Hitler, iktidara geldikten sonra Almanya’nın siyasetten ticarete, medyadan kültüre ve eğitime her yönünü tümüyle Nazi kontrolüne almak için bir program uyguladı. Tarihçilerin (Almanca “eşgüdüm” veya “doğrultma” gibi bir anlamı olan) Gleichschaltung adıyla andığı bu Nazileştirme kampanyası Yahudilerin vatandaşlıktan atılması, parti sembolünün ülkenin bayrağına işlenmesi, insanların havanın güzel olduğunu söylemek için “tam Hitler havası!” demeye başlaması gibi nice saçmalığın yanı sıra dünyanın en iyileri arasında sayılan Alman üniversitelerini de perişan etti. Nazilerden önce Almanya’da üniversiteler özerkti. Rektör, hocalardan oluşan üniversite senatosunun seçimiyle gelirdi. Dekanları da ilgili fakültelerin hocaları seçerdi. Kimin işe alınacağına vs. tabii ki okulun hocaları karar verirdi. Hitler her şeyi değiştirdi. Artık rektör “üniversitenin Führer’i” olarak devlet tarafından atanacaktı. Yahudilerin (ne kadar önemli bilim insanları olurlarsa olsunlar) üniversitelerde çalışması yasaklandı. Görelilik kuramının yaratıcısı ve kuantum devriminin öncülerinden Albert Einstein, bir diğer Nobelli kuantum fizikçi Max Born, Nobel Tıp Ödülü sahibi Otto Fritz Meyerhof ve tarihin en büyük kadın matematikçisi olarak bilinen Emmy Noether ülkelerini terk etmek zorunda kalan yüzlerce hocadan sadece birkaçıydı. Yıllar önce Hristiyanlığa geçmiş, kendini gayet milliyetçi bir Alman olarak hisseden, I. Dünya Savaşı’nda ülkesi için kimyasal silahları icat edip subay üniformasını gururla giyen Nobelli kimyager Fritz Haber de Hitler’in tanımına göre Yahudi olduğu için bu furyadan kurtulamadı. Bir ülke silahını çıkarmış, kendi ayağına değil, beynine ateş ediyordu.
29.10.2021 04:30
Üniversitede Nazi dönemi
Google’ın kuantum bilgisayarı neyi başardı?
20 Aralık 2024
Sosyal medya rehberi
13 Aralık 2024
Tuhaf bir zekâ
06 Aralık 2024
Kuantum mutluluğu
29 Kasım 2024
Bayat bir fikir
Tüm Yazıları
22 Kasım 2024