05 Aralık 2025, Cuma
Haber Giriş: 25.11.2025 12:27 | Son Güncelleme: 25.11.2025 12:56

Türkiye’de şiddet algısı değişiyor: Dijital şiddet yükseliyor, farkındalığın öncüsü genç kadınlar

Borusan Holding ve KONDA’nın 28 ilde 2 bin 452 kişiyle gerçekleştirdiği 25 Kasım araştırması, kadınların maruz kaldığı şiddetin görünürlüğünün arttığını, dijital şiddetin yükseldiğini ve toplumsal reflekslerin son 10 yılda belirgin biçimde değiştiğini ortaya koyuyor
Türkiye’de şiddet algısı değişiyor: Dijital şiddet yükseliyor, farkındalığın öncüsü genç kadınlar
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Borusan Holding ve KONDA Araştırma, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin Türkiye’deki güncel fotoğrafını ortaya koyan kapsamlı bir çalışma yayımladı.

28 ilde, 18 yaş üstü toplam 2 bin 452 kişiyle yapılan yüz yüze görüşmelere dayanan rapor, hem şiddetin boyutuna hem de toplumun bu konudaki tutum değişimine ilişkin önemli veriler sunuyor.

KONDA & Borusan

Araştırmaya göre kadınların %26’sı fiziksel, %14’ü dijital, %13’ü cinsel, %10’u ekonomik şiddete maruz kaldığını söylüyor.

Kadınların %17’si ısrarlı takibi, yani modern literatürde “stalking” olarak tanımlanan davranışı deneyimlemiş.

KONDA’nın bulgularına göre yalnızca yaşanan şiddet değil, konuşulamayan, saklanan şiddet de görünür hâle geliyor:

Kadınların %28’i, “yakın çevremde şiddete uğradığını düşündüğüm ama konuşamayan biri var” diyor. Bu oran erkeklerde %16.

Genç kadınlar farkındalığın ve direnişin öncüsü

Borusan Holding İnsan, İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Nursel Ölmez Ateş, verilerin özellikle genç ve eğitimli kadınlarda güçlü bir dönüşüme işaret ettiğini vurguluyor:

“Toplumda şiddet ve ayrımcılığı normalleştiren yaklaşımlara karşı ‘Ne münasebet’ diyen güçlü bir tavır yükseliyor.”

Borusan Holding İnsan, İletişim ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Nursel Ölmez Ateş

Bu eğilimin veri karşılıkları net:

  • 18–24 yaş arası kadınların %39’u,
  • 25–34 yaş arası kadınların %32’si telefonlarında acil çağrı uygulaması bulunduruyor.

Türkiye genelinde tüm kadınlarda bu oran %22.

Borusan’ın 10 yılı aşkın süredir yürüttüğü toplumsal cinsiyet eşitliği odaklı programlarının ardından gelen bu yeni rapor, farkındalığın toplumun genç kesiminde kökleştiğini gösteriyor.

Dijital şiddet yükseliyor: Kadınlar sosyal medya hesaplarını iki kat daha fazla gizliyor

Rapor, dijital mecraların kadınlar için yeni bir şiddet alanına dönüştüğünü verilerle ortaya koyuyor.

Kadınların %14’ü dijital ortamda şiddet yaşadığını söylüyor. Erkeklerde bu oran %9.

Kadınların %22’si, erkeklerin %19’u tacizi “anonim hesaplardan veya tanımadıkları kişilerden” aldığını belirtiyor.

Bu nedenle her 100 kadından 18’i, geçmişte sosyal medya hesabını gizlemek ya da tamamen kapatmak zorunda kalmış. (Erkeklerde bu oran %9.)

'Şiddet hayatın her alanında': Kadınların şiddet deneyimi çok katmanlı

Kadınların maruz kaldığı şiddet türleri şöyle dağılıyor:

  • %26 fiziksel şiddet
  • %17 ısrarlı takip
  • %14 dijital şiddet
  • %13 cinsel şiddet
  • %10 ekonomik şiddet

Bu oranlar, şiddetin giderek çoklu, birbirine geçmiş biçimlerde deneyimlendiğini teyit ediyor.

2015–2025 karşılaştırması: Toplum 'kadın kendini korusun' anlayışını terk ediyor

KONDA, 2015’te sorduğu “Kadınlar tacize karşı ne yapmalı?” sorularını aynı ifadelerle 2025’te tekrar sordu. Sonuca göre toplum artık kadınların özgürlüklerini kısıtlayan kalıp yargıları açık biçimde reddediyor.

Örneğin:

  • “Kadınlar gece yalnız yürümemeli” diyenlerin oranı düşüyor.
  • “Giyimine dikkat etsin” yargısına katılım hem kadınlarda hem erkeklerde belirgin biçimde azalıyor.
  • Toplumda “Ne münasebet” tepkisi güçleniyor.

Bu dönüşümü özellikle genç kuşak sürüklüyor.

Genç kadınlar farkındalığın taşıyıcısı

18–24 yaş arası kadınların %43’ü cinsiyet nedeniyle ayrımcılığa uğradığını düşünüyor. Bu yaş grubundaki kadınlar şiddet ve taciz karşısında başvurulacak mekanizmaları daha iyi biliyor. Dijital şiddeti adlandırma ve teşhis etme oranı da diğer yaş gruplarından daha yüksek. Bu sonuç, toplumsal dönüşümün eğitimli ve genç kadınlar tarafından taşındığını gösteriyor.

'Yakın çevremde şiddete uğrayan var ama konuşamıyor' diyen kadınlar: %28

Araştırmaya katılan kadınların %28’i, yakın çevresinde şiddete maruz kalan ama bunu dile getiremeyen biri olduğunu söylüyor. Erkeklerde ise bu oran %16. Bu bulgu, “sessizliğin örgütlü bir toplumsal mekanizma” olduğunu gösteren uzman yorumlarıyla da doğrulanıyor.

Polis başvurusunu doğru bulan toplum, polise güvenmiyor

Toplumun %74’ü, şiddet gören bir kadının polise başvurması gerektiğini düşünüyor. Ancak katılımcıların %61’i, kadınların güvenlik güçlerine güvenmedikleri için şikâyet etmek istemeyebileceğini söylüyor.

'Kadının beyanı esastır' için güçlü toplumsal destek

Araştırmanın en net bulgularından biri kadınların %85’inin erkeklerin ise %66’sının “Şiddet veya taciz olaylarında kadının beyanı esas alınmalı” diyor olması. Bu oran, toplumsal cinsiyet politikalarındaki tartışmaların aksine, toplumun büyük bölümünün beyan ilkesini desteklediğini gösteriyor.

Şiddetin tanımı genişledi, farkındalık arttı; sessizlik çözülüyor ama güven krizi sürüyor

Borusan–KONDA araştırması, Türkiye’de toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin hem algısında hem de deneyiminde eşzamanlı bir dönüşüme işaret ediyor. Öncelikle şiddetin kapsamı genişlemiş durumda: Dijital şiddet, ekonomik baskı, ısrarlı takip gibi daha önce adı konulmayan pek çok davranış artık toplum tarafından açık biçimde tanımlanıyor.

Özellikle genç kuşak, bu dönüşümün itici gücü. Genç kadınlar ayrımcılığı daha net adlandırıyor, dijital şiddetin farkında ve “kadının beyanı esastır” ilkesine güçlü destek veriyor.

Araştırmanın ortaya koyduğu bir diğer önemli değişim, toplumun bireysel önlem söylemlerini reddetmesi; “kadın kendini korusun” yaklaşımının yerini, “toplum ve kurumlar değişsin” talebi alıyor. Ancak tüm bu olumlu farkındalık artışına rağmen araştırmanın en kritik bulgularından biri, kadınların devlet mekanizmalarına olan güveninin düşmesi.

Toplum şiddeti daha iyi tanıyor ve reddediyor olsa da, kurumsal güven eksikliği müdahale süreçlerini zayıflatıyor. Bu nedenle araştırma yalnızca mevcut durumun fotoğrafını çekmiyor; aynı zamanda şiddetle mücadelenin ancak güvenin yeniden inşa edilmesiyle etkili olabileceğini hatırlatan güçlü bir uyarı niteliği taşıyor.

Rapora ilişkin hazırlanan tanıtım videosu burada: 

“25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet: Algı ve Tutum Değişimleri Raporu"na ise buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynak: Gazete Oksijen