Tüpraş Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu. Türkiye’nin enerji ihtiyacının büyük kısmını sağlayan bir dev. Enerji alanındaki son gelişmeleri, 2030’lu yıllarda hayatımıza girecek yenilikleri ve Tüpraş’ın dönüşüm yolculuğunu Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu ile konuştuk. Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşunun başında olmak nasıl bir sorumluluk yüklüyor size? Hesap uzmanlığı ve denetimde uzun süre çalıştım. Çok fazla şirketi gördüm, gezdim, denetledim. Türkiye’nin neredeyse her alanındaki sanayi kuruluşlarını biliyorum. Ama rafineri bambaşka, bu sektörün farklı özellikleri ve dinamikleri var. Tüpraş’ın bacalarını uzaktan görürsünüz. Göreve başladıktan sonra eski genel müdürümüz Yavuz Erkut Bey’in kulakları çınlasın, ilk birlikte gezmiştik. Devasa bir yapı. Fırının camından alevi hissetmek çok farklı. 3 katlı apartman büyüklüğünde aletler, cihazlar…İnanılmaz heyecan verici bir ortam. Ben Tüpraş’ta göreve Mali İşler’den sorumlu olarak başladım. Paranın yönetimi tahmin edersiniz ki çok önemli. 2006 yılında döviz krizi yaşanmıştı. Dolayısıyla zor bir başlangıç oldu ama her işte olduğu gibi denize atlamak çok öğretici oluyor. İşimiz çok özel ve heyecan verici, çünkü Türkiye’nin enerjisini üretiyoruz. Durma lüksümüz yok. Tüpraş, Stratejik Dönüşüm Planı’nda, “2030 yılı itibarıyla faaliyetlerinden kaynaklanan karbon salımını, 2017 yılına göre yüzde 27 oranında azaltmayı, 2050’de ise karbon nötr olmayı” taahhüt etti. Bu hedefler Koç Holding’in hedeflerine uyumlu da, AB hedeflerinin biraz gerisinde değil mi? Yeşil dönüşüm ve düşük karbon ekonomisi dünyanın bir gerçeği. Hepimiz bu dünyada yaşıyoruz. İklim olaylarını hepimiz deneyimliyoruz. Bununla mücadele için devletlerin bir şeyler yapması yetmiyor, sektörlerin dönüşmesi gerekiyor. Karbon salımının 3’te biri ulaşımdan kaynaklanıyor. Ulaşımın enerjisini sağlayan sektör olarak karbonsuzlaşmada rolümüz önemli. Dönüşüm herkes için benzersiz değil. Şirketlerin, ülkelerin özellikleri farklı, ihtiyaçları farklı. Biz dönüşüm yolculuğumuzu hazırladık. Sıfır karbon hedefimiz var. 2050’ye kadar olan süreçte sıvı yakıtlar o kadar kolay vazgeçilebilir değil. Pandemi etkisi de çok oldu. Şu an pandeminin yarattığı sorunların etkisini değerlendirdiğinizde geleceğe nasıl bakıyorsunuz? Pandemiden sonra enerji krizi yaşandı, hala da içinden geçiyoruz. Bazı dönüşümler de pandemiyle birlikte sekteye uğradı. Arama, üretim ve çıkarmaya yönelik yatırımlar azaldı. Ama pandemiden çıkışla birlikte talep artınca arz ona yetişemedi ve kriz öyle çıktı. Doğal gazda arz talep dengesizliği, kömürü tetikledi, kömürdeki bozulma akaryakıtı tetikledi. Ve hep birlikte yüksek enerji fiyatlarını yaşıyoruz. Ne kadar devam edecek yükseliş? Devam edecek gibi görünüyor. Omicron ile birlikte pandemiden çıkış da uzadı. OPEC’in alacağı kararlar da önemli. Son 1.5 yıldır sözlerine sadık kaldılar. İran’ın da bu tabloya girmesi farklılık getirebilir. Hem İran hem de Ukrayna-Rusya-Amerika krizi de etkileyecek beklentisi var değil mi? Çok boyutlu ve stratejik bir alan enerji. Ham petrol ve doğal gaz arzını tamamen politikalar belirliyor. Talep tarafı ekonomiktir ama üretim tarafı hep politiktir. İklim krizinin etkilerinin önüne geçilmesi için büyük bir dönüşüm gerekirken bunu başarmak için atılan adımlar yetersiz kalıyor... Yaşanan doğa olayları değişimin çok daha hızlı olması gerektiğini bize gösteriyor. Enerji sektöründe değişim zorlayacak mı sistemi? Türkiye’de fosil yakıt tüketiminin 2030’da zirveye ulaşacağını, bu tarihten sonra hidrojen ve elektrikli arabaların daha ağırlık kazanacağı bekleniyor. Elektrikli oto satışları Türkiye’de yeni araç satışlarının yüzde 3’ü ve artış ivmeleniyor. Türkiye’de fosil yakıtlı arabaların ne zaman tarihe karışacağını tahmin ediyorsunuz? Hemen değişim olmayacak ama beklenenden hızlı olacak. Benzinli ve dizel araçlarda değişim hızlandı. Türkiye de dünyaya uyacaktır. Benzinli ve dizel araçların satışlarının sıfırlanacağını 2030-2035 gibi biz de öngörüyoruz. Akaryakıt tüketimi hızla düşer mi? Akaryakıt tüketimi yalnızca binek araçlarda olmuyor. Ağır ticari araçlar ve kamyonlar var. Jet yakıtı ve denizcilik yakıtları, enerji üretimi için gerekli yakıtlar gibi yakıt üretimini gerektiren alanlar var. Benzin ve dizel olmasa bile lojistik ihtiyaçlar devam edecek, petrol ürünlerine ihtiyaç daha sürecek. Binek araçlar zaman içinde elektrikli araçlara dönüşecek. Türkiye bu değişimin neresinde? Akıllı telefonlara adapte olduğumuz gibi buna da adapte olacağız. Türkiye’de halen araç sahipliği oranı çok düşük. Yeni araç satışları 2030’dan itibaren artacak, Türkiye’nin ilk elektrikli aracı TOGG (Türkiye Otomobil Girişim Grubu) devreye girecek. Zaten uluslararası piyasalarda içten yanmalı araç olmayacağı için araçlar yenilenecek. En fazla 1 yılda 1 milyon araç satıldı Türkiye’de. Araç parkı yavaş yavaş değişecek. Bu sizin stratejilerinizde nasıl bir değişim yaratıyor? Sürdürülebilir rafinaja geçtik. Buradan elde edeceğimiz kaynakla yeni alanlara yatırım yapacağız. 105 milyon ton son 5 yılda tasarruf ettiğimiz su miktarı. Bu Antalya’nın yılda tükettiği su miktarı kadar. Su ayak izimizi azalttık. Buna da devam edeceğiz. Dönüşüm planında 2035’e kadar 2.3 milyar dolar yatırım öngörülüyor. Bu rakam Tüpraş ölçeğinde bir şirket için az gibi geliyor kulağa. Yatırımlarla ilgili detay verebilir misiniz? 2035’e kadar yalnızca rafinaj için öngörülen rakam bu. Toplam yatırım 5 milyar dolar. 2035-2050 dönemini de ekleyince toplam 10 milyar dolar harcanacak dönüşüm için. Son 5 yılda toplam 1,1 milyar dolar yatırım gerçekleştirdik. Bunun da yaklaşık yüzde 40’ı ESG (çevresel, kurumsal ve sosyal yatırımlar) yatırımları.
24.12.2021 04:30
"Benzinli ve dizel araç satışlarının sıfırlanacağı döneme hazırlanıyoruz"
Türkiye’nin enerji devi Tüpraş’ın gündeminde de dönüşüm var. Tüpraş biyoyakıt, sıfır karbonlu elektrik ve yeşil hidrojen adımlarını atıyor. Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu Oksijen'e anlattı...
Dünyada risk iklim, Türkiye'de ekonomi
15 Kasım 2024
Reklam piyasası ilk 6 ayda yüzde 145 büyüdü
01 Kasım 2024
Koç Sağlık Grubu ile Mayo Clinic'in büyük işbirliği
Tüm Yazıları
25 Ekim 2024