The Bear’in ilk sezonu hayatta kalmak hakkındaydı, ikincisi yaşamak.
İlk sezonda Michelin yıldızlı şef Carmy Berzatto’nun (Jeremy Allen White) abisinden kalan sandviç dükkanını kurtarmaya çalışmasını izledik. İkinci sezondaysa o dükkandan bir fine-dining restoranı yaratmasını izliyoruz. Söylemeye gerek var mı, adı The Bear olan bir restoran. İlk sezonda alışık olmadığımız bir hız ve kaosun içindeydik. “Evet, şef!”, “köşe!”, “arkanda!” diye bağıran karakterleri tanımaya, tüm bu jargonun ne manaya geldiğini anlamaya çalışıyorduk. İkinci sezondaysa artık restorancaya hâkim, karakterlere aşinayız. The Bear de bunun farkında ve yemeğin altını bir tık kısıyor. Tempo daha sakin ve her karaktere ayıracak vakit var. On bölümlük sezon yavaş yavaş pişiyor ve her bölümle lezzeti biraz daha artıyor.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim