İlk konuştuğunuz anda sıcaklığı, güler yüzü ve pozitif haliyle hemen kanınızın ısındığı insanlardan biri Refik Anadol. 1985 doğumlu, İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde fotoğraf ve video alanından en yüksek onur derecesiyle ardından da Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) Medya Sanatları Tasarımı Bölümü’nde yüksek lisans bölümünden mezun oldu. Sanatçı bugün halen yaşadığı ABD’de NASA ve Google gibi dünyanın en önemli kurumlarından bazılarıyla ortak projeler yapıyor, açtığı sergileri Alejandro Gonzales Inarritu, Steven Spielberg, Ridley Scott gibi vizyoner yönetmenler tarafından hayranlıkla izleniyor. Yapay zekâ yardımıyla insanın belleğinde çıktığı sanat yolculuğunu bugün uzaya taşıyan Anadol, insana yapay zekâ eklenerek makineleşmesinin konuşulduğu günümüzde, bambaşka bir yandan yaklaşarak makinelerin ‘insan’ yanlarını keşfe çıkıyor. Sanatçı şimdi ise, üç yıl aradan sonra yeni kişisel sergisini PİLEVNELİ Dolapdere’de gerçekleştirmeye hazırlanıyor. 19 Mart - 25 Nisan arasında izlenebilecek “Makine Hatıraları: Uzay”da, Anadol’un daha önce sergilenmemiş son dönem çalışmaları yer alacak. Los Angeles’taki Refik Anadol Studio’nun İstanbul’da bugüne kadar gerçekleşen en kapsamlı kişisel sergisi Makine Hatıraları: Uzay, astronomik araştırmaların insanlık tarihindeki yerini gözler önüne seren ve uzayla ilgili büyük veri kümelerine ışık tutan yeni bir sanatsal bakış açısı öneriyor. Sergi, evrenin derinliklerini keşfetmeyi amaçlayan bilimsel gelişmeler ve makine zekası kullanılarak yapılan görsel spekülasyonlar aracılığıyla, estetik bir alternatif veri evreni sunuyor. Serginin Hatıralar ve Düşler başlıklı, birbiriyle ilişkili iki bölümü var. Hatıralar, yapay zekâ yardımıyla toplanan ve sınıflanan ham görsel verilerin pigmentlere dönüştüğü, dinamik veri tabloları ve veri heykellerinden oluşuyor. Eserler, ISS, Hubble ve MRO Uzay Teleskopları tarafından kaydedilen ve şimdiye kadar bir sanat enstalasyonunda kullanılan, en büyük uzay temalı veri kümesi olan, 2 milyondan fazla görüntüden yararlanıyor. İkinci bölüm ise Düşler. Burada üç boyutlu veri heykelleri ve on beş dakikalık, mekanla bütünleşik bir yapay zekâ sineması enstalasyonu izleyiciyle buluşuyor. Veri heykelleri, teleskopların ‘rüyalarını’ tablolaştırırken; Makine Hatıraları v.2 başlıklı sinema bölümü ise, izleyiciyi on beş dakika boyunca, uzayla ilgili sürükleyici rüyalar gören bir makinenin zihnine adım atmaya davet ediyor. Mekânı ve mimariyi bir kanvasa dönüştürüp izleyicileri içinde dolaştıran Anadol, bir yandan da asıl olarak bize evrenin hatıralarını izletiyor. Refik Anadol ile Oksijen için konuştuk… Öncelikle çok güncel bir konuyla başlamak istiyorum. Perseverance’ın Mars’a inişini izlerken ne hissettiniz? Çok heyecanlandım ve gururlandım. NASA JPL’in bütün olayı programladığı binanın girişiyle 3 yıldır iş yaptığım için iniş sırasında başına gelen her şeyi üç aşağı beş yukarı o ekip ile çalışıyorduk çünkü. Yani o ekibin yatıp kalkmasından sıkıntılarına, problemlerine her şeyinden haberim vardı. Tabii konuşamıyordum hiçbir yerde ama bilinçli bir şekilde yakından izliyordum. Çok heyecanlı bir andı. O gün orada olamadım çünkü Kaliforniya Valisi geldiği için limitli insan vardı. Çok enteresan bir andı insanlık için. Milyonlarca mil uzaklıktaki bir yere bir grup insan bir makineyi indiriyor ve içindeki başka bir makineyle, bir helikopterle gezebiliyor. Muazzam bir başarı insanlık için. Onun verileri üzerine çalışmaya başladık. Siz de aslında bir anlamda o görüntüleri bize getiriyorsunuz ve bizi uzayda gezdiriyorsunuz. İnsanlığın büyük düşü gerçekleşiyor bir nevi serginiz sayesinde. Kolektif hatıralarımızla bir derdim olduğu için bence kolektif bir rüyamız da uzay. Uzay, insanlığın rüyası, insanlığın hatırası… Dolayısıyla bu makinelerin hatıraları, gidemediğimiz bir yeri bizim için gören makinelerin rüyası aslında insanlığa ait. Evet, o yüzden çok anlamlı hissediyorum.
12.03.2021 06:00
Teleskoplar da rüya görür
Sanatçı Refik Anadol, İstanbul’da bugüne kadar gerçekleşecek en kapsamlı kişisel sergisi Makine Hatıraları: Uzay’a hazırlanıyor. Anadol’a göre yapay zeka araç değil, takım arkadaşı: “Yapay zeka ile dertleşmek isterdim. ‘İnsanlık neymiş arkadaş’ desin mesela”
Türkiye’nin plastik sanatlar tarihine bakmak
15 Kasım 2024
1.5 milyon fotoğraflık arşivden 125 kare
08 Kasım 2024
İstanbul’un ‘kitap bayramı’ başlıyor
01 Kasım 2024
Rumeli Hisarı yakında eski güzel günlerine dönecek
25 Ekim 2024
Burçak Bingöl’ün ‘hatırlama bahçesi’
Tüm Yazıları
18 Ekim 2024