Herkesin gözü Matthieu Blazy’nin Chanel hamlesinde olabilir, Jonathan Anderson’ın Dior’daki ilk adımı konuşulabilir, Celine’in yeni yüzü üzerine sayfalarca yazı dökülebilir. Ama bana kalırsa, bu sezonun en büyük cesaret gösterisi başka bir yerde saklıydı. Glenn Martens, moda dünyasında belki de en kırılgan, en zor, en hatıra yüklü koltuklardan birine oturdu: Maison Margiela’nın başına. Bu sadece yeni bir iş değil, bir hayaleti devralmak gibi de denebilir... Martin Margiela’nın “görünmeyerek” kurduğu efsanenin ardından, yıllar boyunca yalnızca John Galliano gibi bir dehanın taşıyabildiği bir mirastan söz ediyoruz. Ve şimdi, bu koltuğa oturan üçüncü isim Glenn Martens.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim