Sonsuza kadar yaşamanın yollarından biri, beynimizdeki sinirlerin bağlantı şemasını bire bir olarak bir bilgisayara aktarmak ve böylece “zihnimizi kopyalamak” olabilir. En azından teoride umulan bu; ancak ne sinirbilimciler ne de zihin filozofları, bu tür bir kopyalamanın sizin bilincinizi gerçekten bir yerden (beyninizden) bir başka yere (bilgisayara) aktaracağını düşünüyorlar. Tam tersine, bilim ve felsefe camiası, bu tür bir haritalandırmanın (beyinden bilgisayara bağlantı aktarmanın) zihni veya bilinci kopyalamayacağından veya yer değiştirmeyeceğinden oldukça emin. Her şeyden önce, bu tür bir kopyalama bir çeşit çelişki yaratıyor: Eğer transfer/kopyalama çalışırsa; siz, beyninizdeki kişi misiniz, yoksa bilgisayardaki kişi misiniz? İkisi birden olamazsınız (en azından olamayacağınızı düşünüyoruz); çünkü şu ana kadar birden fazla lokasyonda, birden fazla bilince veya zihne sahip olabildiğimiz herhangi bir durumla karşılaşmadık. Bu, bu tür bir duruma ilk örnek olabilir mi? Belki de… Ancak sadece sinir bağlantılarının mikroçipler üzerinde taklit edilmesinin, bilincimizi yer değiştirmeye yaramayacağını gösteren başka işaretler de var: Örneğin beynimiz, bilgisayar çiplerinde olanın aksine, oldukça dinamik bir yapı. Bizim öğrenmemizin, zihinsel olarak gelişmemizin ve değişmemizin temelinde, nöroplastisite denen bir olgu yatıyor: Yani beynin bağlantılarının dinamik olarak, durmaksızın değişebilme yeteneği… Beyin sinir hücreleriniz sürekli yeni bağlantılar kuruyorlar, var olan bağlantıları koparıyorlar, belli bağlantıları güçlendiriyorlar, belli bağlantıları zayıflatıyorlar. Bunları yazılımsal olarak kısmen kopyalamamız mümkün (yapay zekanın kalbindeki “makine öğrenmesi” dediğimiz yöntem kabaca bunu yapıyor); ancak bunu donanımsal olarak anlamlı bir şekilde taklit edebilen bir sisteme sahip değiliz. Çiplerimizi bir kez ürettiğimizde, o şekilde kalıyorlar. Yeniden bağlantı kurma veya bağlantı koparma gibi özellikleri bulunmuyor. Benzer şekilde, bedeni olmayan bir zihnin de, bedeni olan bir zihinle aynı şey olacağından emin değiliz. Yani zihnimiz, sadece beyinden gelen sinyallerle değil, aynı zamanda vücudun geri kalanından gelen sinyallerle de şekilleniyor. Vücutsuz bir beyin bağlantısı, vücutlu bir beyni birebir taklit edebilir mi, emin değiliz. Eğer biyolojide araştırdığımız hücresel altsüreçler, “zihin” dediğimiz olgunun oluşumunda doğrudan bir rol oynuyorsa; bu hücresel karmaşıklığı tamamen es geçen bilgisayarlarımız, biyolojik bir bilinci asla yaratamayacaktır.
09.04.2021 06:00
İnsan beyninin kapıları açıldı mı?
Sinir bağlantılarımızı bilgisayara bire bir aktarmak henüz mümkün değil. Ancak felçli hastaların beyinleriyle hızlı kablosuz bağlantı kuruldu ve bir bilgisayara komut verebilmeleri sağlandı. Bu gelişme, önemli bir ilk adım olabilir
İnsan nasıl kumar bağımlısı olur?
15 Kasım 2024
İnsan beynini bu kadar özel kılan ne?
08 Kasım 2024
Kuantumun gücü şifrelere yeter mi?
01 Kasım 2024
Bilincimizin ardında kuantum mu var?
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024