmadan sosyal hayatın içinde olmak bir hak değil. Aşı olanların hakkının da korunması gerekiyor.”

Binlerce insan işsiz kalabilir

Yaklaşık 60 şube ve 3 bin çalışanı ile hizmet veren BigChefs’in kurucusu Gamze Cizreli de sektörün artık bir kapanmayı daha kaldıramayacağını ifade ediyor: “Pandemi sürecinde 9 ay tamamen kapalı geçti, yaklaşık 7 aylık bölüm ise kısıtlamalarla açıldı. Sektörümüz günlük nakit akışı ile döner ve pandemi bu anlamda bizi çok olumsuz etkiledi. Şimdiye kadar öz kaynaklar, birikimlerimiz ve gayrimenkulleri nakde çevirerek ayakta kaldık. Birçoğumuzun ise banka borçları birikti. Bir kapanma sürecini daha kaldıracak durumumuz kalmadı. Eğer kapanırsak iflaslar, konkordatolar kaçınılmaz olacak. ”Cizreli, aşı olmamış yaklaşık 22 milyon kişinin çok ciddi bir rakam olduğuna dikkat çekiyor: “Tamam 22 milyonun aşı olmama hakkı olabilir ama hem aşı olmayacağım hem de sosyal hayatın içinde yer alacağım demek büyük haksızlık. Bu bireysel tercih büyük bir ekonomik kayba, bir sektörün batmasına, binlerce insanın işsiz kalmasına sebep olabilir. Eğer aşı yaptırmama bir tercih ise onların da fedakarlık yapmaları ve sinema, tiyatro, restoran, alışveriş merkezi gibi sosyal alanlara girmemeleri gerekir. Hatta bunun için karar alınmalı.”