22 Aralık 2024, Pazar Gazete Oksijen
24.12.2021 04:30

"Benzinli ve dizel araç satışlarının sıfırlanacağı döneme hazırlanıyoruz"

Türkiye’nin enerji devi Tüpraş’ın gündeminde de dönüşüm var. Tüpraş biyoyakıt, sıfır karbonlu elektrik ve yeşil hidrojen adımlarını atıyor. Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu Oksijen'e anlattı...

Tüpraş Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşu. Türkiye’nin enerji ihtiyacının büyük kısmını sağlayan bir dev. Enerji alanındaki son gelişmeleri, 2030’lu yıllarda hayatımıza girecek yenilikleri ve Tüpraş’ın dönüşüm yolculuğunu Tüpraş Genel Müdürü İbrahim Yelmenoğlu ile konuştuk.  Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşunun başında olmak nasıl bir sorumluluk yüklüyor size?  Hesap uzmanlığı ve denetimde uzun süre çalıştım. Çok fazla şirketi gördüm, gezdim, denetledim. Türkiye’nin neredeyse her alanındaki sanayi kuruluşlarını biliyorum. Ama rafineri bambaşka, bu sektörün farklı özellikleri ve dinamikleri var. Tüpraş’ın bacalarını uzaktan görürsünüz. Göreve başladıktan sonra eski genel müdürümüz Yavuz Erkut Bey’in kulakları çınlasın, ilk birlikte gezmiştik. Devasa bir yapı. Fırının camından alevi hissetmek çok farklı. 3 katlı apartman büyüklüğünde aletler, cihazlar…İnanılmaz heyecan verici bir ortam. Ben Tüpraş’ta göreve Mali İşler’den sorumlu olarak başladım. Paranın yönetimi tahmin edersiniz ki çok önemli.  2006 yılında döviz krizi yaşanmıştı. Dolayısıyla zor bir başlangıç oldu ama her işte olduğu gibi denize atlamak çok öğretici oluyor. İşimiz çok özel ve heyecan verici, çünkü Türkiye’nin enerjisini üretiyoruz. Durma lüksümüz yok. 

İbrahim Yelmenoğlu’nun odasındaki legolardan yapılmış Atatürk portresini 19 yaşındaki oğlu Erdem Yelmenoğlu yapmış.
İbrahim Yelmenoğlu’nun odasındaki legolardan yapılmış Atatürk portresini 19 yaşındaki oğlu Erdem Yelmenoğlu yapmış.
Tüpraş, Stratejik Dönüşüm Planı’nda, “2030 yılı itibarıyla faaliyetlerinden kaynaklanan karbon salımını, 2017 yılına göre yüzde 27 oranında azaltmayı, 2050’de ise karbon nötr olmayı” taahhüt etti. Bu hedefler Koç Holding’in hedeflerine uyumlu da, AB hedeflerinin biraz gerisinde değil mi? Yeşil dönüşüm ve düşük karbon ekonomisi dünyanın bir gerçeği. Hepimiz bu dünyada yaşıyoruz. İklim olaylarını hepimiz deneyimliyoruz. Bununla mücadele için devletlerin bir şeyler yapması yetmiyor, sektörlerin dönüşmesi gerekiyor. Karbon salımının 3’te biri ulaşımdan kaynaklanıyor. Ulaşımın enerjisini sağlayan sektör olarak karbonsuzlaşmada rolümüz önemli. Dönüşüm herkes için benzersiz değil. Şirketlerin, ülkelerin özellikleri farklı, ihtiyaçları farklı. Biz dönüşüm yolculuğumuzu hazırladık. Sıfır karbon hedefimiz var. 2050’ye kadar olan süreçte sıvı yakıtlar o kadar kolay vazgeçilebilir değil.   Pandemi etkisi de çok oldu. Şu an pandeminin yarattığı sorunların etkisini değerlendirdiğinizde geleceğe nasıl bakıyorsunuz?  Pandemiden sonra enerji krizi yaşandı, hala da içinden geçiyoruz. Bazı dönüşümler de pandemiyle birlikte sekteye uğradı. Arama, üretim ve çıkarmaya yönelik yatırımlar azaldı. Ama pandemiden çıkışla birlikte talep artınca arz ona yetişemedi ve kriz öyle çıktı. Doğal gazda arz talep dengesizliği, kömürü tetikledi, kömürdeki bozulma akaryakıtı tetikledi. Ve hep birlikte yüksek enerji fiyatlarını yaşıyoruz.  Ne kadar devam edecek yükseliş? Devam edecek gibi görünüyor. Omicron ile birlikte pandemiden çıkış da uzadı. OPEC’in alacağı kararlar da önemli. Son 1.5 yıldır sözlerine sadık kaldılar. İran’ın da bu tabloya girmesi farklılık getirebilir.  Hem İran hem de Ukrayna-Rusya-Amerika krizi de etkileyecek beklentisi var değil mi? Çok boyutlu ve stratejik bir alan enerji. Ham petrol ve doğal gaz arzını tamamen politikalar belirliyor. Talep tarafı ekonomiktir ama üretim tarafı hep politiktir.  İklim krizinin etkilerinin önüne geçilmesi için büyük bir dönüşüm gerekirken bunu başarmak için atılan adımlar yetersiz kalıyor... Yaşanan doğa olayları değişimin çok daha hızlı olması gerektiğini bize gösteriyor.  Enerji sektöründe değişim zorlayacak mı sistemi? Türkiye’de fosil yakıt tüketiminin 2030’da zirveye ulaşacağını, bu tarihten sonra hidrojen ve elektrikli arabaların daha ağırlık kazanacağı bekleniyor. Elektrikli oto satışları Türkiye’de yeni araç satışlarının yüzde 3’ü ve artış ivmeleniyor. Türkiye’de fosil yakıtlı arabaların ne zaman tarihe karışacağını tahmin ediyorsunuz? Hemen değişim olmayacak ama beklenenden hızlı olacak. Benzinli ve dizel araçlarda değişim hızlandı. Türkiye de dünyaya uyacaktır. Benzinli ve dizel araçların satışlarının sıfırlanacağını 2030-2035 gibi biz de öngörüyoruz. Akaryakıt tüketimi hızla düşer mi? Akaryakıt tüketimi yalnızca binek araçlarda olmuyor. Ağır ticari araçlar ve kamyonlar var. Jet yakıtı ve denizcilik yakıtları, enerji üretimi için gerekli yakıtlar gibi yakıt üretimini gerektiren alanlar var. Benzin ve dizel olmasa bile lojistik ihtiyaçlar devam edecek, petrol ürünlerine ihtiyaç daha sürecek. Binek araçlar zaman içinde elektrikli araçlara dönüşecek.  Türkiye bu değişimin neresinde? Akıllı telefonlara adapte olduğumuz gibi buna da adapte olacağız. Türkiye’de halen araç sahipliği oranı çok düşük. Yeni araç satışları 2030’dan itibaren artacak, Türkiye’nin ilk elektrikli aracı TOGG (Türkiye Otomobil Girişim Grubu) devreye girecek. Zaten uluslararası piyasalarda içten yanmalı araç olmayacağı için araçlar yenilenecek. En fazla 1 yılda 1 milyon araç satıldı Türkiye’de. Araç parkı yavaş yavaş değişecek.  Bu sizin stratejilerinizde nasıl bir değişim yaratıyor?  Sürdürülebilir rafinaja geçtik. Buradan elde edeceğimiz kaynakla yeni alanlara yatırım yapacağız. 105 milyon ton son 5 yılda tasarruf ettiğimiz su miktarı. Bu Antalya’nın yılda tükettiği su miktarı kadar. Su ayak izimizi azalttık. Buna da devam edeceğiz.  Dönüşüm planında 2035’e kadar 2.3 milyar dolar yatırım öngörülüyor. Bu rakam Tüpraş ölçeğinde bir şirket için az gibi geliyor kulağa. Yatırımlarla ilgili detay verebilir misiniz?  2035’e kadar yalnızca rafinaj için öngörülen rakam bu. Toplam yatırım 5 milyar dolar. 2035-2050 dönemini de ekleyince toplam 10 milyar dolar harcanacak dönüşüm için. Son 5 yılda toplam 1,1 milyar dolar yatırım gerçekleştirdik. Bunun da yaklaşık yüzde 40’ı ESG (çevresel, kurumsal ve sosyal yatırımlar) yatırımları.

Elektriği yeşil hidrojen üretiminde kullanacağız

2030’da 1 GW, 2050’de 2.5 GW’lik güneş enerjisi santrali kapasitesine ulaşma planları var. Tüpraş elektrik de üretip satan bir şirket mi olacak, yoksa bu kapasiteyi diğer yakıtların üretim faaliyetinde mi kullanılacak? Bugünden itibaren bakıldığında dönüşüm elektrikle geliyor. Elektriğin sıfır karbonlu üretilmesi önemli. İçten yanmalı bir motoru Çin’de elektrikli araca dönüştürürseniz hiç tasarruf etmiyorsunuz, çünkü elektriğin çoğu orada kömürden ya da temiz olmayan kaynaklardan geliyor ama siz bunu Norveç’te yaparsanız çok büyük kısmını bertaraf ediyorsunuz. Yenilenebilir sistemler, güneş ve rüzgar önemli. Bugünden bilmediğimiz gelecekte önemli elektrik üretme kaynakları da olabilir. Bu konuda da çok çalışma var. Teknolojik kırılımlar olabilir. Biz sıfır karbonlu elektriği kendi dönüşümümüzde kullanıp hidrojen üretmek istiyoruz. Elektriği yeşil hidrojen üretiminde ve biyoyakıt üretiminde kullanacağız. Hidrojen ve elektrifikasyon kolay değil. Hidrojenin saklanması, sıcaklığı, soğukluğu vs çok boyutlu.  Havacılık sektörü için neler yapıyorsunuz? Uçak yakıtları için gündeminizde neler var?  Şu anda sürdürülebilir havacılık yakıtı gündemde. Buna biyodizelin jet yakıtı hali diyebiliriz. Bunu üretmenin farklı yolları var. Birinci jenerasyon ve ikinci jenerasyon. Gıdaya alternatif olanları dönüştürürseniz aslında bu çevre dostu değil. Gıda alternatifi ürünlerden değil de atıklardan üretmeye odaklandık biyoyakıtı. İkinci jenerasyon üretim için görüşmeler yapıyoruz. Bunu üretirken teknolojisinden ziyade ham maddenin, girdilerin sürekliliğini sağlamak önemli. Bu da gelecekte dünyanın büyük sorunu olacak. Çünkü ham madde sorunu olacak. Bizim niyetimiz bazı ünitelerimizi buna göre ön adımla dönüştürmek, ileride adım adım büyütmek olacak. 2030’da 400 bin tonluk biyoyakıt üretimine başlayacağız. 2035'te kapasite 1.2 milyon tona ulaşacak. Bunun ham maddesini Türkiye’den bulmak mümkün mü? Tamamını Türkiye’den bulmak kolay değil. Türkiye’de atık toplanmasıyla ilgili sorunlar var. Karbon ayak izi yapmadan, en aza indirerek ortaklıklar kurarak ilerleyeceğiz. Kullanılmış kızartma yağı diye düşünmeyin biyoyakıtı, onlar çok az, hayvan çiftliklerinin atıkları ve bazı tip plastikler biyoyakıta dönüşebiliyor. Türkiye’de mevzuat sorunu da var, kültür olarak da zorluk var.

Gemi yakıtı amonyak olacak

Yeşil gemi yakıtı üretimi gündeminizde mi?  IMO (Uluslararası Denizcilik Örgütü) uzun süredir denizcilikten kaynaklanan hava kirliliğini önlemek için adımlar atıyor. Denizcilik sektöründeki yakıtlarda dönüşüm yine sıvı olacak. Geleceğin gemicilik yakıtı amonyak olabilir, kısa gelecekte kükürt oranı düşük sıvı yakıtlar olacak.  Çok değişim, dönüşüm var. Bunların hepsi yeni yatırım demek… Uluslararası rekabette ayakta kalmak için yeni yatırımlar şart. Rafinericiliğe yatırım yapsak teknolojileri belli, gelecekte çok daha farklı şekillerde olabilecek işlere yatırımı konuşuyoruz. Hidrojenin dünyada kurulu kapasitesi 200 MW, 2035’te yatırım kapasitesi bunun 500 katı. 2025’te 20 MW'lik hidrojen yatırımını devreye almış olacağız. Dünyada kurulu kapasitenin 10’da 1 demek bu.  Akaryakıt fiyatları uçtu! Fiyatlar daha da artar mı?  Eylül ayında ÖTV sıfırlandı, kurda yaşananlar, uluslararası ortamda yaşananlar pompa fiyatlarına yansıyor. Kurdaki hareketliliğin ne kadar devam edeceğini hiç bilmiyoruz. Sizle konuşurken bile bir gözüm fiyatlarda, değişimdeki riskleri hep yönetmek zorundayız.   Tüketim nasıl? Düştü mü?  Jet yakıt tüketimi pandemide çok düşüş yaşandı. Son 6 ayda benzinde yüzde 19, motorinde de yüzde 6’lık artış var Türkiye’de. Fiyatlar da artıyor, tüketim de artıyor.  Pandemi korkusuyla toplu taşıma tercih edilmediği için mi? Bireysel taşımaya geçen çok, toplu taşımadan korkanlar var. Bir süre daha böyle gider gibi. En büyük pay şu, Türkiye’de hala büyüme potansiyeli var. Yeni araçlara talep artıyor.

Tüpraş’ın geleceği kadınlara emanet

AR-GE’nizde Türk mühendisler mi var? Kadın oranı nasıl? Hepsi Türk mühendisler. 67 kişi çalışıyor. Çalışanlarımızın çoğu doktoralı. Yüzde 62’si kadın AR-GE çalışanlarımızın. Tüpraş’ın geleceği kadınlara emanet diyebiliriz. Açıkladığımız dönüşüm planını da yüzde 50’si kadın olan bir ekiple birlikte hazırladık.  Kadın çalışan oranınızı artırmak için neler yapıyorsunuz?  Bundan sonra aramıza katılan çalışanlarımızın yüzde 50’si kadınlar olacak. Eskiden rafinerilerde erkek egemen ortam vardı. Kadının çalışması düşünülmezdi, biz bunu değiştirdik.  Beyin göçü var, mühendisler, yazılımcılar gidiyor Türkiye’den. Yetkin iş gücü bulmada sorun yaşıyor musunuz? Maalesef son dönemde bunlar yaşanıyor. Genel olarak pandeminin getirdiği değişim de bunu tetikledi. Yeteneği elde tutmak zorlaştı. İnsanlar da yaşamın anlamını daha çok aramaya başladı. Ama şunu söyleyebiliriz, şirketimiz bunu çok az yaşadı. Ama yine de bu bizi üzüyor, bir kişi bile gitse üzülürüz. Çünkü gerçek anlamda rafinerici olmak kolay değil. Yerine aldığımız kişiler 5 yılda yetişiyor. 

Anadolu çocuğu olarak büyüdü

Siz nasıl bir ailede büyüdünüz? Nasıl bir eğitim aldınız? Kariyerinizde nasıl ilerlediniz? Çorum Sungurlu’da doğdum büyüdüm. Tam bir Anadolu çocuğuyum. Büyüklerimizle birlikte, hatta amcamlarla birlikte büyük bir evde yaşıyorduk. Biz 8 kardeştik, amcamların da 6 çocuğu vardı. Hepimiz aynı çatı altında büyüdük. Devlet parasız yatılı sınavlarına girdim ve erken yaşta ailemden ayrıldım. Maliye Meslek Lisesi’nde okudum. Üniversiteyi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okudum aynı zamanda Maliye Bakanlığı’nda çalıştım.  Kariyer sınavlarına girdim, hesap uzmanı oldum. 12 yıl hesap uzmanı olarak çalıştım. Sonrasında Koç Grubu’na girdim. Özelleştirme ile birlikte Tüpraş yolculuğum başladı. 10 yıl genel müdür yardımcılığı yaptım. 6 yıldır da genel müdür olarak görev yapıyorum. Eşim sigorta denetleme uzmanı, üniversitede tanıştık. 2 oğlum var.