09 Temmuz 2025, Çarşamba
Abone Ol Giriş yap
Haber Giriş: 23.05.2025 12:19 | Son Güncelleme: 23.05.2025 12:31
Makaleyi sesli dinle • 4:36

Z Zurich Vakfı Başkanı Gregory Renand: Hatay’da doğru seçimi yapmışız

Zurich Sigorta Grubu Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız ile Z Zurich Vakfı Başkanı Gregory Renand, İhtiyaç Haritası ile yürüttükleri projenin etkilerini yerinde görmek üzere Hatay’daydı.
Zurich Sigorta Grubu Türkiye CEO’su Yılmaz Yıldız ile Z Zurich Vakfı Başkanı Gregory Renand, İhtiyaç Haritası ile yürüttükleri projenin etkilerini yerinde görmek üzere Hatay’daydı.
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Depremden iki yıl sonra konteyner kentlerde yaşamlarını sürdüren kadın ve çocuklara psikososyal destek vermek hâlâ çok önemli. Zurich Sigorta, Z Zurich Vakfı ve İhtiyaç Haritası iş birliğiyle bu destek sürüyor. Vakfın Başkanı Gregory Renand, Yan Yanayız Projesi’nin etkilerini yerinde görmek üzere ilk kez Türkiye’ye geldi ve sorularımızı yanıtladı


Tüm dünyada zihinsel sağlığı öncelikleri arasında konumlandıran Zurich Grubu, Türkiye’de pandemiyle birlikte artan ruh sağlığı ihtiyacına yanıt vermek üzere Z Zurich Foundation’ın katkıları ve İhtiyaç Haritası iş birliğiyle “Yan Yanayız” Projesi’ni başlattı. Depremin ardından projenin kapsamı genişletildi; artan ihtiyaç doğrultusunda Hatay ve Kahramanmaraş’ta üç farklı noktada psikososyal destek merkezleri kuruldu.

İlk defa Türkiye’desiniz, bugün ne hissettiniz?

Bugün Hatay’ı ziyaret edince çok etkilendim. Tüm bu coğrafi güzelliğin içinde, yaşananların ağırlığı hissediliyor. Buna rağmen bugün tanıştığım insanlarda güzelliği, pozitifliği ve umudu gördüm. Zor bir geçmişle umut dolu bir bugünün iç içe geçtiği bir deneyimdi.

Ne yazık ki bütçe kesintileri nedeniyle bazı Batılı STK’lar bölgeden çekilmek zorunda kaldı. O nedenle İhtiyaç Haritası’nın hâlâ burada olması ve onları destekleyebiliyor olmamız bizim için büyük bir gurur. Bugün konteyner kentte insanlarla konuşup, STK’lardan aldıkları desteğe dair geri bildirimleri dinledik. Spor yapan çocuklardan yayılan enerji çok etkileyiciydi. İnsan olduğu sürece umut da var. Fakat bu tür temasları kurmanın kolay olmadığını da kabul etmek gerekiyor.

Yılmaz Yıldız, ziyaret sırasında Gregory Renand ile birlikte projeye Z Zurich Vakfı’ndan 500 bin TL’lik ek kaynak aktarılmasına karar verdiklerini ve bu tutarın ertesi gün İhtiyaç Haritası’na iletileceğini söyledi. Kaynağın genel bütçeden bağımsız olarak projeye ekleneceğini belirtti.

 Yan Yana Projesi’nden bahseder misiniz?

Temmuz ayına kadar Türkiye genelinde 1 milyon kişiye ulaşmış olacağız. Bulunduğumuz bölgede ise son iki yılda 2.500 kişiye birebir, uzun süreli seanslarla destek verdik. Sayılardan çok, her bireyin arkasındaki hikâye önemli. Bugün merkezde yaklaşık 20 kişi vardı; birkaç kişinin doğrudan geri bildirimi, yaptığımız işin ne kadar anlamlı olduğunu tekrar gösterdi. Sahada bu sözleri duymak o kadar etkileyiciydi ki, ekibime mesaj atıp “Gerçekten doğru bir seçim yapmışız” dedim. Bu, bizim için hiç zor bir karardı. İhtiyaç Haritası’yla iş birliğimiz 2025 Temmuz’una kadar sürecek. Onlarla ilk kez COVID döneminde çalıştık. O günden bu yana gösterdikleri çeviklik, ihtiyaçlarla kaynakları buluşturmaktaki başarıları ve hızla uyum sağlama yetenekleri gerçekten etkileyici. Bugünkü toplantılarımızda bu modeli daha fazla insana nasıl ulaştırabileceğimizi konuştuk; umut verici bir süreç içindeyiz.

Psikososyal Destek Merkezi’ndeki atölyelerde kadınların tarafından üretilen el işi ürünlerden etkilenen Renand, bu ürünlerin İsviçre’de Zurich çalışanlarına açık artırmayla sunulacağını, elde edilecek gelirin merkeze aktarılacağını söyledi.

Projeleri seçerken hangi kriterlere öncelik veriyorsunuz?

Vakfın 60 çok yıllı ortaklığı ve 100 ülkede aktif projeleri var. İklim değişikliği, kriz müdahalesi, gençlerin ruh sağlığı, eğitim ve girişimcilik gibi alanlara odaklanıyoruz. En savunmasız gruplara ulaşmayı ve önleyici etkisi olan, sürdürülebilir projeleri desteklemeyi hedefliyoruz. Zurich’in faaliyet gösterdiği ülkelerle sınırlı değiliz; örneğin, ticari varlığımızın olmadığı Afrika’da da etkili iş birlikleri yürütüyoruz. Türkiye’deki gibi projelerle eş zamanlı olarak benzer temalara odaklanan çalışmalarımız da var. Bu karşılıklı deneyim paylaşımı, etkimizi artırmamıza yardımcı oluyor.

Ruh sağlığı vakfınız için neden öncelikli bir konu? Sigortacılık faaliyetlerinizle nasıl kesişiyor?

Evet, ruh sağlığı hem vakfımız hem de sigorta faaliyetlerimiz açısından öncelikli bir alan. Özellikle önleyici çalışmalara odaklanıyoruz çünkü en etkili koruma, sorunlar başlamadan önce harekete geçmek. Bugün her yedi gençten biri ruh sağlığı sorunlarıyla mücadele ediyor ve biz bu bireylerin depresyon gibi ağır aşamalara gelmeden desteklenmesini hedefliyoruz.

Sigortacılık açısından bakıldığında da, ruh sağlığı sorunları hayat sigortasında hasar taleplerinin önemli bir nedeni. İntiharlar, depresyon kaynaklı iş gücü kayıpları gibi durumlar hem insanî hem de ekonomik açıdan ciddi sonuçlar doğuruyor. Hayat sigortası yalnızca ölüm teminatı değil, aynı zamanda bu tür riskleri de kapsayan bir hizmet alanı. Bu nedenle, hem sosyal hem ekonomik düzeyde fark yaratacak önleyici çalışmalara yatırım yapıyoruz. COVID sonrası artan izolasyon ve kaygı, özellikle gençler arasında bu odağımızı daha da pekiştirdi.