26 Nisan 2024, Cuma Gazete Oksijen
19.11.2021 04:30

Gücün renkleri: Succession

Emmy ödüllü televizyon dizi 'Succession'ın merkezinde yer alan, güç, statü ve zenginliğin vücut bulmuş hali Roy ailesinin gardıropları, müthiş incelikli bir kostüm çalışmasının ürünü

Sarkastik diyalogları, müthiş lezzetli fırsatçı karakterleri, nokta atışı casting’i ve Amerikan kurumsal medya dünyasıyla dalgasını da geçen senaryosuyla üçüncü sezonu başlayan Succession dizisinin, televizyon serileri tarihinin en iyilerinden biri olduğu konusunda hemfikirizdir tahminimce. Dizide odaklanacak bu kadar başarılı element varken, en kritik, etkili ve hatta tüm bu saydıklarımızın hayata geçmesine baz olan stil çalışmasını es geçmek büyük hata olur. Rengarenk kostümleriyle kitlesel algılamaya uygun ve rahatlıkla akılda kalan birçok dizi olmasına rağmen, Succession’daki karakterlerle bütünleşen renk paleti ve incelikli styling çalışması, ilk bakışta öne çıkmayacak kadar da sofistike. Dizinin kostüm çalışması karakterlerin kendilerini özdeşleştirdikleri kimliklerini ve aslında kim olmak istediklerini süper bir titizlikle işliyor. Hikayenin merkezindeki Roy ailesi, güç, statü ve zenginlik kodlamalarının vücut bulmuş haliyken, dizideki gardıropları da bu algıda izleyiciye hiçbir tereddüt yaşatmıyor. Dizinin set dekorları, evler de tutarlılık içerisinde bir renk paletiyle karakterlere nötr bir fon sağlıyor. Köklü zenginliği de vurguluyor. Yani Roy ailesi yaşamlarıyla tutarlı giyiniyor: Sahip olduklarını koruyan, pahalı, göze çarpmayan.

Trendlerle işleri yok 

 Daha önce efsane kostüm tasarımcısı Ann Roth’un yanında “Angels in America”, “Mildred Pierce” ve “The Talented Mr. Ripley” gibi filmlerde çalışan serinin kostüm tasarımcısı Michelle Matland, Roy ailesini “anti-bling” yani kısaca gösterişten uzak olarak tanımlıyor. Roy’lar kıyafetlerinde ve ev dekorasyonlarında ultra zenginliklerini etiketlerle, markalarla ve logolarla insanların gözüne sokmuyorlar. Trendlerle modayla işleri yok, pek de yatkın oldukları söylenemez- yer yer ailenin ortancası, umutsuz protagonist Kendall’ın, şirketin geleceğine ışık tutan varisi olma histerilerinde bir türlü tutturamadığı hipster sneakerlar gibi- klasik ve hatta tutucu temel parçalar etrafında geziniyorlar. Logan Roy’un özel dikim takım elbiseleri, logosuz beyzbol kepleri, şal yaka örme kazakları, ancak kişinin kendinden emin ve de herkesin bildiği bir milyarder olduğunda giyebileceği bir sakinlikte. Lüks kumaşlar, mükemmel işçilik fakat asla göze batmayan. Zaten Roy’lar varlıklarını sahip olduklarının ‘kalitesiyle’ ifade ediyorlar. Bu kalitede aile içi hiyerarşi de devreye giriyor. Mesela Martin Scorsese ve Steven Spielberg ile çalışan ve The Wolf of Wall Street ve en son çekilen The Great Gatsby’nin kostümlerini yapan İngiliz terzi Leonard Logsdail , dizide sadece Logan Roy’un takımlarını yapıyor. Kostüm tasarımcısı Matland, karakterlerin kendilerini nasıl gördükleri ve görmek istedikleri arasındaki kalibrasyonu da kıyafetlerinde kusursuz sergiliyor. Logan Roy’un tek kızı Shiv’in ilk sezonda, aile işinden bağımsız yürüdüğü politik yolculuğundaki feminen yumuşak silüetler, mücevher tonları ve kıvrımlı uzun saçlar, aile şirketindeki güç ve pozisyon savaşına girmesiyle keskinleşiyor. Shiv’in orta sınıf bir çevreden gelen kocası Tom’un ise bu köklü zenginliğe ayak uydurma gayretindeki eğretilik, parlak İtalyan takım elbiselerinde ve markalı puffer yeleklerinde kendini tam olarak gösteriyor. Ailenin oğulları Kendall ve Roman’ın üzerinde gayet doğal duran takımlar, Tom’un üzerinde, kravatını mendiline ve pantolon askısına uydurma çabası gibi hep eforlu duruyor. Dizinin en fırlama karakterlerinden biri olan Roy’ların en küçüğü Roman’ın ise sarkastik ve vurdumduymaz karakterinin yansımasını da kravatsız, yer yer kemersiz, hafif kumaşlı slim-cut takımlarında görebiliyoruz.   Dizideki stillerin tasarımı, Roy ailesinin dramatik, Waystar Royco şirketinin de çalkantılı işleyişinde o dönemdeki ‘yükselenler- alçalanlar listesine’ de izleyicinin hakim olmasını sağlıyor. Kendall’ın üçüncü sezonda babasıyla girdiği güç savaşında, kendine alternatif bir markalaşma stratejisi biçmesiyle gelen stil değişikliği çabası da yaşadığı öforik duyguları yansıtıyor. Bir davette giydiği siyah takım elbisenin yakasına Çinli aktivist sanatçı Ai Wei Wei’nin rozetini takarak nasıl algılanmak istediğinin mesajını veriyor. Ve Succession dizisi bir kez daha kostüm tasarımı sanat dalının bir dizideki karakterlerin tüm katmanlarını kesinlik, denge ve farkındalıkla ortaya çıkarmasına en iyi örneklerden biri oluyor.