23 Aralık 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
30.07.2021 04:30

"Türkiye’den 5 yıl içinde 10 milyar doların üzerinde iş yapan şirketler çıkacak"

Mynet ve 50 girişimin kurucusu ve yatırımcısı Emre Kurttepeli Oksijen'e konuştu... "Bana 'Neyi değiştirmek istersin?' diye sorarsan, 'Büyük emeklerle eğitim alan, kendini geliştirme potansiyeli olan gençleri kaybetmemek isterdim' derim. Türkiye gençlerini kazanmalı"

Emre Kurttepeli girişimci kimliğiyle öne çıkan bir iş insanı. Mynet ve 50’den fazla şirketin kurucusu ve melek yatırımcısı. Aynı zamanda Endeavor Yönetim Kurulu Başkanı ve Galata İş Melekleri Kurucu Başkanı. Pandemi sonrasındaki girişimcilik ekosistemi ve yeni girişimcilere rehberlik edecek deneyimlerini konuştuk.  Girişimcilik dediğimiz zaman aslında çok kapsamlı bir sayfa açıyoruz. Şu anda Türkiye’nin dev şirketleri de bir girişimcilik öyküsünün temelinde kuruldu. Ancak yeni teknolojilerin hayatımıza girmesiyle girişimciliğin boyutları ve yolculuğu farklılaştı. Türkiye hangi noktada?  Doğru, sanayicilikle başlayan girişimciliğin uzun bir geçmişi var Türkiye’de de. Ancak yeni teknolojilerin hayatımıza girmesiyle girişimcilik ayrı bir safhaya geçti. Günümüzden konuşmak isterim. Ülkelerdeki girişimcilik dünyasını değerlendirmek için unicorn (değerlemesi 1 milyar doları aşan) şirketlerin sayısına ve etkinliklerine bakmak gerekiyor. Son dönemde Türkiye girişimcilik dünyasından 4 unicorn şirket (Peak, Dream Games, Getir, HepsiBurada) çıktı. 2022’ye kadar bu sayının 6-7 olmasını bekliyorum. 85 milyon nüfusu olan, dünya ekonomisinde ilk 20’de yer alan bir ülke için bu sayı düşük. Baktığımızda Brezilya’da 15, Hindistan’da 85’i geçmiş, Amerika ve Avrupa ülkelerini hiç saymıyorum. Güney Kore, Endonezya, Latin Amerika’dan da çok büyük girişimler çıkmaya başladı. Önceleri Silikon Vadisi’nin tekelinde olan iş şu anda dünyaya yayılıyor. Bunun içinde Çin’in de ayrı bir yeri var.  Siz 20 yıldır bu dünyanın içindesiniz. Trendyol’un kurucularındansınız. Peak Games’te Sidar Şahin sizinle çalışmıştı. Insider’ın yatırımcısısınız. Melek yatırımcı olduğunuz birçok şirket iyi yol aldı. Son dönemdeki hareketlilik Türkiyeyi nereye taşıyacak? Türkiye’de özellikle milyar dolarlık girişimleri iki türe ayırıyorum. Biri lokal işler. Bunlar daha çok Türkiye’de kalan ama 85 milyon içindeki tüketici nüfusun etkisiyle belli boyuta erişen ve erişebilecek işler. Bunların içinde en büyük kalemi e-ticaret girişimleri alıyor. Trendyol, Hepsiburada, GittiGidiyor, n11 ilk akla gelenler. Popüler olan kapıdan kapıya teslimat işleri var. Getir, Yemeksepeti gibi. Kutu taşıma işlerinin özelliği de şu; bunlar yurt dışında rekabeti olmayan işler. Yani biri yemek siparişini ya da market siparişini Almanya’dan vermiyor. Bunların hepsi öncelikle Türkiye’de operasyonu olması gereken yatırımlar. Türkiye’de büyüyüp, gelişen işler. Bu girişimlerde ivme artacak. Yarın öbür gün bunların arasına, eğer mevzuatta da beklenen değişiklikler olursa Uber ve Martı gibi işler de girecek. Özetle başta söylediğim gibi ikiye ayırıyorum, ilk grupta lokalde başlayan ve güçlenen işler geliyor. Bu işler de lokal kişiler tarafından yönetiliyor. Depoları, nakliyeleri, operasyon maliyetleri var. İşi doğru yapanların nasıl büyüdüğünü hepimiz gördük. Belli bir zaman sonra bunlar satıldığında yabancılar zamanı satın almış oluyor. Bu şirketlerin belli boyuta ulaşacağını görüyorum.  Peki bir çıt, bir basamak ötesi nasıl olacak? Beklenti ekonomide de kaldıraç özelliği taşıyan girişim şirketlerinin de olması yönünde… 10 milyar doları aşan 30 milyar dolar değere ulaşacak işler olmalı, olacak da. Ama bunlar ilk günden global olan işler olacak. Yani tüketim hedefi Türkiye değil yurt dışı olan ürün ve hizmetler… Yurt dışı pazarlar için kurgulanmış girişimler. En büyük değişim burada. 5 yıldır değişim var ve devam ediyor. Biz Endeavor’da başından beri gelen girişimlerin içeriklerini, gençlerin, yatırımcıların yolculuklarını izliyoruz. Biz orada da hep “etkin girişimciler” diyoruz. Türkiye’nin en değerli şirketlerinin 5 yıl sonra buralardan çıkacağına inanıyorum. 10 milyar doların üzerinde iş yapan şirketler çıkacak.  “Dünyadaki ilk 10 güçlü dev şirket nasıl değiştiyse Türkiye’de de değişecek” diyebilir miyiz? Bu ilk 10-20 şirket arasında her sektörden girişimler olmaz. Ancak kısıtlı, belki iki-üç alanda Türkiye’den globalde iyi çıkış ve iş yapan şirketler çıkacaktır.  Hangileri onlar?  Fintech (finansal teknoloji şirketleri) ve oyun sektöründen çıkacağını düşünüyorum. Çünkü bu 2 sektörün Türkiye’de bir temeli var. Bankacılık sektöründe ileri düzeydeyiz. Bunlar gelişecek. Benim özellikle ilgi duyduğum alan oyun sektörü. Apple Amerika’nın, Samsung Güney Kore’nin, otomotiv şirketleri de Almanya’nın kaderini değiştirdi. Türkiye’den de fintech, oyun sektörü gibi globalleşebilen sektörlerden böyle şirketler çıkacaktır. İlk grupta anlattığım lokalden güç alarak büyüyen şirketler de satılarak, yurt dışına açılarak yollarına devam edecek, diğer yandan da bu yeni alandan şirketler çıkacak.  Dünyada baktığımızda çok farklı alanlarda ülke ekonomisine kaldıraç olan girişimler çıkıyor. Yenilikçilik ve global düşünmek mi en önemlisi, devlet desteği mi? Örnek vereyim. Romanya’da 35 milyar dolara ulaşan UiPath şirketi var. Yapay zeka konusuna odaklanan bir şirket. Romanya sınırlarını çoktan aştı. Dediğim gibi Türkiye’de de oyun sektörü gibi global olabilen sektörlerde potansiyel var. 

Oyun sektörü yükseliyor

Amerikalı Zygna İstanbul’da kurulan Peak Games’i 1.8 milyar dolar’a aldı.
Emre Kurttepeli: “Yeni tüketim hedefi Türkiye değil, yurt dışı olacak. Değişim 5 yıldır devam ediyor.”
Emre Kurttepeli: “Yeni tüketim hedefi Türkiye değil, yurt dışı olacak. Değişim 5 yıldır devam ediyor.”
Aynen. Türkiye’de üretilen mobil oyunlar yurt dışında da popüler oldu. Peak Games’in yanı sıra Gram Games, Masomo ve son olarak da Dream Games var. Bunların başarılı olmaları yurtdı şından da Türkiye’ye ilgiyi çekti. Türkiye  mobil oyun sektöründe ilerledi. Çünkü bu alanda yetkin gençler var. Bankacılık gibi. Bence bu konularda en büyük blokaj para konusu değil, yetkin insan gücü. 

Gençleri kaybetmeyelim

O zaman hemen sorayım. Son yıllarda iyi eğitimli kesim, özellikle gençler geleceklerini Türkiye’de görmüyor. Gençler Türkiye’den kaçmak istiyor! Tüm araştırmalar, anketler bunu gösteriyor. Nasıl olacak bu işler?  Zamanımın yüzde 30-40’ını kendi işlerimin dışında tamaman girişimcilik ekosisteminin gelişmesi için harcıyorum. Ekonomiye kaldıraç olan işlerin yeni işlerden çıkacağını görüyorum. Yapay zeka, oyun sektörü, sağlık, yeni teknolojiler… Gençlerle Y kuşağı, Z kuşağı hatta Alfa kuşağı gençlerle zaman geçiriyorum ve çalışıyorum.  Dediklerin çok doğru. Gitmek istiyorlar. Uzaktan yabancı şirketlere çalışmak istiyorlar. Bana, “Neyi değiştirmek isterdin?” diye sorarsan Elif, “Büyük emeklerle eğitim alan, kendini geliştirme isteği potansiyeli olan gençleri kaybetmemek isterdim” derim. O gençleri kazanmayı isterim. Kendi işimde bunu yapmaya çalışıyorum. Amerika’da Trump döneminde ciddi sayıda bir beyin gücü Kanada’ya gitti. Fransa’da bugün liderleri çıkıyor ve “girişimciler için her şey hazır, gelin burada şirket kurun” diyor. İrlanda, Estonya gibi ülkeler teşvikler veriyor başka ülkelerdeki iyi girişimler kendi ülkelerine gelsin diye. Türkiye’de ben, “devlet şunu yapsın” demem. Ama devlet, hükümet de şunu söylemeli: “Türkiye girişimciler için cennet olacak, olmalı”. Başkaları da gelsin ama bizdeki girişimciler yurt dışına gitmesin şirketlerini burada kursunlar. Güçlenmeliyiz, global işler çıkarmalıyız. Girişimci yetkin insan neredeyse oraya gider. Yazılımcı kadrosu Hindistan ya da İrlanda’daysa oraya gidiyorsunuz.  Yetkin insan gücü bu eğitim sisteminde nasıl çıkacak? Ve girişimcilik bakanlığı olmalı mı?  Bakanlık olmayabilir. Ancak girişimcilik konusu 5 yıllık kalkınma planında bir başlık olarak kalmamalı. Türkiye’de bu işler dağınık yapılıyor. Devamlı bu konuya kafayı çalıştırmak gerekiyor. Türkiye’de kimse girişimcilik önemsiz demese de  özel kanunlara ihtiyaç var, hızlandırılması şart. Büyük şirketler de giriyor bu işlere. Küçük girişimleri alıyorlar. Destek oluyor mu bu satın almalar, yoksa işin ruhu ve ataklığını mı bitiriyor?  Melek yatırımcılık kavramı oturdu Türkiye’de. 20-50-100 milyon dolar paralar gerekiyor global yolda ilerleyecek şirketlere. Ben bu yola ölüm vadisi diyorum. Bu aşamada para bulmakta zorluk çekiliyor. Bazı şirketler giriyor. Yatırım yapıp kontrolü bırakmak gerekiyor. Örneğin bir banka kendine rakip ürün çıkaracak bir fintech şirketini destekleyebilir. Çünkü onlar yapmazsa zaten yine çıkacak. Sinerji olur olmayabilir, önemli olan paralel işleri yönetebilmek. Bence kilit kelime tam bağımsızlık.  Pandemi girişimcilik dünyasına zorluklar getirdi ancak bazı avantajlar da ortaya çıktı. Fırsatları değerlendirebilir misiniz? Kesinlikle yeni fırsatlar doğdu. 2-3 alana ayırmak lazım sektörleri. Regülasyonların ağır olduğu sektörler var. Dijitalleşmede zorlanıyordu bu sektörler. Sağlık bunlardan biriydi. Tüm dünyada artık herkes bunu görüyor, sağlıkta dijitalleşme şart ve hızla ilerlemeye ihtiyaç var. 5G ile birlikte uzaktan ameliyatlar, tetkikler çok daha fazla konuşuluyor.  İş dünyasına bakınca 2. Dünya Savaşı’ndan sonra aslında çalışma biçimleri değişmemişti. Hiyerarşik düzen, iş yerinde oturum vs. Şimdi bakıyoruz Amerika’daki şirketlerin yüzde 27’si evden çalışmaya geçiyor. Bu, evlerin boyutlarına kadar her şeyi değiştiriyor. Üniversiteler hibrit eğitimi gündemlerine aldılar. Eğitim sisteminde de radikal değişiklik olacak.

“Oyun”a odaklıyız

Mynet’te son dönemde neye odaklanıyorsunuz?  Mynet’te ana konumuz internet içerik ve servisleriydi. Biz eğitimi buna ekledik, Hakan Çamoğlu’nun kurduğu Vidobu’yu 7 yıl önce satın aldık. “Eğitimi demokratikleştireceğiz” demiştik. Bu işte güzel büyüdük ve Vidobu Türkiye’nin en büyük online eğitim platformu haline geldi. Ayrıca oyun sektöründe de 2-3 satın alma yaptık. Şirketin 3’te biri oyun sektörüne odaklı. 2020’de çıkarttığımız Wordrush oyunu Apple tarafından bölgesinde yılın en iyi 3 oyunundan biri seçildi. Bu yıl sonuna kadar çıkacak 4 oyunumuz var. Tamamen Amerika pazarına odaklıyız. Çok güzel ürünler yaptık. Biz sadece oyun üreten değil, oyun kültürü, sistematiği yaratan, uzun dönemli düşünen bir oyun şirketi olmayı hedefliyoruz. Finlandiya, İspanya, Rusya, Çin’de bu alandaki şirketler en çok vergi verenler arasında. Türkiye’de tutkulu gençler oturmuş iyi oyun yapmış çok başarılı olmuşlar, bunlar güzel örnekler. Onlar süvari. Şimdi artık bunların üzerine koyma zamanı. Oyun sektörünün cirosunun yüzde 90’ı yurt dışından geliyor. Oyun sektörü Türkiye’ye de yurtdışından para getiriyor. Türkiye savaşını seçip ciddi yatırım yaparak bu alanda çok güzel işler başarabilir. 

İyi örnekler artacak

Trendyol’un kurucularındansınız. Neyi çok iyi yaptı ? Trendyol bu noktaya geldi?  E-ticaret başladığında akıllı olarak yaptıkları şu oldu; büyük ama adreslenmemiş modaya ağırlık verdiler. Kulvarlara doğru ilerledi, iyi fokuslandılar. Rakiplerine göre iyi fonlama sağladılar. E-ticaret uzun süre zarar ederek büyüyor, operasyonu büyük. Rakiplerde maddi imkan sınırlıydı. Parayı bulup doğru kullandılar. Alan genişledi. Alibaba iyi bir sermaye koydu. Amazon da kitap satışıyla başlamıştı, geldiği noktayı görüyoruz. Hep bir niş alandan başlayıp işi geliştiriyorsunuz. Dünyada da benzer bu işler. Türkiye’de de iyi örneklerin artacağını düşünüyorum. 

Sanat da dijitalleşiyor

New York’taki yüzde 100 Türk sermayeli sanat galerisi açtınız. Dijitalleşme sanat piyasalarını da çok etkiledi. Neler yaşıyorsunuz?  C24 Galeri eşim Maide Kurttepeli ile ortak keyif aldığımız ve birlikte kurduğumuz güzel bir yolculuk. Çağdaş sanata ilgimiz var. Çağdaş sanat pazarının 3’te 1’i Amerika’da. Bunun da büyük bölümü NY’de. Pandemiden sonra satışların yüzde 12-14 oranında internete kaydığını görüyoruz. Dijitalleşme sanatçıların dünyaya açılmasını kolaylaştırıyor. Bunlar güzel gelişmeler. 

1990’larda internete yatırım yaptı

Robert Kolej ardından Columbia Üniversitesi’nde okuyan Emre Kurttepeli Türkiye’de internete ilk yatırım yapanlardan. Kurtepeli Mynet’in kurucusu ve aynı zamanda e-ticaret ve sosyal network siteleri, oyun şirketlerine kadar farklı 50’ye yakın girişimin kurucusu veya yatırımcısı. Endeavor Başkanı da olan Kurttepeli Columbia Üniversitesi İstanbul Global Center’ın da kurucularından.