CHP'nin önceki genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sözcü TV canlı yayınında soruları yanıtladı. Siyasette normalleşme gündemine yönelik eleştirilerini yineleyen Kılıçdaroğlu, "Biz Türkiye coğrafyasının her tarafına helalleşme politikasıyla gittik. İktidar dediğin bir kişi. Erdoğan’ın nesiyle helalleşeceksiniz ya da nesiyle normalleşeceksiniz?” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
- Siz eğer bir partide Genel Başkanlık yapmışsanız, partinin felsefesini, görüşünü, kültürünü biliyorsanız farklı sesler çıktığı zaman kendi düşüncelerinizi aktaracaksınız. Neyin normalleşmesi? Sarayla ben neyin normalleşmesini yapacağım? Adam, ‘Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını uygulamam’ diyor. Her türlü hakareti yapıyor. Ne yapacaksınız? Bunlar partiye zarar verir. Bakın biz mücadele partisiyiz kuruluşundan bu yana. Biz CHP’yiz. Biz mücadele ettiğimiz içindir ki seçimlerde birinci parti olduk.”
- “Sarayla ne normalleşeceksiniz? Normalleşme halkla olur. AK Parti'ye oy veren kardeşimize diyeceksiniz ki ‘Kardeşim bunlar yanlış yapıyorlar.’ Ona gideceksiniz, onunla oturacaksınız. O size düne kadar ön yargıyla bakıyordu. Ön yargıları kıracaksınız. Helalleşme normalleşme değildir. Bizim kusurumuz yok muydu? Vardı. Erdoğan ne diyordu? ‘Siz Sivas'ın ötesine geçemiyorsunuz.’ Doğru muydu bir dönem? Doğruydu. Biz şimdi gidiyor muyuz? Gidiyoruz. Neden? Gittik o insanlara ve biz Türkiye coğrafyasının her tarafına helalleşme politikasıyla gittik. İktidar dediğin bir kişi. Erdoğan’ın nesiyle helalleşeceksiniz ya da nesiyle normalleşeceksiniz?”
- (“Normalleşme meselesini Özel ile konuştunuz mu” sorusu üzerine) "Pek çok şey konuştuk ama konu açılmadığı için konuşmadık. Zaman zaman söylüyorum, zaman zaman konuşuyoruz. Düşüncelerimi de ifade ediyorum. Ama kamuoyu önünde zorunlu olmadıkça çıkıp bir açıklama yapmıyorum.”
"AK Parti Genel Başkanı olduktan sonra ayağa kalkmadık"
- “Erdoğan kendi halkına hakaret eden birisi. Bu ülkenin kadınlarına ‘sürtük’ dedi. Ettiği yeminin gereğini yaptı mı? Erdoğan tarafsız mı? Hayır. Hala AK Parti'nin genel başkanı. Bu ülkenin iki büyük kurucusuna ‘iki ayyaş’ suçlamasını yaptı. Bu topraklarda namus ve şeref kavramının ne kadar değerli olduğunu, ‘Namusum ve şerefim üzerine ant içerim’ dediğiniz andan itibaren namusunuza ve şerefinize sahip çıkmak için gereğini yaparsınız. Siz gereğini yapmıyorsanız, ben o kişinin önünde niye ayağa kalkacağım? O cumhurbaşkanı değil ki. Aynı zamanda AK Parti'nin Genel Başkanı. AK Parti'nin Genel Başkanı olmadığı dönemde cumhurbaşkanıyken geldi, kalktık, alkışlamadık. Saygı gösterdik. Ama AK Parti'nin Genel Başkanı olduktan sonra kalkmadık. Niye kalkalım ki? Bir ülkenin cumhurbaşkanı olacak kişisi meydanlara çıkacak, sahte videolarla kitleleri etkileyecek. Bu sahtekarlık değil midir? Bir sahtekarının önünde ayağa mı kalkılır? CHP sıradan bir parti değildir. Namus ve şeref kavramını bilen bir partidir.”
"Altılı masa Türkiye'yi barıştırdı, yüzde 48,5 oyu böyle aldık"
- “Altılı masayla bu çok farklı. Altılı masayı bir araya getiren demokrasi özlemiydi. Ülkeyi çürümüşlükten kurtarmaktı. Ahlakı egemen kılmaktı. Güçlendirilmiş parlamenter sistemi getirmekti. Devletin şeffaf olmasını sağlamaktı. Siyasi ahlak kanunu çıkarmaktı. Biz bu nedenle bir araya geldik. Onlar da bir araya geldiler. Hepsi gitti, Erdoğan’a teslim oldu. Millet İttifakı, demokrasi ittifakıydı. Türkiye’yi barıştırdık biz. Yüzde 48,5 oyu böyle aldık biz” diye konuştu.
"Çözüm sürecinin geleceğini düşünmüyorum"
- “Erdoğan olayları kapatma konularında mahirdir. Piyasalarda ateş var, işsizlik var. Bu tablonun sorumlusu kim? Olayları kapatmak, toplumun dikkatini başka yere çekmek... Çözüm sürecinin geleceğini düşünmüyorum. Ülkeyi bu bataklığa sürükleyen biri Türkiye’nin sorunlarını çözemez. O kendi sorunlarını çözmek istiyor. ‘Ben bir daha cumhurbaşkanlığı koltuğunda nasıl kalabilirim’ diyor. Bunun alt yapısını oluşturuyor beyefendi. Erdoğan kendisi ve ailesi için çalışıyor, devlet için değil. Biz birinci parti olmayı bunları söyleyerek, eleştirerek, halka güven vererek olduk.”
"İsrail'in saldırması için aklını peynir ekmekle yemesi lazım"
- “Erdoğan siyaseten en güvenilmez kişidir. Dün söylediğini üç gün sonra reddedebilir. Günümüzden bir örnek vereyim. Ne söylüyordu, ‘Biz İsrail'e gelebiliriz.’ Bir hafta sonra ne dedi? ‘İsrail bize saldıracak.’ Böyle bir devlet yönetimi olur mu? Filistinlileri kurtaracağından söz ediyorsun. Ondan sonra panik içinde, ‘Eyvah İsrail bize saldıracak. Ne yapacağız?’ Bunlar devlet mi yönetiyor? Bunlar kendi çıkarları için devleti soyuyorlar. Kendi çıkarı için feda edemeyeceği hiçbir şey yoktur. CHP Genel Merkezi'nin önüne Erdoğan'ın forsunun asılmasını da doğru bulmuyorum. Orada zaten Türk bayrakları var. Sayın Abdullah Gül beni ziyarete geldiğinde biz oraya Cumhurbaşkanlığı forsu mu astık? Sonra, kapalı oturum. Hangi gerekçeyle yapıyorsun sen kapalı oturumu? Bunun için koskoca TBMM paniğe kapılıyor, gizli oturum yapıyor. Akıl tutulması bu. Hiçbir şey anlatmadılarsa neden biz kapalı oturum istiyoruz? İsrail bize niye saldırsın? Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu bölgenin en güçlü ordusuna sahiptir. Aklını peynir ekmekle yemesi lazım bize saldırması için."
- Genel Başkan olduğumda hiç kimsenin Kemalci olmasını istemem demişimdir. En az 30-40 yerde konuşmamda ifade etmişimdir. Parti kişilere bağlı değil. Partinin bir partisi var. Kemalci ne demek? Özgürcü ne demek? Biz CHP'liyiz. CHP'nin temel özelliklerinden birisi CHP'lilerin rahatlıkla konuşmaları ve eleştirmeleridir. Bütün eleştirileri dinlerim. Çünkü her eleştiriden ders çıkarmamız lazım. CHP'nin böyle bir özelliği var. CHP'nin ciddi bir kurumsal kimliği var. CHP'liler var."
"Ekrem Bey onların yutacakları kadar kolay bir lokma değil"
- "Bir siyasetçiye siyasi yasak getirilmesi kadar anormal bir durum yoktur. Bir siyasetçiye siz yasağı hangi gerekçeyle getiriyorsunuz? Başarılı bir Belediye Başkanı. Görevini yapıyor. Çalışıyor, üretiyor, hizmet ediyor. Şimdi siz buna siyasi yasak getirerek önünü kesmeye çalışıyorsunuz. Kesmek isteyen adamla da biz normalleşmeye çalışıyoruz. Olmaz. Bakın yargı kimin emrinde? Erdoğan'ın emrinde. Bir örnek vereceğim dünyada olmayan; AYM'ye üye seçilecekti Yargıtay'dan. İstanbul'daki savcıyı aldılar bir tek Yargıtay kararının altında imzası olmayan kişiyi belirli bir süre beklettiler. Erdoğan'ın talimatıyla. Sonra 100 küsür yıllık Yargıtay bu kişiyi AYM'ye üye seçti. Bu memlekette biz bunlara da tanık olduk. Kesmek istiyor? Niye önünü kesmek istiyor? Ne yaptı? Şunun altını özenle çizelim; istinaf bu kararı onaylayamaz. Bu suça ortak olamaz. Bir Belediye Başkanına birilerinin isteği üzerine yargı oturup karar verip 'sana yasak getiriyorum' diyemez. Siyaseti reddeder, ahlakı, yargıyı, yasaları reddeder, vicdanı reddeder. Bir de buraya Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısını da buraya başsavcı atadılar. Daha önceki siyasi yasakların mimarı olanı atadılar. Herkes haddini bilecek. İstinaf da Yargıtay da herkes haddini bilecek. Ekrem Bey onların yutacakları kadar kolay bir lokma değildir."
- ("İmamoğlu için adalet yürüyüşü yapar mısınız?" sorusuna) “Yaparız neden yapmayalım? Gereği neyse o yapılır. Bütün dünyaya ilan edilir. Türkiye'de adaletin olmadığını bu karar göstermiş olacak. Bu kadar açık ve net. Belediye başkanlarımızla bir sorun yok zaten. Her belediye başkanımızın başarılı olmasını isterim. Güzel şeyler yapmasını isterim. Çünkü onların başarıları aynı zamanda CHP'nin başarısı demektir. Öyle bakmamız gerekiyor.”
"Cumhurbaşkanlığı tartışmasının bu kadar erken başlaması kadar yanlış bir şey yok"
- “Açıkça söylemek gerekirse bir Cumhurbaşkanlığı tartışması var. Bu tartışmanın bu saatte bu kadar erken saatte başlaması kadar yanlış bir şey yok. Daha uzun süre var. Herkes görevini yapmalı. İyi bir şekilde görevini yapmalı. Başarıda ve iyilikte yarışmalı. Yarışıyorlar da. Mansur Bey mesela, 'okulları temizleyeceğim' dedi. Hemen 'niye temizliyorsun?' Mahallenin çocuğu okula gidiyor kirlilik içinde. Belediye temizlemek istiyor. Sanki başka bir ülke bunu yapıyormuş gibi 'hayır sen temizleyemezsin' diye bu yasağı getiriyorlar. Doğru değil. Burada da aynı şekilde oldu. Pek çok yerde belediye başkanlarımızın önü kesiliyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar. Bizim belediye başkanlarımız halka ulaşacaktır. Halkın sorunlarını çözecek. Bütün engelleri aşmasını da bilecektir. Belediye başkanlarının görevi o. Açık ve net söyleyeyim; belediye başkanlığı ağlama duvarı değildir. Belediye başkanlığı sorunu aşıp çözüm üretme makamıdır. Halka hizmet etme makamıdır."
- “Bugün de böyle bir tartışmanın yapılmasını asla doğru bulmuyorum. Bu aynı zamanda potansiyel adayların yıpranmasa da yol açar. Gerek yok buna. Zamanımız var. Partinin yetkili organları var. Günü geldiğinde başvurulacak yer partinin yetkili organlarıdır. Bu tartışma yıpratır. Doğru değil. Ben bir sefer oldum zaten. Partinin yetkili organları, adaylarımız var. Parti bir kişiye bağlı değil. Yeni adaylar çıkacaktır ortaya. Partinin yetkili organları varsa doğrusu yetkili organının alacağı karar bakmak gerekiyor. Hep öyle yaptık. Sadece CHP'den değil diğer partilerden de doğal olarak adaylar çıkacaktır. Yarışacaklardır” diye yanıtladı.
- (“Özgür Bey’e çok mu kızgınsınız?” sorusuna) “Hayır. Başarılı bir grup başkanvekiliydi. Daha yeni Genel Başkanlığı. Umarım bütün bunların farkına varır.”