Ailenin tek çocuğu Mica, II. Dünya Savaşı sırasında bombalardan uzak olsun diye ailenin Budapeşte kırsalındaki evine gönderilir. Orada, henüz 15’inde, bölgenin toprak zengini bir ailenin oğluyla evlendirilir. Savaş sonrası aile Kanada’ya yerleşir, bir tavuk çiftliği satın alır. Henüz 18’inde başından bir evlilik geçmiş Mica’nın görevi, her sabah en az beş yumurta toplayıp temizlemektir. Yumurta temizlerken radyodan dinlediği Eric Clapton ile ileride en yakın dost olacağı aklının ucundan bile seçmez. 1950’lerin ortasında taşındığı New York’ta, bir anda kendini içinde bulduğu aristokrat çevrenin diğer mensuplarından farklıdır. “Savaş zamanı radyoda çalan Amerikan şarkıları dışında Amerika’ya, New York’a dair hiçbir fikrim yoktur” diye özetler, taşınmadan önceki ilişkisini. Varlıklı bir ailenin çocuğu olmasına rağmen sosyal ve kültürel geçmişi, New York’a alışmasına arada engel olur. 45 yıllık eşi Ahmet Ertegün ile 1958’de tanışır, 1961’de evlenir. “O dönem ne bir erkek arkadaş arıyordum ne de evlenmeyi aklımın ucundan geçiriyordum. Ahmet öyle bir adam ki, ilk karşılaşmamızda birbirimize vurulduk…” diye anlatır, 2005’te PBS kanalında yayınlanan “Atlantic Records: The House that Ahmet Built” belgeselinde.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim