Pandeminin en karanlık günlerini onun karakterleriyle atlattık. Bir bölüm Avrupa Yakası izlemeden uykuya dalamayanlar, en daraldığı anlarda bir Burhan Altıntop videosu patlatanlar, her akşam televizyon tekrarlarını kaçırmayan Yalan Dünyacılar…Gülse Birsel ve yazdıkları yirmi yılı aşkındır hayatımızda, memleket komedi iskeletinin omurgası kadar ayakta. Birsel de seyircisinin sesini duymuş olacak ki, uzun zamandır ayrı kaldığı ekranlara bir pandemi komedisiyle döndü. 30 Aralık’ta Disney +’ta yayına girecek Yılbaşı Gecesi, son anda gelen sokağa çıkma yasağıyla yeni yıl partisine komşularını çağırmaya karar veren bir ailenin başına gelenlerin filmi. Birsel’in deyimiyle bir “Bir arada olmak ya da olamamak” hikayesi.
“Oyunculuk yapmasam yazarlık yapmam” diyen Birsel ile sitkomun ölüp ölmediğini, mizahta politik doğruculuğun yerini, çok tartışılan AB grubu ve reyting meselesini ve yeni Türkiye’de Sütçüoğlu ailesinin nerede ne yapıyor olabileceğini konuştuk. Filmin ilhamını Bodrum’da bol divalı bir sitede geçirdiği yılbaşı gecesinden alan Birsel ve 2022’nin son sohbeti karşınızda:
Yılbaşı Gecesi çoğu insanın yeni yıla girerken izleyeceği bir iş olacak. İçinde ara ara şarkılarla, dansözüyle neredeyse bir yılbaşı programı gibi de yazmışsınız. Bu filmi izleyenleri nasıl bir eğlence bekliyor?
Özetle eğlence, neşe, ve sonunda derdi tasayı unutup iyi hissetme. Elbette hikâyenin, karakterlerin, iyi resimlerin peşindeyiz, film gibi film olsun istiyoruz. Ama ben kendi işlerimde bir dizinin, filmin, hatta makalenin, hikâye anlatırken eğlendirme görevi de olduğunu düşünüyorum. Veya öyle olunca daha çok kişiye ulaşıyor, derdini daha iyi anlatıyor, belki bundan. Yılbaşı Gecesi filmi mümkünse kalabalık seyredilsin, gülünsün, şarkılara eşlik edilsin. Müzikli bir komedi. Canlı söylenmiş şarkılarla ilginç bir akustik konser yönü de var. Yılbaşı gecesini bizimle geçirmek doğru bir karar olur (Gülüyor). 30’u akşamı için de, yılbaşı gecesi için de, 1 Ocak için de güzel bir program. Ama yılbaşı gecesi kalabalık bir evde izleyecekleriçin biraz ekstra konsantrasyon gerekebilir çünkü çok hikâyeli bir film. Bir vodvil. Yani açıp fonda O Ses Türkiye izleyip sohbet etmek gibi değil. “Bu adam kim, o nereden geldi?” diye kafaları karışabilir. Vodvil çok severim. Ama bazı vodvillerde senaryo pek bir şey anlatmaz, fikri yoktur. Ben hem eğlendirmeyi, iyi vakit geçirtmeyi amaçlayan ama bir şeyler de söyleyen bir fars yazmaya çalıştım. Şüphesiz neşesi, hareketi, macerası, müziği bol bir film. İyi bir 140 dakika vaat ediyoruz. Sakin başlıyor. “Hmm gülümseten tatlı bir aile hikayesi” derken gittikçe yuvarlana yuvarlana çığırından çıkıp finale doğru iyice yükselen ve mutlu
biten bir komedi.
Filmin ekseninde pandemi ve sokağa çıkma yasakları var. Pandemiden bize kalan hasarlar neler
oldu?
Ben böyle bir felakette yaşanması gereken her korkuyu hakkıyla yaşadım. Yiyecek stokladım, çift maske üzerine gözlük ve siperlik takıp sokağa çıktım, yakın zamana kadar her sosyalleştiğim günden sonra ikide bir test yaptım. Her boğazım gıdıklandığında eyvah dedim. O travmayı yavaş yavaş atıyorum üzerimden. 2020’den beri bir kâbusun içinde yaşıyoruz. Ve şu anda bitmiş gibi görünüyor. Sadece bu bile kutlanılması gereken büyük bir sebep. Dünya tarihinde yer alacak bir felaketi vallahi galiba atlattık. Sağ çıktık, nispeten iyi kötü aklımız yerinde çıktık. Sokaklara çıkıp dans etmemiz lazım. 2023’e girişin başta bu nedenle kutlanılması gerek. Bu film, biraz da bu “Eğlenelim, şükredelim, her şeyin başı sağlık” duygusuyla yazılmış bir “Pandemi bitti, haydi neşemiz yerine gelsin” filmi.
Filmin fikri sizin pandemi tecrübelerinizden mi doğdu?
Filmin fikri aklıma pandeminin ilk yılbaşında geldi. Dört gündü sokağa çıkma yasağı. Yalnız yaşayanlar, çekirdek aileler “Akrabaları çağırırız bir gece bizde kalırlar” diye plan yapmışlardı. Yasak dört gün olunca o planlar iptal oldu tabii. İnsanlar da “Komşuları çağıralım” dediler ama şöyle bir sorun var: Apartmanlarda yaşayanlar birbirlerine aşina, ama villalı sitelerde kimse birbirini tanımıyor. Yanlış bir komşu kombinasyonuyla gece felakete dönüşebilir. Biz o pandeminin ilk kışı için Bodrum’da bir sitede ev tutmuştuk. “Ne yapalım, Bodrum’da çok eş dost var, kimleri çağıralım yılbaşında?” derken, sokağa çıkma yasağı ilan edildi. “Sadece sitedekileri mi çağırsak?” diye düşündük. O sitede de laf aramızda birden fazla diva oturuyor. Bazısıyla ahbaplığımız var, bazısını hiç tanımıyoruz filan. Önce çok heves ettik. Bir de gece güzel geçer, sohbet bal gibi olursa, havaya girip şarkı söylerlerse unutulmaz olmaz mı diye yükseldik. Sitede yürüyüş yaparken selamlaştığımız bir iki aileyi gözümüze kestirdik, onları da davet edelim dedik
filan, oo ne planlar ne hayaller. Tam 10-15 kişilik catering işine giriyordum ki bu unutulmaz yılbaşı gecesi hayalinin büyük riskler taşıdığına karar verdik! Bir komşu içer içer arıza çıkarır, divalardan biri ötekine bir laf eder, ne bileyim, kendin gibi sandığın selamlaştığın aile mafya çıkar. Bilemezsin ki. Riski alamadık ve vazgeçtik, pijama terlik televizyon yaptık. Ama işte o plandan bu film çıktı. Filmdeki aile o riski alıyor. Yan evdeki arkadaşları, kızlarının arkadaşının ailesi, bir kere telefonda konuştukları doktor sandıkları bir komşu derken, işler çığırından çıkıyor.
Pandemide Avrupa Yakası ve Yalan Dünya çok izlendi. Bu dizilerin bunca yıldan sonra bile bu
kadar izlenmesini neye bağlıyorsunuz?
Komediyi seviyoruz. Komedi iyi hissettirir, oksitosini artırır. Pandemide de genel olarak zor zamanlarda da insanlara bir ölçüde deva veya teselli oluyor komediler. Avrupa Yakası özellikle pembe, şeker kaplamalı bir dizi. İlişkiler sıcak. Bir de insanlar o dönemdeki hayatı da özlüyorlar, ülkenin gelecekten daha ümitli olduğu, her şeyin bu kadar siyasetle ilişkilendirilmediği, daha neşeli yıllardı. Yalan Dünya bir tık daha karanlık bir evrendir, daha arızalı karakterler vardır ama son yıllarda o da iyice sevilmeye ve tekrarları rekor kırmaya başladı. Yayınlandığı dönemden daha büyük bir hayran kitlesi oluştu. Şu anda Yalan Dünya’yı tekrar yapmam veya finalini bir film olarak yazmam isteniyor.
Bu ülkede herkesin çok fazla müştereği var ve herkes birbirini gayet iyi anlıyor. Kendi hallerimize, yabancılaşmalara, baştan iletişim inşa etme çabalarına gülüyoruz filmde
Aklınıza yattı mı peki? Yapar mısınız bir film?
Ben bitirdiğim hikayelere dönüp tekrarını yapmaya, bir karakteri tekrar canlandırmaya çok hevesli değilim. Yenilik peşindeyim. Belki ileride tekrar heyecanlanırım Avrupa Yakası veya Yalan Dünya’ya. Şu an başka hikayeler anlatasım var.