22 Aralık 2024, Pazar Gazete Oksijen
25.06.2021 04:30

Demokratik reform mümkün, hukuk ekonomiyi tedavi edecek

Hukukçu Ece Güner Toprak, 30 kadar ülkedeki siyasi sistemi incelediği Başarabiliriz Demokratik Bir Anayasa Önerisi kitabında ülkede köklü bir ilerleme sağlayabilecek, çağdaş bir parlamenter sistemi detaylarıyla ele alıyor

Ece Güner Toprak, 27 yıldır uluslararası yatırımlar, basın ve ifade özgürlüğü ile kadın hakları konularında çalışan bir hukukçu. Uzun yıllardır anayasa konusunda da çalışıyor. 2017 referandumundan önce Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne ilk karşı çıkanlardan olmuştu. O dönem yazıları, ilk kitabı ve yalın anlatımıyla kitlelere ulaştı. 2017’de Çare Başkanlık mı? ile 2018’de Ülkem İçin Çare kitaplarını yayımladı. Şimdi son olarak, Doğan Kitap’tan çıkan Başarabiliriz: Demokratik Bir Anayasa Önerisi de yine somut, sade ve anlaşılır önerileriyle, yalnızca hukukçular için değil, herkes için yazılmış bir kitap olarak raflarda yer aldı. Ece Güner Toprak ile anayasa reformunun her tür krize neden ve nasıl çare olacağına dair konuştuk.  “Ben bu kitabı çocuğuna çikolata alamayan anne baba için yazdım” diyorsunuz. Kitabınıza da “İşte bu kitap esasında, halkımızı yoksulluklardan kurtarmak için (kanaatimce) yapılması gereken temel reformların kitabıdır” diyerek kitabınıza başlıyorsunuz. Ekonomiyi hukuk tedavi edebilir mi? 

Ece Güner Toprak, “Fransa’da, gurbette büyüdüm. Sanırım ülkeme derin bir özlemle büyümek kişiliğimi belirledi” diyor.
Ece Güner Toprak, “Fransa’da, gurbette büyüdüm. Sanırım ülkeme derin bir özlemle büyümek kişiliğimi belirledi” diyor.
Evet, hukuk ekonomiyi tedavi edecek. Doğru tedaviyi uygulamak için önce doğru teşhisi koymak gerekir. Ülkemizde, 2014’den beri fiilen, 2017’den beri resmî olarak bu “sistem” uygulanıyor; yıllık ortalama kişi başı gelir 12,600 dolardan, 8,600 dolara düştü. En fakir kesimler, işsizliğin de  etkisiyle çok daha fakirleşti. “Başkanlık” öncesi 3 TL, 1 dolar ediyordu, sonra paramız sürekli ve hızla değer kaybetti. Daha pandemi yokken, Aralık 2019’da paramız zaten yarı yarıya değer kaybetmişti. Yaklaşık 8 milyon işsizimiz vardı. Teşhis nedir? Demokratik olmayan; güçler ayrılığını, denge-denetim mekanizmalarını, yargı bağımsızlığını ve hukuk devletini yok eden bir anayasa ve yönetim sistemi, güven vermedi. Döviz bazlı maliyet girdilerimizden dolayı, TL’nin değer kaybı korkunç bir enflasyona yol açtı. Yatırımlar da kesildi. Ülkemizde sadece 500 milyar dolara eş değerde mevduat var. Almanya’da bu rakam yaklaşık 7 trilyon dolar. Hukuk devleti, öngörülebilirlik, devletin ve bağımsız düzenleyici kurumların kurumsal yapısı ağır yaralı olduğu için sermaye yatırımı gelmiyor. Devletimiz, dünyadaki en yüksek faizlerinden birini ödeyerek borçlanıyor, gelecek için fatura her geçen gün kabarıyor. Aşılama tamamlanınca görece bir düzelme yaşayacağız ancak maalesef kalıcı, esaslı bir düzelme için bu yeterli olmayacaktır. Çare, demokratik bir anayasa reformu ve demokratik bir yönetim şeklidir. Anayasada ve yasalarda yargı bağımsızlığı ve güvenilirliği yapısal olarak tesis edilmeli, hukuk devleti, temel hak ve özgürlükler güçlendirilmeli, devletin kurumsal yapısı onarılmalı, milletimizin yüzde 100’ünü temsil eden tek organ olan TBMM tekrar güçlenmeli, istişare, denetim, istikrar ve öngörülebilirlik sağlayan bir yönetim sistemi kurulmalıdır.

Neden şimdi değil?

“Demokratik bir anayasa reformu ancak seçimlerden sonra yapılır. Şu an yapılacak bir anayasa reformu daha büyük sorunlara yol açar” diyorsunuz. Bunun sebepleri nelerdir? Hükümet de anayasa değişikliği paketini gündeme getirdi… “Bu kitap, akademik amaçlı bir kitap değildir” ve “Gelecek yıllarda, seçimlerden sonra yapılacak anayasa reformu için bu kitabın fayda sağlamasını umuyorum,” diyorsunuz. Bu kitabı kimlere yönelik yazdınız?    Yepyeni bir anayasa mı yoksa anayasanın tadili mi daha doğru? “Bu kitap bir umutsuzluk kitabı değil, bir umut kitabıdır” diyorsunuz. Biz hep çareyi ‘devletten bekleyen’ bir toplum olmuşuzdur. Sizce çareyi halk kendi iç gücünde ve bilincinde mi aramalı? 

Yeni Anayasa yeterli olmaz 

Kitapta yalnızca bir anayasal reformu değil, asıl olarak üstüne inşa edilmesi gereken bir vizyonu ele alıyorsunuz… Peki, reform yaparken hatalı ve tehlikeli sonuçlara varmamak adına hangi unsurlara dikkat edilmeli? Tek çözüm güçlendirilmiş parlamenter sistem midir?  Toplumun her kesiminin mutabakat içinde olacağı geniş kapsamlı reform önerilerinde bulunuyorsunuz. Bunlar içinde sizce en ivedi olan hangisidir? 

Kalbim solda, aklım merkezde 

Kitabınızdan alıntı yaparak soruyorum. “Siz kimsiniz?” Bu kitabı yazma nedenleriniz neler?   Bu geniş kapsamlı kitabı ne kadar bir sürede ve nasıl yazdınız? Danıştığınız kişiler oldu mu? 

“İstanbul Sözleşmesi sıfır tolerans beyanıdır”

“İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış hukuksuz. Bu konuda bir kadın ve bir avukat olarak, Danıştay’da iptal davası açtım” diyorsunuz. Kitapta da İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili iddialara cevap ve 18 adımlı bir mücadele planı yer alıyor. Biraz bahsedebilir misiniz? 

Kadınlar çok güçlü 

Sizce şu an yaşadığımız krizlerin pek çoğunun nedeni hâlâ ülkemizde kadına gerekli yerin verilmemiş olması mı?