Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Işıkhan, 22 bin 104 lira olan asgari ücretin 2026 yılı için yüzde 27 artışla net 28 bin 75 lira olarak belirlendiğini duyurdu. İşverene asgari ücret desteği ise 1000 liradan 1270 liraya çıkarıldı.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda bakanlık ve TİSK temsilcilerinin katılımıyla üçüncü kez toplandı. Toplantının ardından komisyonun kararını Bakan Işıkhan açıkladı. Işıkhan, "Bakanlık olarak; çalışma hayatımızda, sosyal diyaloğun bir gereği olarak, tüm istişare mekanizmalarını aktif bir şekilde işlettik. Bakanlık olarak biz, her iki taraf arasındaki hakemlik rolümüzün gerektirdiği şekilde, hem işçi temsilcilerimizle hem de işveren temsilcilerimizle görüşmelerimizi kararlılıkla sürdürdük" ifadelerini kullandı.
İşçi ve işveren temsilcilerini sürece dahil etmeye çalıştıklarını söyleyen Bakan Işıkhan, son yıllarda bir dizi ekonomik ve sosyal sorun yaşandığını ancak bunlara rağmen toparlanma yaşandığını savunarak, şunları söyledi:
"Türkiye büyüdükçe, güçlendikçe, ekonomisi sağlamlaştıkça, her zaman olduğu gibi bundan en büyük faydayı da elbette vatandaşlarımız görecektir. Geçmişte nasıl olduysa, bundan sonra da; her iyileşme, her ilerleme, her büyüme ve kalkınma, vatandaşımıza refah artışı olarak dönmeye devam edecektir. Bu bizim en temel anlayışımız, en temel yaklaşımımızdır. Asgari ücrette de, diğer meselelerde de esas olan, yapılan artışların; çarşıda, pazarda, market raflarında, etiketlerde eriyip gitmemesidir. Yapılan artışlarla; vatandaşımızın satın alma gücünün korunması ve yaşam kalitesinin geliştirmesini hedeflemekteyiz."
"Muhalefetin popülist yaklaşımlarını ciddiye almadık"
Muhalefetin asgari ücretle ilgili açıklamalarını "popülist" olarak niteleyen Işıkhan, işgücü piyasalarını daha dayanıklı kılmaya çalıştıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Biz popülist değiliz. Hiçbir zaman muhalefetin popülist yaklaşımlarını da ciddiye almadık. Biz işimize baktık, çalıştık, ve projelerimizle, eserlerimizle vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına en uygun, en reel politikaları geliştirdik ve hayata geçirdik. Bakanlık olarak gerçekleştirdiğimiz; tüm çalışmalarımızda, hedef ve önceliklerimizde; Türkiye’nin küresel dönüşümde; güçlü, rekabetçi, üretim odaklı ve aynı zamanda 'kimseyi dışarıda bırakmayan' bir çalışma hayatı vizyonu inşa etme çabamız vardır. İşgücü piyasalarımızı daha dayanıklı kılacak, sosyal koruma ve sosyal güvenlik sistemimizi yarınlara hazırlayacak, çalışanlarımızın beceri dönüşümünü hızlandıracak politikaları hazırlama ve uygulama noktasında, bunu bir mecburiyet olarak görüyoruz.
Bu anlayışla, asgari ücrette de çalışanlarımızın hakkını ve emeğini enflasyona ezdirmeyecek, işverenlerimizi mağdur etmeyecek; en doğru ve en makul, ortak noktada fikir birliğine varmak, sadece mali kazanımlar için değil aynı zamanda toplumsal barış ve dayanışma şuurumuz bakımından da hayati bir öneme sahiptir. Burada; temel hedefimiz; işçilerimizi de, işverenlerimizi de memnun edecek, bir denge seviyesinin tespit edilmesidir. Bu sebeple bugün açıklayacağımız kararın; bu dengeyi gözetecek nitelikte olması için yoğun çaba harcadığımızı özellikle vurgulamak isterim. Bu süreçte olumlu yaklaşımları dolayısıyla tüm sosyal paydaşlarımıza teşekkür ediyorum."
Asgari ücret desteği 1270 lira
Asgari ücretin 1 Ocak 2026 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yüzde 27 artış ile net 28 bin 75 lira olduğunu açıklayan Işıkhan, sözlerini şöyle tamamladı:
"1 Ocak 2026 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere; net asgari ücret 28 bin 75 lira, brüt asgari ücret tutarı ise 33 bin 30 lira olarak belirlenmiştir. Yaptığımız bu artışla asgari ücreti; geçtiğimiz yıla göre yüzde 27 oranında artırmış oluyoruz. Asgari ücrette 2002 yılına göre nominal olarak 171 kat, reel olarak ise yüzde 251’lik bir artış sağlamış bulunuyoruz. Ayrıca geçtiğimiz yıl 1000 TL olarak uyguladığımız asgari ücret desteğini önümüzdeki yıl bin 270 lira olarak uygulamaya devam edeceğiz. Yeni ücret ile birlikte çalışanlarımızı; enflasyona ezdirmeme sözümüzün arkasında olduğumuzu bir kez daha vurgulamak isterim. Devletimiz; tüm kurum ve kuruluşlarıyla işçimizin, işverenimizin ve vatandaşımızın yanında olmaya devam edecektir."
TÜRK-İŞ'ten ilk açıklama
Bu yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonu'na katılmayan TÜRK-İŞ'in genel başkanı Ergün Atalay, yeni asgari ücretin açıklanmasının ardından kameraların karşısına geçti. Atalay, şöyle konuştu:
"Bundan tam bir yıl önce, 24 Aralık 2024’te bir açıklama yaptık ve dedik ki; 'Biz bir daha Asgari Ücret Tespit Komisyonu toplantılarına katılmayacağız.' Aradan bir yıl geçti. Gerekçelerimizi açıkça ifade ettik. Dedik ki; 'Bu komisyon adil bir komisyon değil. Biz bu komisyona 50 senedir katılıyoruz. 2000 yılından bugüne kadar bu, 30’uncu toplantı oluyor. Biz 29 kere katılmışız. Üç kere 'evet' demişiz. Onun dışında 26 kez ya toplantıya katılmamışız ya da şerhimizi ortaya koymuşuz.
Bazı dönemlerde bir işçi temsilcisi koyduk, bazı dönemlerde taşeron işçi koyduk. Son iki dönemde ise komisyonun tamamını işçilerden oluşturduk. Geçen yıl komisyona katılanlar arasında bir gazeteci, bir kuaför, bir enerji işçisi ve bir de karayolları işçisi vardı. Bu arkadaşlar son iki dönemdir, yaklaşık 20 gün boyunca toplantılara katıldılar. Kendilerine eğitimler verildi. Hiçbir rakam bilmeden, 40 kişinin önünde, Başkanlar Kurulu’nun huzurunda zarf açılarak rakam açıklandı. Sonuçta yine aynı tablo oluştu. Ne hükümet konuşuyor ne işveren konuşuyor. Kamuoyunda 'TÜRK-İŞ almadı' deniyor. Geçen yıl aldığımız karar çerçevesinde, bu yıl yapılan üç toplantıya da katılmadık. Bugün açıklanan rakamı gördükten sonra, katılmamakla ne kadar doğru bir karar verdiğimizi bir kez daha gördük."
"Antidemokratik bir yapı var ortada"
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun beş işçi, beş işveren ve beş hükümet temsilcisinden oluştuğunu anımsatan Atalay, "Ancak yüzde 99 oranında işverenle hükümetin birlikte hareket ettiği bir rakam açıklanıyor" dedi. TÜRK-İŞ, HAK-İŞ veya DİSK’in örgütlü olduğu yerlerde asgari ücret alan işçi bulunmadığını ifade eden Atalay, şöyle devam etti:
"Dolaylı olarak etkileniyorlar. Asgari ücret, özellikle 10–15 kişi arasında çalışanı olan işyerlerinde geçerli. Bu işyerleri bakkalda da var, kasapta da var, kuaförde de var, lokantada da var. Biz bu insanların hakkını savunmayacak mıyız? Bizim amacımız ülkede bir kriz yaratmak değil. Talebimiz çok net; bu ücret artık geçim ücreti olmuştur ve bu ücretle insanlar geçinemiyor. Bir yıl önce dedik ki gıdadaki artışa bakın, kiraya bakın, eğitime bakın, ulaşıma bakın. Bu kalemleri sepetin içine alın. Geçen seneden gelen yüzde 14,38’lik kaybı ekleyin. Üzerine refah payını koyun, ondan sonra bir rakam çıksın. Antidemokratik bir yapı var ortada.
"Komisyonun yapısı değişmediği sürece ne asgari ücretli ne de biz memnun oluruz"
Bugün açıklanan rakam 28 bin lira. Bu açıklanan rakam ne asgari ücretlinin ne kamuoyunun ne de bizim kabul edebileceğimiz bir rakamdır. Bu yapıdan sağlıklı rakam çıkmayacağını bildiğimiz için katılmadık. Bu rakama göre bir daha düzenleme ihtiyaç görünüyor. Bugün ülkede en çok zorlanan üç kesim var; emekli, işsiz ve asgari ücretli. Bu rakam ne gıdayı karşılıyor ne kirayı ne eğitimi ne ulaşımı. Komisyonun yapısı bu şekilde devam ettiği müddetçe ne asgari ücretli ne emekli ne de biz memnun oluruz.
"Biz işçiyi yalnız bırakmadık"
Sayın Bakan 'işçilerin talebini aldım' diyor. Biz ayın 12’sinde toplantıya katılmama gerekçemizi yazılı olarak ilettik. Bunun dışında ne bakana ne komisyona herhangi bir rakam talebi sunmadık. Bugün de aynı noktadayız. Geçen seneden gelen kayıplar telafi edilmediği için bu asgari ücret bizim için kabul edilebilir değildir. Bu sistem değişmediği sürece, ister gelecek yıl ister haziran ayında olsun, biz bu masada olmayacağız. Biz işçiyi yalnız bırakmadık. Aksine, iki aydır bu ücretin geçinilebilir bir ücret olmadığını kamuoyunda tartıştırıyoruz. Bugün de aynı noktadayız. Son olarak şunu söyleyeyim: Biz demokrasiden yanayız, özgürlükten yanayız. Emeklinin, işçinin, asgari ücretlinin taleplerini dile getirmek bizim görevimizdir."
DİSK: İşçilerin ücretleri yine enflasyona ezdirildi
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (DİSK) açıklamasında ise, "Asgari ücret bu sene, işçi kesiminin temsili olmadan, hükümet ve işverenler tarafından belirlendi. Teklif ve müzakere olmadan işverenler ve hükümetin tek taraflı kararıyla belirlenen asgari ücret, yine uluslararası kurallara uyulmadan, yine hanehalkının geçimi ve yine yoksulluk sınırı gözetilmeden belirlendi. İşçiler büyümeden yine payını alamadı" denildi.
Açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"2026 asgari ücreti belirlenirken işçilerin ücretleri yine enflasyona ezdirildi! Geçen yıl yüzde 45’lik enflasyona rağmen enflasyonun 15 puan altında gerçekleşen asgari ücret artışı, bu yıl da enflasyonun altında kaldı. 2025 yılı asgari ücreti yılın 11. ayında 6 bin 574 TL kayıp yaşayarak 15 bin 531 TL’ye gerilemişti. İşçilerin 2025 yılında yaşadıkları ve 2026 yılında yaşayacakları kayıp dikkate alınmadı.
2026 asgari ücreti belirlenirken yoksulluk sınırı yine gözetilmedi! Asgari ücret, 2024 Ocak ayından beri yalnızca 4 ay açlık sınırının üzerinde oldu. 2026 asgari ücreti açlık sınırının bile altında kaldı! Kasım 2025 yoksulluk sınırı, 2026 için belirlenen asgari ücretin 3,4 katı! Yani asgari ücret yine açlık ve yoksulluk sınırı altında kalacak ve yine karnımızı doyurmaya bile yetmeyecek.
2026 yılı asgari ücreti belirlenirken işçilere büyümeden yine pay verilmedi! 2026 asgari ücreti planlanan kişi başına milli gelirin yüzde 45,7’si düzeyinde belirlendi! 1980’de yüzde 80,6 olan asgari ücretin kişi başına milli gelire oranı korunsaydı ve işçiler milli gelirden payını alsaydı 2026 asgari ücreti brüt 58.273 TL olarak uygulanmalıydı. Oysa asgari asgari ücret bu tutarın yüzde 43 gerisinde belirlendi. 2026 asgari ücreti gelir dağılımını daha da bozacak."
HAK-İŞ: Mevcut yapıdan sağlıklı ücret çıkmaz
HAK-İŞ Yönetim Kurulu, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun mevcut yapısından "çalışanları memnun edecek ve toplumu rahatlatacak sağlıklı bir asgari ücretin çıkarılmasının mümkün olmadığını" belirtti. HAK-İŞ Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, komisyonun 1970’li yılların koşullarına göre şekillenmiş, çoğulcu temsilden uzak ve çağın gerisinde kaldığı vurgulanarak, “Milyonlarca emekçiyi ilgilendiren asgari ücretin, çok daha güçlü, kapsayıcı ve temsil kabiliyeti yüksek bir komisyon yapısı içerisinde belirlenmesi gerektiğine inanıyoruz” denildi.
Açıklamada, asgari ücretin artık yalnızca “asgari” bir ücret değil, çalışanların yaklaşık yarısının “geçim ücreti” haline geldiği ifade edilerek, şu görüşlere yer verildi:
“HAK-İŞ olarak asgari ücretin bir kişiyi değil, dört kişilik bir ailenin insanca yaşam koşullarını esas alması gerektiğini savunuyoruz. Gıda, kira, ulaşım, enerji ve eğitim gibi zorunlu harcamaların merkeze alındığı, gerçekçi ve kapsayıcı kriterlere dayanan bir yaklaşıma ihtiyaç var.”
Öte yandan, asgari ücrete endeksli olarak kamuda yer alan çok sayıda düzenlemenin, ücret artışlarını baskılayan bir mekanizma haline geldiği kaydedilen açıklamada, “Mevcut bağlantılar ortadan kaldırılmadan, asgari ücretin özgür, gerçekçi ve çalışanların ihtiyaçlarını karşılayacak bir düzeyde belirlenmesi mümkün değildir” ifadesi kullanıldı. HAK-İŞ'in beklentilerinin Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun yapısının demokratik, katılımcı ve çoğulcu bir anlayışla yeniden ele alınması olduğu belirtilen açıklamada, “Asgari ücreti belirleme yetkisinin, işçi ve işveren temsilcilerinde olduğu, objektif ve güvenilir verilerle çalışan bağımsız bir mekanizmanın oluşturulması talebimizi yineliyoruz” çağrısı yapıldı.
TÜRK-İŞ verilerine göre açlık sınırının altında
TÜRK-İŞ'in Kasım 2025 açlık ve yoksulluk sınırı raporuna göre dört kişilik bir ailenin aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 29 bin 828 lira. Gıda ile birlikte diğer tüm harcamalar için haneye girmesi gerek toplam tutar (yoksulluk sınırı) ise 97 bin 159 lira.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı kasım ayı enflasyon verilerine göre ise tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık yüzde 0,87 oranında artış gösterirken, yıllık enflasyon yüzde 31,07 oldu.


