
Alias’daki Sidney Bristow rolüyle kalplerde sağlam bir yer edindi. 13 Going on 30 unutulmaz komedilerinden. En çalışkan oyunculardan, çok sayıda ailecek izlenen filmde
rol aldı
Sürgün, gerçekliğimle barışmama yardım etti
Edgar, bu rolünüz öncekilerden çok farklı, nasıl oldu?
“Dokuz yıldır biz de yapıyoruz”
Sizin evet günleriniz var mı? Jennifer G.: Evet, dokuz yıldır, yılda bir gün evet günümüz var ve bunca yıllık tecrübemden anladığım şu: İnsan çocuklarına çok fazla hayır deyince onların büyük ihtimal evet cevabı alacakları çok basit şeyleri bile sormaktan vazgeçtiğini fark ediyor. Edgar R.: Filmi bitirdikten hemen sonra, 2019 Noel’ini ailemle geçirirken ben de ilk evet gününü yaptım yeğenlerimle. Jennifer işe başlarken bana “Sevdiğin insanlara verebileceğin en güzel hediye onlarla birlikte geçireceğin zaman” demişti. Bu pandemi sevdiklerimizle geçirdiğimiz zamanın ne kadar değerli olduğunun altını çizdi. Yeğenlerimin isteklerinin basitliğine inanamazsınız; Big Mac yemek, pikniğe gitmek filan. Esas mesele kesintisiz birlikte zaman geçirmekti. Herkese bir evet günü lazım aslında; sevgilinizle, eşinizle, iş arkadaşlarınızla...
Her gece iki bölüm The Office
Pandemide evet günü dışında da evet dediniz mi hiç çocuklara? Jennifer G.: Her gece yemekten sonra ben mısır patlatıyordum, hepimiz oturup The Office’ten iki bölüm izliyorduk. Aslında 8 yaşındaki oğlum bu iş için küçük daha, zaten hafta içinde asla bu saatte uyanık kalmasına izin vermem ama işte pandemide benim ‘evet’im de bu oldu. Bitirdik, çocuklar hemen yine başa dönmek istediler. Başka komedi dizileri de var diyorum ama dedim ki madem bunu istiyorlar, döndük tekrar başa. Edgar R.: Ben ABD’de yaşıyorum, ailem de Venezuela’da, pandemide görüşemedik biz. Bir sürü insan için de geçerliydi bu herhalde, teknoloji ne kadar gelişmiş olsa da ona bile ulaşamayan çok insan var dünyada. Bu anlamda film benim için terapi gibi oldu diyebilirim. Bir sonraki evet günü için ne istersin derseniz, ailemle aynı mekanda olmayı derim. Babam saçımı tırnak makasıyla kesti
Jennifer G.: Lise mezuniyet partisi için açık pembe oje sürdürmüştüm. Eve geldim, babam tırnaklarımı gördü, “Hemen siliyorsun” dedi. Makyaja, maniküre izin yoktu. 48 yaşındayım, kulaklarımı daha bu yıl deldirdim ben. Edgar R.: Hayırı bana mı anlatıyorsun? Asker çocuğuyum ben. 7- 8 yaşındayken oturduğumuz kasabada evimizin bitişiğinde bir kuaför vardı. Aile işletmesi, sahiplerini de tanıyoruz. Sex Pistols sonrası punk’ın moda olduğu yıllar. Ben gittim dükkana elimde bir fotoğrafla “Mrs. Clara, benim saçımı da böyle keser misiniz?” dedim. “Babanın izni var mı?” dedi, “Tabii” dedim. Yarım saatte bitti zaten iş; her yer tıraşlı, kafamın ortasında kocaman bir saç demeti. Aslında daha çok Cindy Lauper’a benzemiştim. Babam eve gelince delirdi ve kafamda kalan saçları annemin tırnak makasıyla kesti, ertesi gün kışladaki berbere götürüp kafamı tıraş ettirdi. Eskiden dümdüzdü saçlarım, o tıraştan sonra dalgalı oldu.En iyi aile hikayeleri
This is Us Bir anne baba ve üç çocuğunun farklı dönemlerde geçen onlarca yıllık hikayeleri günümüzün en ünlü dizilerinden birini oluşturuyor. Altın Küre ve Emmy ödüllü yapım Kevin, Kate ve Randall’ın etrafında sıcacık bir hikaye ortaya koyuyor. (Prime Video)
