Yurt dışında yaşayanlar olarak memleketimizi bilmeyen yabancılara depremin etkilediği alanın ölçeğini anlatırken “Üç Belçika, bir Avusturya, Almanya’nın üçte biri” gibi karşılaştırmalar kullanmak zorunda kaldık hepimiz. Ancak depremin hemen ardından yaşanan akıl almaz suçları, ahlaksızlıkları anlatmak için maalesef herhangi bir ölçek karşılaştırması bulamadık. Ben bulamadım. Suçlar benzersizdi! Eşine örneğine rastlanmamış cinsten ahlaksızlıklar! Üstelik yaşananları yazarken ya da anlatırken sık sık yabancılardan şu tepkiyi aldık, aldım. Ne zaman işlenen suçların, ihmalin örneklerini vermeye başlasam, bir-iki örnek verdikten sonra insanların yüzlerinde şüphe ifadesi oluşmaya başlıyordu ve sanki uyduruyormuşum gibi bakıyorlardı. Söylediklerim, olup bitenlerin çok azı olmasına rağmen “Bu kadar da olmuş olamaz” sessizliği yayılıyordu ortama. Kızılay çadırlarını AHBAP’a sattılar, insanlar daha göçük altındayken inşaat yapmaya başladılar, göçük altındaki insanlar yerlerini sosyal medyadan haber verirken Twitter’ı kapattılar, haber yapan gazetecileri gözaltına aldılar... Bunlara hangi normal insan inanabilir ki zaten? Haklılardı. Hala da devam eden bu suçlar bizim gerçeğimiz. Ama doğal olarak, aklı başında her insan bunların hasta bir zihnin ürünleri olduğunu düşünür. Maalesef bizler bir psikopatın hayal dünyasında olabilecek bir gerçeğin içinde yaşıyoruz.
Yazının tamamını görebilmek için lütfen abone olun. ABONE OL
Aboneyseniz
üye
girişi
yapınız.
Oksijen'e e-gazete aboneliği ile edineceğiniz avantajlar; Oksijen yazarlarının tüm yazılarına erişim Gazeteoksijen.com üzerinden 7/24 güncel haber erişimi Her gün e-posta kutunuza gelen Oksijen bülteni Gazete Oksijen, O2 ve özel yayın arşivine erişim