Yıkımın merkezinden çarpıcı hikayeler
Yağmacı değil, kronik hastalara ilaç taşıyor
Orta yaşlı bir kadının henüz yıkılmamış bir eczaneden kucak dolusu ilaç topladığını gördüm. Önce yağmacı olduğunu düşündüm ama sonra ‘ilaçtan nasıl bir rant sağlanabilir ki’ düşüncesiyle yanına gittim. Bana, ‘Günlük ilaç kullanma zorunluluğu olan kişiler perişan oldu. Ben de bildiğim ilaçları topladım ve çadır bölgesine götüreceğim. İhtiyacı olan alır’ dedi.
Moloz yığınlarının arasından uzanan el
Maraş depreminin sembol görüntülerinden biri haline gelen ve baba Mesut Hançer ile kızı Irmak’ın yürekleri dağlayan hikayesini dünyaya tanıtan fotoğrafın altındaki imza, AFP’den Adem Altan. Fotoğrafı ilk sayfalarına “Enkazın ortasında bir babanın acısı” ve “Kurtarma ekipleri zamanla yarışıyor” başlıklarıyla taşıyan The Guardian ve The Wall Street Journal, Maraş depremini manşetten girdi. Adem Altan fotoğrafın arkasındaki hikayeyi anlatıyor: Kahramanmaraş’ta bina yıkıntıları arasında dolaşırken gördüm Mesut Hançer’i. Moloz yığınlarının arasından uzanan bir eli sımsıkı tutuyordu. O ana şahitlik edince refleks olarak fotoğraf makinemle fotoğraflarını çekmeye başladım. Beni fark ettiğinde ‘Çek, çocuğumun fotoğraflarını çek’ diye seslendi. Tuttuğu eli bırakıp bana enkazın altında yatan kızı Irmak’ı işaret etti. Sonra kızının bıraktığı elini tekrar kavradı. Ben de bir süre boyunca fotoğraf çekmeye devam ettim. Ancak bir noktadan sonra gözlerimin dolduğunu, görüşümün bulanıklaştığını fark ettim. Çok acı bir manzaraydı.
Fotoğraf: Adem Altan / Getty Images
Bilinçsiz gönüllüler zarar veriyor
İş makineleri bölgedeki gönüllü vatandaşlar tarafından kullanılıyor. Bu kişilerin ne kurtarma bilgisi ne de becerisi var. Şahit olduğum bir olayda bir aile, yakınlarının mahsur kaldığı enkazdan ses geldiğini duyup enkazın başına gitti. Bir kişi yaşıyordu. Yardım için gelen iş makinesi çalışırken, birden ailenin çığlığı duyuldu. İş makinesinin yanına gittiğimde enkaz altında can veren beş kişinin vücut bütünlüğünün bozulduğunu
gördüm. Çünkü iş makinesi yanlış müdahale etmişti.
Bu kötü olaya rağmen çalışma devam etti ancak yine de enkaz altında sesi duyulan kişi kurtarılamadı.
“Geri geleceğiz’ deyip beni çıkarmadan gittiler”
Zifiri karanlıkta yıkıntıların arasında usul usul yürüyorum. Etrafta çıt yok. Birden bir inleme sesi duyuyorum: “Aaaaah!” İrkiliyorum. Fenerimi sesin geldiği yöne çevirdiğimde gördüğüm manzara gerçek üstü. Gençten bir adam, çöküntünün içinde kalmış, ayağı sıkışmış ama son derece sakin, öylece bekliyor.