25 Kasım 2024, Pazartesi Gazete Oksijen
13.08.2021 04:30

“Yeni şehirler kurmalıyız”

Dr. Tamer Atabarut, aşırı hava olaylarına dirençli şehirler kurulması gerektiğini söylüyor

Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 6. Değerlendirme Raporu kapsamında yer alan üç çalışma grubundan ilkinin raporu 9 Ağustos’ta açıklandı. Raporu ve iklim krizinin kalkınmaya etkisini Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyelerinden aynı zamanda BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları Ağı (UN SDSN) Türkiye Eş Başkanı Dr. Tamer Atabarut’la konuştuk.  İklim krizi konusunda en acil olarak yapılması gereken şey nedir? Krizin çözümü, Paris Anlaşması’na uyulmasına ve verilen emisyon azaltım taahhütlerinin samimiyetle yerine getirilmesine bağlı. Kasım ayında Glasgow’daki COP26’ya kadar tüm ülkeler, özellikle de G20 ve yüksek emisyon hacmine sahip ülkelerin acilen sera gazı emisyonlarını sınırlayacak ve hatta sıfırlayacak politikaları ivedilikle üretmeleri ve uygulamaya almaları gerekiyor.  Gelişmiş ülkeler atmosferdeki karbon emisyonunun yüzde 90’dan fazlasından sorumlu, maalesef bu sorumluluk çoğu zaman ya göz ardı ediliyor ya da mevcut iklim krizine götüren eşitsizlikler yeterince konuşulmuyor. Gelişmiş ülkelerin 2030 yılına kadar, diğer ülkelerin ise 2040 yılına kadar kömür kullanmayı bırakması gerekiyor. 2050 yılına kadar karbon sıfır hedefine ulaşılabilmesi için 2030 yılına kadar küresel karbon emisyonunun yüzde 45 azaltılması gerekiyor. Bu bağlamda, artık yeni termik santral inşa edilmemeli, mevcut santrallerin de aşamalı olarak kaldırılması planlanmalı.

Dr. Tamer Atabarut
Dr. Tamer Atabarut

Türkiye risk altında

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeleri iklim krizi nasıl tehdit ediyor?  İklim değişikliğine bağlı aşırı hava olayları, küresel risk raporlarında hep başlarda yer alıyor. Son yıllarda Türkiye’de de iklim krizi, özellikle dolu yağışları, seller ve yangınlarla gündeme geliyor. Türkiye iklim krizi karşısında dünyanın en kırılgan noktalarından birisi olan Akdeniz Bölgesi’nde yer alıyor. Maalesef, Türkiye’de aşırı hava olaylarının ve orman yangınlarının sıklığı ve şiddetinin giderek artması bekleniyor.  Döngüsel ekonomi ve yeşil ekonomiye geçiş için neler yapılmalı?  Özellikle 2019 sonunda, AB’nin açıkladığı Avrupa Yeşil Mutabakat ile temiz, döngüsel bir ekonomiye geçiş gündeme yerleşti. Ülkemizin en önemli ticaret ortağı olmayı sürdüren AB’deki bu dönüşüm, iklim kriziyle mücadeledeki öneminin yanı sıra, ayrı bir ticari önem kazanıyor. Bu çerçevede, ilk bakışta Avrupa Yeşil Mutabakatı ülkemiz için bir risk olarak değerlendirilmekle birlikte, tüm paydaşların katkılarıyla Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınması için yepyeni bir fırsat da sunuyor. Bu konuda gelecek değişim için nasıl yetkin insanlar yetiştirmeliyiz?  Değişen iklim koşullarına uyum sağlamak için kentlerimizi, sanayimizi, üretim sektörlerimizi, vatandaşlarımızı ve özellikle çocuklarımızı bu yeni normale hazırlamalıyız. Aşırı hava olaylarına dayanıklı, dirençli sistemler, şehirler ve yapılar kurmalıyız. Yeşil ekonomiye geçişi hızlandırmalıyız. En önemlisi, her şeyin odağına insanı ve doğayı yerleştirmeliyiz.