23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
Haber Giriş: 10.02.2023 04:30 | Son Güncelleme: 10.02.2023 08:58

Plan dört dörtlük ama uygulama neredeyse sıfır

2012 yılında 84 sayfalık Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı hazırlandı ancak uzun vadeli hedefler için son tarih 2023 olarak belirlense de planın sadece yüzde 66'sı tamamlandı. Plan tamamen hayata geçseydi deprem sorunu büyük oranda geçmişte kalabilirdi
Fotoğraf: Emily Garthwaite/The New York Times
Fotoğraf: Emily Garthwaite/The New York Times
Öge Demirkan Öge Demirkan

Yıl 2012’ydi... 84 sayfalık Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı hazırlandı. Aralarında bakanlıkların da olduğu 13 kurum “sorumlu” olarak atandı. Uzun vadeli hedefler için son tarih ise 2023 olarak belirlendi. Aradan geçen zamanda planın sadece yüzde 66’sı tamamlanabildi. Ama bu kadarı bile uygulamaya yansımadı. Oysa program tüm unsurlarıyla uygulansa, sorunların büyük kısmının önüne geçilebilecekti

Dünyanın en aktif deprem bölgelerinden birinde konumlandığını 17 Ağustos 1999’da bir kez daha büyük bir acıyla hatırlayan Türkiye, o felaketin ardından boş durmadı ve depreme hazırlık amaçlı sempozyumlar, oturumlar ve çalıştaylar düzenlendi. Bunlar arasındaki en somut adım ise 2012 tarihli Ulusal Deprem Stratejisi Eylem Planı’ydı. Haberin devamında kısaca UDSEP olarak anacağımız 84 sayfalık plan, 9 Ağustos 2011 tarihinde Bakanlar Kurulu tarafından imzalandı.

UDSEP’te kısa, orta ve uzun vadeli toplam 87 hedef belirlendi. Kısa vadeli hedeflerin 2013’e, orta vadeli hedeflerin 2017’ye, uzun vadelilerin ise 2023’e kadar tamamlanması karara bağlandı. Proje AFAD tarafından koordine edilirken, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kalkınma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Habercilik Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, YÖK, Harita Genel Komutanlığı, Kandilli Rasathanesi meselenin tarafları olarak plana dahil edildi.

Planın amacını ise dönemin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay “Depremlerin neden olabileceği fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel ve politik zarar ve kayıpları önlemek veya etkilerini azaltmak ve depreme dirençli, güvenli, hazırlıklı ve sürdürülebilir yeni yaşam çevreleri oluşturmaktır” sözleriyle özetledi.
İşte bu plan ile 2023’e kadar hedeflerin tamamlanması öngörüldü. Ancak plana uygun hareket edilemedi. Mart 2022’de açıklanan raporda, UDSEP’in sadece yüzde 66’sının tamamlandığı ifade edildi. Peki hedef yerine getirilseydi, 6 Şubat depremlerinde yaşananların ne kadar önüne geçilebilirdi? Şimdi UDSEP’te yazan hedefler üzerinden bu sorunun yanıtını arayalım...

Erken uyarı sistemi kurulacaktı

UDSEP hedeflerinde “Ulusal deprem ön hasar tahmini ve erken uyarı sistemi geliştirilecek” ifadesi kullanılıyor: “Ulusal ölçekte bir deprem hasarı, erken haber alma ve uyarı sisteminin tasarımlanması, modellemelerin gerçekleştirilmesi, sistemin kurulumu, uyarı ve hasar tahminlerinin yapılması önem taşımaktadır.”

UDSEP’te böyle belirtilmesine rağmen erken uyarı sistemi deprem bölgesinde yoktu. Eğer olsaydı, en azından ikinci deprem için vereceği bir ön uyarı çok sayıda canı kurtarabilirdi.

Deprem senaryosu hazırlanacaktı

Bir başka hedef “Deprem kayıplarının tahmini ve deprem senaryolarının hazırlanma esasları belirlenecek ve ülke genelinde yaygınlaştırılacaktır” sözleriyle açıklanırken, gerekçesi için de şu ifadeler kullanıldı: “Deprem senaryoları ile olası depremin büyüklüğü ve etkileyeceği alanlar belirlenirken, deprem kayıp analizleriyle de tahmini hasar ve zararlar ortaya çıkarılır. Böylece afet yönetiminde deprem sonrası karşılaşılabilecek olayın boyutları önceden tahmin edilerek gerekli önlemlerin alınmasına çaba gösterilir.”

UDSEP’te bu ifadeler kullanılmasına karşın deprem uzmanlarının yıllardır bu bölgede deprem beklendiği uyarıları dikkate alınmadı. Deprem sonrası da olay yerine intikalden kurtarma ekiplerinin ulaşımına kadar birçok konuda aksaklık yaşandı.

Pilot yerleşim yerleri oluşturulacaktı

Planda hedeflenen ve çalışmaya özellikle doğu bölgelerinden başlanması gerektiği belirtilen konulardan biri de “Depremlere duyarlı kentsel ve kırsal alanlarda pilot yerleşim merkezleri kurularak risk azaltma planları uygulamaya geçirilecek” sözleriyle açıklanıyor.

Doğu bölgeleri öncelikli olmasına rağmen aradan geçen süreçte böyle bir çalışma yapılmadı.

Depreme dayanıklı yapılar inşa edilecekti

Bir diğer hedef, depreme dayanıklı yapılaşmanın sağlanması: “Daha güvenli yapıların oluşturulmasını sağlamanın en etkin yolu; yerleşim planlarında ana riskleri göz önüne almak, yeni yapılacak yapılar için “Deprem Bölgelerinde Yapılacak Binalar Hakkındaki Yönetmelik” ve ilgili diğer yönetmelikleri ödünsüz şekilde uygulamak, mevcut yerleşim ve yapıların ise risklerini belirleyip depreme daha dayanıklı hale getirmek için gerekli çalışmaları yapmaktan geçer.”

Aradan geçen 10 yılda riskli binalar ne depremin yaşandığı bölgede ne de Türkiye genelinde tespit edildi.

Ulaşım ve enerji güçlendirilecekti

UDSEP’te ulaşımın ve enerji hatlarının depreme dayanıklı hale getirilmesi hedefi şöyle açıklandı: “Köprü, viyadük ve ulaşım sistemlerinin yanı sıra, hayati öneme sahip gömülü ve yüzeydeki dağıtım sistemleri (boru, doğal gaz, elektrik, iletişim vb.) ile ilgili olarak Türkiye’deki inşaat teknolojisini ve uygulamalarını esas alan deprem güvenliğini belirleme ve yapıları güçlendirme yöntemleri geliştirilecektir, sağlanacaktır.”
Depremde otoyollar kullanılamaz hale geldi, Hatay Havalimanı’nın pisti çöktü, doğal gaz hattı patladı, İskenderun Limanı’nda yangın çıktı.

Hastanelerin güvenliği artırılacaktı

UDSEP’te depremde stratejik öneme sahip hastaneler için de hedef belirlenmiş: “Hastanelerin deprem güvenliklerinin artırılmasına devam edilecektir. Afet sonrasında kullanılması yaşamsal önem taşıyan mevcut hastanelerin deprem ve diğer afet güvenliklerinin artırılması ve yeni yapılacak hastanelerde bu güvenliğin mutlaka sağlanması gerekmektedir.”

Planda bu hedef belirtilmesine rağmen son depremde İskenderun Devlet Hastanesi Yoğun Bakım Ünitesi enkaza dönüştü.

Tarihi eser niteliğindeki yapılar sağlamlaştırılacaktı

Planda bu hedef “Büyük bir bölümü yığma, ahşap veya bunların karışımından oluşan mevcut tarihi yapıların envanterinin çıkarılması, deprem güvenliklerinin belirlenmesi ve yeterli güvenliğe sahip olmayan yapıların tarihi özelliklerini de koruyacak şekilde güçlendirilmelerini öngören güçlendirme tekniklerinin belirlenmesi gerekmektedir.”

UDSEP’te yer alan hedefe rağmen Gaziantep Kalesi’nin restore edilmiş duvarı zarar görürken birçok tarihi caminin minaresi de enkaza dönüştü.

Haberleşme altyapısı elden geçirilecekti

Haberleşme altyapılarının güçlendirilmesi de UDSEP’te bulunan hedeflerden: “Depremlere ve diğer afetlere zamanında müdahale edilebilmesi için acil durum haberleşme altyapısının güçlendirilmesi, ulaşım ve tahliye koridorları, toplanma ve geçici barınma alanları, afet destek merkezleri ve acil durum tesisleri gibi tesislerin gerçekleştirilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.”

Son depremde özellikle Hatay başta olmak üzere kırsal kesimlerde ciddi iletişim sorunları yaşandı.

Plana gelince herkes koşuyor, uygulama yok

UDSEP için birçok çalışma komisyonu kuruldu. Prof. Dr. Okan Tüysüz ise Deprem Bilgi Altyapısına Yönelik Araştırmalar Grubu’nda görev aldı. Çalışmaların iyi başladığını ancak uygulama aşamasında istenilen sonucun elde edilemediğini söyleyen Tüysüz “Hedeflere ulaşılamayacağı o kadar belliydi ki şu anda çalışmanın örneğini bile kütüphanemde tutmuyorum. Çünkü Türkiye’de plan yapmaya gelince herkes koşuyor ama iş uygulamaya gelince kimse görev almıyor. Keşke plan hayata geçirilseydi, bugün yaşanan sorunların birçoğu yaşanmıyor olacaktı” dedi.