05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 29.11.2025 12:03 | Son Güncelleme: 29.11.2025 16:26

Özel: CHP arınacaksa bizi eskiye döndürmek isteyenlerden arınacak

CHP'nin 39. Olağan Kurultayı, genel başkanlık seçimi gündemi için ikinci gününde yeniden toplandı. İkinci gün programı Özel'in konuşmasıyla başlarken AK Parti heyeti sinevizyon gösteriminin ardından salondan ayrıldı
Özel: CHP arınacaksa bizi eskiye döndürmek isteyenlerden arınacak
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

CHP’nin “Şimdi iktidar zamanı” sloganıyla düzenlediği 39’uncu Olağan Kurultay’ın ikinci günü başladı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel salona eşi Didem Özel’le birlikte girdi. Açılışta önce Almanya Başbakan Yardımcısı ve SPD Eş Genel Başkanı Lars Klingbeil’in mesajı, ardından tutuklu cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun yapay zekâyla hazırlanmış video mesajı gösterildi.

T24'ten Ceren Bayar'ın aktardığına göre bu bölümün ardından Özel, ikinci günün açılış konuşmasına başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 1994’ten bugüne uzanan siyasi hikâyesini “Dünün mağduru, bugünün zalimi” ifadeleriyle anlatan bir video salonda yayımlandı. Erdoğan’ın görüntülerinin ekrana gelmesiyle seyirciler yuhaladı. Salonda ikinci kez yuhalama olunca, davetliler arasında bulunan AK Parti'li Mustafa Elitaş ve beraberindeki heyet salonu terk etti.

Kurultayın bugünkü gündeminde genel başkan seçimi bulunuyor.

Özel'in konuşmasından satır başları şöyle: 

"İki yıl sonra yine omuz omuza, yürek yüreğe aynı salondayız. İki yılda kara kışlardan, dar yollardan geçtik. Bize ömür biçenler oldu. dayanamazlar, dağılırlar, vazgeçerler, teslim olacaklar dediler ama yine buradayız, ayaktayız. Bin kere korkuya boğdular zamanı, yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz. Hepiniz CHP'nin muhalefetteki son kurultayına hoş geldiniz, şeref verdiniz.

Bugün kim olduğumuzu hatırlama ve unutanlara hatırlatma günüdür. CHP, Kuva-yi Milliye'den doğmuştur. İlk delegelerimiz Sivas kongresinin kahraman delegeleridir. CHP Türkiye'ye sandığı getiren partidir. Bu parti yıllarca iktidar olmasa bile demokrasi fikrinden bir milim sapmayan partidir. Partimiz ağır bedeller ödemiştir. 12 Eylül'ün ardından bir anka kuşu gibi küllerinden doğmayı başarmıştır.

Hepiniz CHP'nin muhalefetteki son kurultayına hoş geldiniz. İki yıldır her günümüz birlikte mücadeleyle geçiyor. Geçtiğimiz iki yılın hesabını sizlere verme günüdür. Tarihin o dönüm noktasındaki kurultayımızda mertçe yarıştık. Kurultayımızın ardından dört ayda ilk seçimlerimize hazırlandık. Kadınlara, gençlere, bilime güvenerek yola çıktık. Dar vakte tam 106 yerel seçim mitingi sığdırdık. Örgütümüze güvendik. Söz verdiğimiz gibi ilk seçimde 47 yıl sonra partimizi Türkiye'nin birinci partisi yaptık. Yüzde 25 olan oyumuzu 10 ay sonra ittifak olmadan yüzde 38'e çıkardık. Alınamaz denen yerleri, ilçeleri, şehirleri kazandık. O gece 411 belediye başkanlığı ile nüfusun yüzde 85'ine hizmet etme imkanı yakaladık. 

Yerel seçimlerden sonra da durmadık. İllerimizi dolaştık. 21 halk buluşması gerçekleştirdik. halkımızı meydanlara tekrar ısındırdık. 9 ayrı tematik miting yaptık. Sosyalist Enternasyonal başkan yardımcılığı görevini üstlendik. 11 ülkeye toplamda 20 ziyaret gerçekleştirdik. 19 Mart'tan sonra darbeye karşı direniş evresine geçtik. 255 günde 72 eylemde toplamda 11 milyon yurttaşımızla meydanlarda buluştuk. 2 yılda 62 ilde 208 kez meydanlara dolmadık, meydanlardan hep birlikte oturduk. Ankara'da oturmadık. Bize istikamet çizenlere de teslim olmadık. Millet merkezli siyasette milleti de bu siyasete kattık.

Baba ocağına katılımları artıracağımıza söz vermiştim. İki sene önce 1.2 milyon olan üye sayımızı tam 2 milyona ulaştırdık. Aylar süren çalışmalar sonucunda 81 il başkanımızın büyük emekleriyle tüzüğümüzü yaptık. Neredeyse oy birliğiyle kabul ederek yürürlüğe koyduk. Gençlerin ve kadınların önünü daha da açtık.

9 Eylül'de kapatılan partimizin yeniden kurulduğu güne atfen 4-9 Eylül kurtuluş haftamızı bu sene yine coşkuyla kutladık. Ve içinde programımızı yeniden tartıştık. Varsın olsun. Ekranı ikiye böldüler. CHP'nin İstanbul'daki baba ocağına kayyım atadılar, 5 bin polisle saldırdılar. Bunu tam da programımızı hep birlikte bu kurultaya yollayacağımız 8 Eylül günü yaptılar. Bize yapılan her provokasyona ve saldırıya, bizi pozitif gündemden başka gündemlere çekmeye inat sesi yükselttiğimiz gün de oldu ama sözü yükselterek bu milletin karşısında kararlılık ve metanetle durduk.

Sizden gelen talepleri de görerek son metne son gün, son komisyonda dahil doğru önerileri ekleyerek metni buraya getirdik. Burada yapılan tartışmalardan sonra oy birliği ile programımızı hazırladık. Bundan sonra CHP bu salondan şimdi iktidar zamanı diyerek ayrılmaya, iktidara yürümeye hazırdır.

Verdiğimiz değişim sözünün altını tüm bu adımlarımızla doldurduk. Şimdi kadroları, tüzüğü, parti programı yenilenmiş bir parti olarak geleceğe yürüyoruz. Biz yenilgiyle tanışmayan bir kadroyuz. Tarih önünde söz veriyorum. Bu kurultay partimizin muhalefetteki son kurultayıdır. 40. kurultay iktidardaki ilk kurultayımız olacak. Artık iktidar zamanıdır, şimdi iktidar zamanıdır! 

Birinci parti olmanın sorumluluğu ile siyasetin yönünü milletin sorunlarına çevirmek için çabaladık. Biz normali bu dedik, adı normalleşme kaldı. Daha önce bayramda seyranda bizi aramayanları seçmenlerine hürmeten biz aradık. Şehit cenazesinde selam vermeyenlere selam verdik. Anıtkabir'de yüzümüze bakmayanlara misafir olduk, misafir ettik. Bu ülkede kutuplaştırmayı bitirmek istedik. Bu tutumumuz vatandaşlardan büyük bir destek gördü. Ne olduysa olanlar da bunlardan sonra oldu. CHP'yi her ay biraz daha iyi noktada görenler, bu süreci bitirin hatta onlara bitirtin dediler. Kutuplaşmaya döndüler. Düşman olmadan siyaset yapamayacaklarını o günden belli ettiler.

SGK borçları üzerinden belediyelerimizin gelirlerini kesmek istediler, bakanlara canlı yayında silkeleyin talimatı verdiler. Tayyip Bey bizimle siyasi rekabet edemeyeceğini anlamıştır. Kendisine de partisine de artık güvenmiyordu.

İşte o yüzden hiçbir partide olmayan 4. bir kolu kurdu. Ve AK Parti yargı kollarının başına anayasaya aykırı olarak bir bakan yardımcısını, bir siyasi kişiliği İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı sıfatıyla atadı. Çünkü onun artık bizimle siyasi rekabet edecek takati yoktur.

AK Parti'nin bu örgütle mücadele etmeye cesareti yoktu. Tayyip Bey'in tek güvendiği AK Parti'nin yargı kollarıdır. AK Parti yargı kolları kurulduktan sonra saldırılar başladı. İlk kez 30 Ekim 2024'te Esenyurt Belediye Başkanımız sevgili Ahmet Özer'i tutukladılar. Türkiye'nin en büyük ilçesine Esenyurt'a kayyım atadılar. Erken seçim istediğimiz için ve artık bu yapılanların yani Esenyurt'ta başlayan, Beşiktaş'la devam eden ve adım adım bir darbe pratiğinin işlediğini gördüğümüz süreçte bunu bir savaş ilanı kabul ettik. 'Bundan sonra ne yapacaksınız?' diye değerli basın mensupları sorduğunda savaş ilan ettiler. Biz masada oturuyorduk, masanın altından balta çektiler. Savaş ilan edilen, saldırıya uğrayan kimse, yapı, parti ne yaparsa bundan sonra yapacağız, mücadele edeceğiz dedik.

Erken seçim istedik. Erken seçimin adayı erken belirlenir diyerek yola çıktık. 23 Mart'ta ön seçimle adayımızı belirleyemeyeceğimizi ilan ettik. İşte o zaman daha da paniklediler. Millet erken seçim isterken onlar darbe hazırlığını erkene çektiler. Ekrem Başkanımızın ön seçim başvurusu yaptığı günden bir gün sonra 22 Şubat'ta 31 yıllık diplomasına soruşturma açtılar. 19 Mart günü fakültenin yönetim kurulu toplanacaktı. Fakülte yönetimini bu hukuksuz bu akıl almaz karara ikna edememişlerdi. Bu yüzden işi üniversitede çöp toplatmak, ring seferlerini düzenlemek olan üniversite yönetim kurulunu yetkisiz olduğu halde topladılar ve diplomayı siyasi atamalarla kendilerinden yaptıkları üniversite yönetim kuruluna diploma iptali yaptılar.

Ön seçime 5 gün kala bir iftar zamanında bu yetkisiz kurul diplomayı iptal etti. O kadar korkuyorlardı ki diplomayı iptal etmekle yetinmediler. İptalden saatler sonra bir sahur vaktinde Ekrem Başkan'ımızın evine yüzlerce polisle baskın yaptılar. Tepedeki bir kişi üç savcı, üç hakim, üç gizli tanıkla bu milletin hafızasından hiçbir zaman silinmeyecek bir darbeye kalkıştılar.

Darbeciler bu kez postalla, tankla değil üzerlerindeki cübbeleriyle geldiler. Sonra herkes sussun, kimse tepki göstermesin istediler. Gösterileri yasakladılar. Meydanları ablukaya aldılar. Otobüsleri durdurdular, metroları kapattılar, köprüleri kaldırdılar, vapurları bağladılar. Her şeyi hesap ettiler ama milleti hesap edemediler. Cumhuriyet Halk Partililer Vatan Emniyet'in önünde, öğrenciler Beyazıt Meydanı'nda toplandı. İki tarafta da seçtiğine sahip çıkmak için sandığa sahip çıkmak için, iradesine ve geleceğine sahip çıkmak için önlerine konulan barikatları aştılar ve Saraçhane'de buluştular.

Yedi gün, yedi gece aynı meydanda aynı otobüsün üstünde aynı mikrofondan yükselen sesimize güç verdiler. Darbecilere geçit vermediler. Onları Saraçhane'den püskürttüler. Saraçhane'deki 7 gün, 7 gece süren ve ilk gece ne olacaksa bu gece olacak dediğimiz ve 1000 kişi bile toplanamaz dedikleri önlemlere rağmen 110 bin kişiyle toplanıp 23'ü akşamı Saraçhane'de 1 milyon 200 bin kişi olan ve darbeyi püskürten, o gün orada olmasa da kendi memleketinden, ilinden, ilçesinden bu mücadeleye yüreğini koyanlara selam olsun, helal olsun!

Dört günlük gözaltı süresini 23 Mart'ta ön seçime denk getirmişlerdi. Dediler ki aday gözaltındayken ön seçimi yapamazlar. Ama bu hesapları tutmadı. Sandığı koyduk. Sandığın yanına dayanışma sandıklarını da koyduk. Milletimizi davet ettik. Ve 2 milyon üyesi olan Cumhuriyet Halk Partisi yanına koyduğu dayanışma sandıklarıyla 15,5 milyon vatandaşımız koştu, geldi, oylarını kullandı. En genci 18, en yaşlısı 104 yaşındaydı. Elbette 6 yaşında çizdiği resmini sandığa atanlar da vardı. Karnında üç aylık bebeğiyle gelen de oldu. iki elinde iki bastonuyla merdivenleri tırmanan da. Biz onlara "Gelin, seçin, tarihe geçin." demiştik. Geldiler, seçtiler, tarihe geçtiler. Hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum. Bugün adayımızın metrodaki sesinden, duvardaki resminden, sosyal medyadaki hesabından bile korkuyorlar. Onlara buradan bir kez daha söylüyorum: Ekrem İmamoğlu adayımızdır. A planımız da, B planımız da, Z planımız da budur. Onunla mücadelenin meşru yolu sandıkta yarışmaktır. Ekrem İmamoğlu milletin adayıdır. Saray'ın adayı kimse, kendisine güveniyorsa meydana çıkmalıdır. Ekrem İmamoğlu'nu alt edeceksen millete güveneceksin, karşısına çıkacaksın. Hodri meydan yargı kollarına değil teşkilatına güveneceksin. Ben örgütüme güveniyorum. Ben milletime güveniyorum. Adayım burada örgütüm burada. Sandık nerede? Hodri meydan! Getirin sandığı, millet versin kararını.

Bugün 15 belediye başkanımız ve yol arkadaşımız tutukludur. Her birinin değerli aileleri, eşler, çocuklar, anneler babalar bu salondadır. Bize emanettir, millete emanettir. Yalanlar, iftiralar attılar. Yalana, iftiraya doymadılar. Tam 237 gün sonra iddianame yazabildiler ama attıkları 8 aydır tartıştırdıkları yalanların iddianamede arkasında duramadılar, iddianameye o yalanları yazamadılar, bizi yargılayacakları iddianamede bu aziz milletin vicdanında kendileri yargılanır oldular. Çünkü millet günün mağdurlarının nasıl zalim olduğunu gördü.

Sayın Erdoğan da bu gerçekleri görünce rahatsız oluyor ve anlatamıyorsunuz diyor. Gazetecilere, basın mensuplarına, yandaş basına yükleniyor zorluyor. Ama bir yalan bir doğrunun karşısında, bir iftira bir hakikatin karşısında ne kadar dayanabilir ki?

Bu parti bizi sokaklardan, meydanlardan koparmak isteyenlerden arınacak. Çünkü bu parti artık seçim gecesi ışıklarını erkenden söndüren, üyelerinin gözyaşı döktüğü bir parti olmayacak. CHP arınacaksa bizi eskiye döndürmek isteyenlerden arınacak. Artık kimse bizi yenilgiye alıştıramayacak"