23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
22.10.2021 04:30

İş dünyasının gündemi iklim krizi ve cinsiyet eşitliği

2030 yılında dünyanın sıcaklık artışının 1.5 dereceyi aşma riski şirketlerin gündeminde. Birleşmiş Milletler Global Compact İnisiyatifi’nin Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dördüncü, “İklim krizi ve toplumsal cinsiyet eşitliğinde iş dünyası kilit rol oynuyor” diyor

UN (BM- Birleşmiş Milletler) Global Compact, 160’tan fazla ülkede 13 binin üzerinde şirket ve 4 binin üzerinde şirket dışı üyesiyle dünyanın en büyük sürdürülebilirlik inisiyatifi. Türkiye’den 234 şirketin üye olduğu Global Compact’ın Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı iş dünyasının deneyimli isimlerinden Ahmet Dördüncü.  Şirketlerin iklim krizi, toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir kalkınma modelleri, döngüsel ekonomi, yeşil ekonomi üzerine dönüşüm stratejileri açıkladığı şu dönemde Ahmet Dördüncü ile Global Compact’ın belirlediği hedefleri ve şirketlerin yolculuklarını masaya yatırdık.  İklim krizi, eşitsizlikler, artan yoksulluk… Gelinen noktada gösterilmeye başlanan çabalar yeterli mi?  Bu yüzyılın başından itibaren iklim değişikliği ile mücadele etrafında artan bir küresel uzlaşı var. 2015 yılında 197 ülkenin imzaladığı Paris İklim Anlaşması bunun en somut örneklerinden. AB, iklim nötr kıta olma yolunda, Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sadece sanayisini değil, ulaşımdan, eğitime; sağlıktan bilişime kadar toplumun tüm katmanlarına nüfuz edecek bir dönüşüm içine girdi. Çin, 2060 iklim nötr hedeflerini açıkladı, yakın zamanda ise kömür santralleri yatırımlarını durdurduğunu ilan etti. ABD, Biden dönemi ile Paris gündemine hızlı bir dönüş yaptı. 2021 yılında, yeni “Ulusal Katkı Beyanı” sunan 108 ülkenin 19’u daha güçlü iklim hedefleri belirledi. Öte yandan son yayımlanan IPCC (Hükümetler Arası İklim Değişikliği) Raporu mevcut çabaların yetersizliğini bilimsel olarak ortaya koydu. Rapor, 2030 yılında gezegenin sıcaklığının 1.5 dereceyi aşma riski taşıdığını söylüyor. Şimdiden sıcaklık artışlarının yıkıcı sonuçlarını orman yangınları, kuraklık, kasırgalar şeklinde görmeye başladık.  Türkiye için de tehlike çanlarının çaldığını söyleyebilir miyiz? İklim değişikliğinin olumsuz etkilerine maruz kalan en kırılgan bölgelerden biri olan Akdeniz havzasında yer alıyoruz. Bu anlamda Paris İklim Anlaşması’nın TBMM tarafından onaylanması çok önemli bir adım. Paris İklim Anlaşması’nın onaylanmasının ardından iklim değişikliği ile kapsamlı bir mücadele için harekete geçilmesi ve 2053 net sıfır hedefi için de yol alınmaya başlanması sevindirici. Bakanlığın isminin yakın zamanda T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak değişmesi ise kamuoyunun “İklim Bakanlığı” ihtiyacına işaret eden çağrılarına da olumlu bir yanıt oldu. Olumlu adımlar var, ancak çabaları artırarak devam ettirmeliyiz.  İş dünyasının da büyük sorumluluğu var. Maalesef çok ihmal edilen noktalar oldu. Atık tesisleri başta olmak üzere, aslında tüm iş yapış biçimlerini değiştirecek dönüşüm gerekiyor. Bu olabilecek mi? Bugün gelinen noktada iş dünyası dahil pek çok kesimin sorumluluğu var, ancak iş dünyası çözümün de kilit aktörü. Hep birlikte çözebiliriz. İş dünyası, 1.5 derece hedefi için somut hedeflerini ve yol haritasını ortaya koymalı. Global Compact, 25 ülkede “İklim Hedefi Hızlandırma Programı”nı (Climate Ambition Accelerator) hayata geçirdi. Türkiye’den de 21 şirket dahil buna.  Bunlar için de ciddi bir yatırım gerekiyor. Bunu gerçekleştirecek finansman sıkıntısı nasıl giderilecek? Yeşil ekonominin inşası, net sıfır gelecek hedefleri sadece kamu yatırımları ile mümkün olamaz. Düşük karbon ekonomisine adil bir geçiş için 1.6 trilyon dolar ile 3.8 trilyon dolar arasında bir ihtiyaç olduğu söyleniyor. Burada özel sektörün desteği çok önemli.  Pandeminin de bu sürece, çevre özelinde başta olumlu etkisi olacak denilirken tam tersi bir etki gözlüyoruz. Daha çok plastik atık oldu, işsizlik arttı. Bunlar nasıl aşılacak? Ekonomik kalkınma olumsuz etkilendi. Örneğin kadınlar, küresel istihdamın yüzde 39’unu oluşturuyor, ancak pandemi döneminde işini kaybedenlerin yüzde 54’ü kadınlar oldu. Kadına yönelik şiddet yüzde 30 arttı. Az gelişmiş ülkelerde ilkokul çağındaki çocukların yüzde 86’sı bu dönemde eğitime erişemedi. Pandemi daha iddialı ve gerçekçi hedefler koymaya ve acilen harekete geçmeye ihtiyacımız olduğunu gösterdi. CEO’ların gündeminde bu konu ilk sıralarda. İklim krizi ve etkileri, sürdürülebilirlik, döngüsel ekonomi ve eşitsizliklerle, cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele… Sizin çalışmalarınızda ne görüyorsunuz? 2021 CEO anketi sonuçlarımız var, buna göre CEO’ların yüzde 70’i, Covid-19’un kurumsal sorumluluğun önemini artırdığını söylüyor. Yüzde 73’ü, sürdürülebilirlik konusunda harekete geçme baskısının önümüzdeki 3 yılda önemli ölçüde artmasını bekliyor. Tüketiciler markaların uygulamalarını yakından takip eder hale geldi. Accenture tarafından yapılan bir araştırmaya göre de, yeni nesil tüketicilerin yüzde 60’ından fazlası, markaların etik değerlerine ve amacına bakıyor. Diğer taraftan baktığınızda artık “paydaş kapitalizmi” kavramı ele alınıyor. Tüm bu gelişmelere baktığımızda sürdürülebilirliğin “yapılsa iyi olur” gibi bir yaklaşımla ele alınamayacağını söyleyebiliriz. 1 milyar doların üzerinde geliri olan şirketlerin CEO’ları, sürdürülebilirlik stratejisini tedarik zincirinde genişletmenin en çok zorlandıkları alan olduğunu söylüyor. Global Compact’ın etkisi ne oluyor şirketler üzerinde? Şirketler nereden başlamalı? Türkiye’de nasıl bir yol izliyor şirketler? Şirketler nereden başlamalı sorusuna, UN Global Compact’in geliştirdiği öz değerlendirme araçları yanıt veriyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği, sürdürülebilir kalkınma etkisi gibi alanlarda geliştirilen bu online araçlarla şirketler, küresel ölçekte nerede olduklarını, güçlü yanlarını ve daha fazla ilerleme sağlayabilecekleri alanları belirliyorlar. Ardından bu alanlarda somut hedefler koyabilmelerine destek sağlayan küresel hızlandırma programları devreye giriyor. Türkiye’de bu programlardan üçünü uyguluyoruz. Bunlar; Genç Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) Yenilikçileri, Hedef Cinsiyet Eşitliği ve İklim Hedefi Hızlandırma Programı. Önümüzde uzun bir yol var ama bu yolda firmalara destek olmak için buradayız. Siz KOBİ’lerle de çalışıyor musunuz? Onların da bu dönüşümün parçası olması gerekmiyor mu? Türkiye’de üyelerimizin yüzde 42’si KOBİ. Toplam KOBİ sayısını düşündüğümüzde Global Compact Türkiye’ye üye olan KOBİ sayısı oldukça düşük. Bununla birlikte üye şirketlerimizin tedarik zincirlerinde yer alan tüm KOBİ’leri göz önünde bulundurursak aslında çok daha büyük bir etki alanına sahibiz. Örneğin, bugün 60 ülkeden 1.000’e yakın şirket Bilim Temelli Hedefler (Science Based Targets) İnisiyatifi’ne katılarak 1.5 derece hedefine uyumlu karbon emisyon azaltım hedefini açıkladı. 338 şirket, 2015 ve 2019 yılları arasında yıllık emisyonlarını toplu olarak yüzde 25 oranında azalttı. Bu oran, 78 adet kömürle çalışan elektrik santralinin yıllık emisyonlarına eşdeğer bir fark. Türkiye’de şirketlerin maalesef çoğunluğunun karnesi çevre ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda zayıf. Bu şirketlerin dönüşümünü sağlamak için tetikleyici ne olmalı?  İş dünyası çevreden hem çok etkilenen hem de çevreyi en çok etkileyenler arasında yer alıyor. Her sene doğal afetler kaynaklı riskler şirketlerin maliyetlerini artırırken, çevrenin ve kaynakların tahribatı operasyonların devamlılığını tehlikeye atıyor. Öte yandan, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu’na göre, iş dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için gereken süre Covid-19 salgınından önce 99.5 yıl olarak tahmin edilirken, pandeminin etkisiyle bu süre 135.6 yıla çıktı. Bu noktada iş dünyası hayata geçirdiği politika ve uygulamalarla kadınların ekonomik ve toplumsal hayattaki yerinin iyileşmesine destek olabilir. Örneğin hayata geçireceği “eşit işe eşit ücret” politikaları, ebeveynlik izinleri, kreş ve bakım destekleri, kadınların üst yönetimdeki temsilini ve sayısını artıracak uygulamalarla fark yaratabilir. Bu alanlarda somut ilerleme görebilmek için daha iddialı ve gerçekçi hedefler koymaya ve acilen harekete geçmeye ihtiyacımız var. Ancak iş dünyasının önünde zorluklar var.  En başta gelen sorunlar, zorluklar neler? Zihniyet ve maddi tablo mu? Çevre veya toplumsal cinsiyet eşitliği dediğimizde çok büyük bir alandan bahsediyoruz. Bu alanlarda somut adım atmak isteyen şirketler bazen nereden başlayacaklarını bilemeyebiliyor. Örneğin Target Gender Equality programının ilk yılının sonunda 16’sı Türkiye’den olmak üzere 300’den fazla şirket eylem planlarını hazırladı ve üst yönetimlerine sundu. Bu şirketlerin yüzde 90’ı üst yönetimde, yüzde 68’i yönetim kurulu seviyesinde kadın liderliğini artıracak hedeflerini hazırladı. Şirketlerin yüzde 38’i ise 2025’e kadar kurumlarında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamayı hedefledi.  Sıfır atık konusunda Türkiye’deki şirketlerin planlamaları ne durumda? Sıfır atık yaklaşımı, hem doğal kaynaklar üzerindeki bu baskıyı azaltmak hem de işletmeler açısından maliyetleri azaltmak ve verimliliği artırmak anlamında önemli. Dünya genelindeki okyanusların en büyük kirleticilerinin başında plastik geliyor. Şu an plastik kirliliği deniz ve okyanus ortamını etkileyen en yaygın sorun. Kirlilik, okyanus sağlığını, gıda güvenliğini ve kalitesini, insan sağlığını, turizmi tehdit ediyor ve iklim değişikliğini olumsuz etkiliyor. Bu açıdan baktığımızda plastik kirliliği ile mücadele iklim krizi ile mücadelenin başarısının da önemli bir parçasını oluşturuyor. 2 yıl önce TÜSİAD ve SKD (Sürdürülebilir Kalkınma Derneği) Türkiye ile birlikte İş Dünyası Plastik Girişimi’ni (İPG) kurduk. 48 şirketin 34’ü plastik kirliliğinin önüne geçmek için somut taahhütlerini ve eylem planlarını kamuoyu ile paylaştılar. 34 şirket toplamda 43 bin ton plastik azaltım taahhüdü verdi. 2023 yılına kadar bu taahhütleri hayata geçirmek için çalışacaklar ve her yıl ilerlemelerini raporlayacaklar. Herkese bu konularda ilham olmak istiyoruz.

İş dünyasının ve sivil toplumun deneyimli ismi

1953 İstanbul doğumlu Ahmet Dördüncü, Çukurova Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olduktan sonra Mannheim ve Hannover Üniversitelerinde lisansüstü çalışmaları yaptı. İş hayatına Almanya’da bulunan Claas OHG firmasında başlayan Dördüncü, 1984-1987 yılları arasında Türkiye’de Mercedes Benz firmasında kariyerine devam etti. 1987 yılında Sabancı Grubu’na katıldı, 2004 yılında Sabancı Holding Stratejik Planlama ve İş Geliştirme Grup Başkanlığı görevinin ardından, 2005-2010 yılları arasında ise, Sabancı Holding İcra Kurulu Başkanlığı görevini üstlendi. Ocak 2013’ten bu yana Akkök Holding İcra Kurulu Başkanı olan Dördüncü çeşitli Akkök Holding Şirketleri’nde de yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyesi olarak görev alıyor. Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı olan Ahmet Dördüncü, International Paper Co.’da da Yönetim Kurulu Üyesi.