22 Kasım 2024, Cuma Gazete Oksijen
Haber Giriş: 24.09.2021 04:30 | Son Güncelleme: 16.02.2022 15:17

Mağazanın duvarında mecburiyet ve özgürlük

Seçkin Pirim’in dev heykeli Louis Vuitton’un İstinye Park mağazasının tüm cephesini kapladı. Demre’den çıkartılan limra taşından yapılan heykel acaba neler anlatıyor?
Mağazanın duvarında mecburiyet ve özgürlük
Geçen haftadan itibaren İstinye Park’taki yenilenen Louis Vuitton mağazasının önünden geçenler uluslararası heykel sanatçımız Seçkin Pirim’in bu binanın cephesini kaplayan heykel giydirmesi ile karşılaşıyorlar. Tüm dünyada sanata destek vermeyi asıl işi olan lüks kadar önemseyen LV bir Türk ismin eserine ilk kez bu kadar büyük bir çapta yer veriyor. Seçkin Pirim’in diğer işleriyle bağ kuran katmanlardan ve çizgilerden oluşan bu bembeyaz heykeli görünce onu merak etmemek mümkün değil. Her geçen, “Bu nedir?” diye kafasını kaldırıp inceliyor, önünde birkaç dakika geçiriyor. Pirim’i tanıyanlar da onun sanatından haberi olmayanlar da binaya imzasını attığını söylüyorlar. Heykellerinin kendi hayatıyla özdeş ilerlediğini söyleyerek başlıyor söze. “Dünyada ne popülerse ben de onu yapayım, demedim hiçbir zaman. Bugün gördüğünüz çizgilerin ortaya çıkmasının bir nedeni vardı. İşlerin bir tarafı katmanlı, bir tarafı düz. İşte bu katmanlar hayatın maskları, yani yapmak zorunda olduklarım. Düz tarafı ise özgür olmayı seçtiğim tarafım. İkisinin bir arada olduğu bu iş beni oluşturuyor.” Hayatı minimalleştikçe bu, heykellerine de yansımış. “Son beş yıldır çok azalttım her şeyimi. Evde iki tane kot pantolonum vardır. Bir gün birini, bir gün diğerini giyerim. Böyle böyle hayatım ve işlerim de minimalleşti.”
Seçkin Pirim
Seçkin Pirim
Zaten üniversiteden beri soyut iş yapan Pirim’in hayatındaki bu değişiklik onu heykellerinde tamamen yalınlığa götürmüş.“Heykelin üstüne çok fazla bir şey koymamak istedim” diye özetliyor bunu.  Pek çoklarının soyut iş yapmanın kolay olduğunu düşündüğü bir sanat ortamında iyice incelmek, iyice yalınlaşmak hiç de kolay değil oysaki. “Soyut iş çok uçsuz bucaksız bir dünya. Ben kendime şunu sordum: Dünya kurulduğundan beri bir kare var. Kareyle yapılmış milyarlarca sanat eseri var. Ben bu kareyle daha yeni ne yapabilirim? İkinci soru: Bir soyut işin karşısına geçip ağlayabilir misin? Bir gün dedim ki; soyut işle izleyiciyi karşıya geçireceğim ve ona ‘bu çok romantik bir iş olmuş’ ya da ‘bu işte bir hüzün var’ dedirteceğim.”  İşte Seçkin Pirim’in hedefi bu.

Soyut işle ağlatmak

Kolay değil elbette. Ama mümkün olduğunu New York’ta tecrübe etmiş. “5 yıl önceki New York sergimde koca bir heykelin karşısında bir izleyiciyi ağlarken gördüm. ‘Şu eseriniz karşısında kendimi tutamadım. Nedenini bilmiyorum. Size sarılabilir miyim?’ dedi. Hayatım boyu yakalamak istediğim duygu buydu. ‘Asıl ben size sarılmak istiyorum’ dedim.  O yüzden soyut iş bana hâlâ böyle uçsuz bucaksız geliyor ve her zaman yeni bir şey yapma heyecanı içerisinde oluyorum.”  Bu arada her zaman hayatındaki değişiklikler heykellerini değiştirmemiş. Trafiğin tersine aktığı zamanlar da yaşanmış Pirim’den bir itiraf: “Obsesiflik derecesinde simetriktim. Hem işlerimde hem hayatımda.”  Bu huyunu aşarken heykelleri yardım etmiş ona. Heykellerinde simetriyi bozarsa, bunun hayatında da önemini kaybedeceğini düşünmüş. Gerçekten de öyle olmuş. O yüzden bu yeni heykel pek çok Pirim işi gibi simetrik değil. Ayrıca bu eser hatırlattı da aslında bizim memlekette yıllar önce duvarlar sanatla giydirilirdi. Dev boyutlu heykeller süslerdi şehri. İlhan Koman’ın Akdeniz’i, Eyüboğlu’nun duvar giydirmeleri… Zamanla unuttuk incelikleri. Acaba unuttuğumuz bir şey canlanır mı?

Heykelin iki yıllık üretim yolculuğu

Beklenenin aksine İstinye Park’taki yerleştirmede LV’nin sembolü çiçekler yok. Pirim’in bilinçli tercihi bu. Sürecin ilerleyişini şöyle anlatıyor, “Başta üç tane alternatif çizdim. Biri markanın logosundandı, istenmedi. ‘Biz senin heykelini istiyoruz, seni istiyoruz,’ dediler.” Heykelin çizim aşamasından bugüne gelmesi yaklaşık 1,5-2 yıllık bir süreç. Üretim ise yedi-sekiz ay sürmüş. “LV ile Türkiye arasında bir bağ olsun istedim. Antalya Demre’den çıkan limra taşı kullandım. ” Bu ağır heykeli cepheye sabitlemek epey bir mühendislik gerektirmiş. Bunu mümkün kılmak için de tüm imkanlar kullanılmış. Bir örnek: “Üretimde karşılaştığımız  küçük bir teknik sorunu  projenin bir kısmını değiştirerek çözdüm. Bir sonraki toplantıda, ‘Burayı niye değiştirdin,’ dedi yöneticilerden biri. Anlattım işi kolaylaştırmak için olduğunu. ‘Sen sanatçısın sen asla tasarımını değiştirmeyeceksin, biz gerekirse yapıyı değiştireceğiz’ dedi. Bu benim için büyük deneyimdi.”