Küresel gıda fiyatları aylardır aralıksız düşerken, Türkiye’de hız kesmeden artmaya devam edince çare olarak ocak ayında fiyatları sabitleme çağrısı yapıldı. Ancak arzın daraldığı, maliyetin arttığı bir ortamda sabitleme hamlesi pek işe yaramadı. Gıda enflasyonu ocakta aylık bazda %6.6 artarken, yıllık %71 yükseldi. Böylece Türkiye, gıda enflasyonunda dünya 6’ncısı, G20 ülkeleri arasında ise ikinci oldu.
Ticaret Bakanı Mehmet Muş, 26 Aralık 2022’de Türkiye’de en fazla şubeye sahip 4 ulusal zincir marketin genel müdürleri ile bir araya gelerek, asgari ücret zammı sonrası etiket fiyatlarına yönelik uyarılarda bulunmuştu.
Bakan Muş’un ‘fiyat uyarısının’ ardından zincir marketlerden ardı ardına “fiyat sabitleme” haberleri gelmeye başladı.
Kimisi 500, kimisi 1.000, bazısı ise 2 bini aşkın üründe fiyat indirimi ve sabitleme kampanyalarını duyurdu. Ancak beklenen sonuç alınamadı.
Maliyetlerde yükselişin sürmesi, arz-talep dengesindeki bozulma başta olmak üzere birçok etkenle birlikte gıda fiyatlarında artış hız kesmedi. Deyim yerindeyse “fiyat sabitleme” hamlesi sadece teoride kaldı, pratikte pek işlemedi.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) ocak verilerine göre, gıda enflasyonu aylık bazda yüzde 6.6 yükselirken, yıllık bazda yüzde 71 arttı.
Et, süt ve sebze fiyatları fırladı
Alt kalemlere baktığımızda aylık bazda en sert yükselişin yüzde 11 ile “diğer işlenmemiş gıda” grubunda olduğu göze çarpıyor.
“İşlenmemiş gıda” denildiğinde ilk akla gelen ürünler sebze ve meyve grubu oluyor.
“Diğer işlenmemiş gıda” tanımı ise beyaz ve kırmızı et, balık, süt, yumurta, bakliyat ve tahıl çeşitlerinin de yer aldığı geniş bir ürün yelpazesini kapsıyor.
Buraya biraz daha detaylı bakarsak ilk üç sırada karşımıza aylık bazda fiyatı yüzde 20.4 artan dana eti, yüzde 15.1 yükselen kuzu eti, yüzde 14 zamlanan tavuk eti çıkıyor. Ardından yüzde 12.8 artışla sakatatlar geliyor.
Kırmızı et ve süt ürünlerinde fiyatların neden arttığını, bu noktaya nasıl gelindiğini ve bizi hangi risklerin beklediğini önceki yazılarımızda defaatle analiz ettik. O yüzden tekrara kaçmayacağız. Beyaz etteki yüzde 14’lük fiyat artışı ise sektör temsilcileri tarafından gecikmeli zam olarak yorumlanıyor. Geçen yılın son çeyreğinde maliyetlerdeki artışın fiyatlara yansıtılamadığını savunan beyaz etçiler ötelenen fiyat artışlarının ocakta gerçekleştiğini söylüyor.
Gelelim işlenmemiş gıda yani sebze ve meyve tarafındaki aylık fiyat hareketine… Oca’ta patates ve diğer yumru bitkiler dışındaki sebze ürünlerinin fiyatı yüzde 11.1 artmış gözüküyor.
Bildiğiniz üzere TÜİK, Nisan 2022’den sonra enflasyon verileri içerisinde madde sepetine yer vermekten vazgeçti. Daha önce 400’ün üzerinde maddenin tek tek fiyatlarını yayımlayan TÜİK, son değişiklikle 290 harcama grubu belirledi ve bu gruplara ilişkin ortalama madde fiyatları yerine endeks bilgileri yayınlamaya başladı.
Dolayısıyla an itibarıyla hangi sebzenin fiyatı ne kadar artmış göremiyoruz.
O yüzden biz de alternatif kanallar üzerinden fiyatlardaki değişimi analiz etmeye çalışıyoruz.
Örneğin Antalya Ticaret Borsası (ATB), her ay TÜFE verilerinden bir gün önce Antalya Haller Endeksi’ni yayınlıyor. Türkiye’nin yaş sebze ve meyve deposu konumundaki Antalya’da derlenen “Domates, Yaş Sebze ve Meyve Endeksleri”, fiyatlara yönelik önemli ipuçları veriyor.
Ocak itibarıyla baktığımızda yıllık bazda domates miktar endeksi yüzde 19.47 azalırken, fiyat endeksi yüzde 138.50 artmış gözüküyor. Sebze miktar endeksi yüzde 6.09 gerilerken, fiyat endeksi yüzde 92.72 yükselmiş. Meyve miktar endeksi ise yüzde 7.95 düşerken, fiyat endeksi yüzde 129.40 artmış.
Endekse aylık bazda baktığımızda ise domates miktar endeksi yüzde 4.84 azalırken, fiyat endeksi yüzde 20.78 artmış gözüküyor. Sebze miktar endeksi yüzde 1.92 gerilerken, fiyat endeksi yüzde 33.64 yükseliş kaydetmiş. Meyve tarafında ise aylık bazda miktar endeksi yüzde 5.96 artışla birlikte, fiyat endeksi de yüzde 2.95 gibi daha sınırlı bir yükseliş kaydetmiş.
Dolayısıyla arzda hem aylık hem de yıllık bazda daralmalar maliyetlerdeki artışla birleşince fiyatlar üzerinde önemli bir baskı yaratmış gözüküyor.
Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin ocak ayına ilişkin üretici-market fiyatları karşılaştırması da fiyat sabitlemenin işe yaramadığını teyit ediyor.
TZOB araştırmasına göre, ocak ayında markette 42 ürünün 36’sında fiyat artışı görülürken, sadece 6’sında fiyatlar düşmüş.
TÜİK’in kalem kalem açıklamaktan vazgeçtiği sebze-meyve artış oranlarına gelin TZOB verileri üzerinden bakalım.
TZOB’a göre son 1 ayda patlıcanın fiyatı yüzde 80, yeşil fasulye yüzde 47, kabak yüzde 44, salatalık yüzde 42, domates yüzde 29, sivri biber ise yüzde 27 artmış. Havuç yüzde 21.4 artarken, limon yüzde 18’e yakın yükselmiş. Dikkatinizi çekeriz, söz konusu artışlar yıllık değil aylık bazda.
TZOB’a göre, sebzelerde görülen fiyat artışları bu ürünlere olan talebin artmasından kaynaklanıyor.
Gelelim tahıl ürünlerine…
TÜİK’e göre ocak ayında gıda enflasyonunun artışında etkili olan bir alt kalem ise yüzde 10.2 artan tahıl ürünleri grubu. Tahıl ürünleri değiniz vakit içine ekmek, makarna, pirinç, erişte, kuskus, bulgur, yulaf ve arpa dâhil pek çok çeşit giriyor.
Burada da özellikle yüzde 7.1’lik artışla ekmek fiyatlarındaki yükseliş dikkat çekiyor. Yine küresel manada fiyat artışına sahne olan pirinç, Türkiye’de fiyatı yükselen tahıl ürünleri listesinde yer alıyor.
TÜRK-İŞ’in ocak ayı “mutfak enflasyonu” verilerine baktığımızda ise gıda tarafında aylık bazda yüzde 9.02 artış ve yıllık yüzde 108.6 yükseliş dikkat çekiyor.
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) gıda enflasyonu ise ocakta aylık bazda yüzde 6.1 artarken, yıllık yüzde 83.8 yükseldi.
Özetle, “fiyat sabitleme” çağrısı yaparak fiyatların sabitlenemediğini hem resmi hem de STK verileri bize teyit ediyor.
Görünen o ki sabitlenen ‘fiyatlar’ değil; ‘palyatif politikalar’ olmuş.
Gıda fiyatlarında artış sürecek mi?
En son söyleyeceğimizi ilk başta söyleyelim. Evet, gıda fiyatlarında artış sürecek gibi gözüküyor. Ama gıda fiyatlarının artış gerekçesi her ürün grubunun kendi dinamiklerine göre değişiyor. Örneğin et ve süt tarafında hem maliyetler artıyor hem de arzda daralma var. Dolayısıyla bu ürünlerin fiyatlarında artış önümüzdeki aylarda da devam edecektir.
Sebze meyve tarafına gelirsek… Düne kadar kuraklık riskini konuşuyor ve fiyatlara etkisini tartışıyorduk. Şimdilerde yurdun önemli bir kısmına geç de olsa kış geldi ve yağışlar başladı. Bu da hava şartları dolayısıyla tarlalarda söküm (hasat) gecikmesi ve ulaşım-lojistik sıkıntıları yaratabilir. Dolayısıyla kış sebzesi olarak bilinen karnabahar, pırasa, lahana, ıspanak gibi sebzelerde fiyat artışları sürpriz olmaz. Kuru soğan fiyatlarına da dikkat etmek lazım. Zira “kara depo” olarak nitelenen kuru soğan depolarında ürünlerin bir kısmında beklenen soğukların geç gelmesinden dolayı filizlenmeler var ve elemek gerekiyor. Kuru soğan şimdiden hallerde 10 TL seviyelerini gördü. Diğer işlenmiş gıda ürünlerinde de şubat ayı için fiyat artışları bekleniyor. Konuştuğumuz gıda sektörü paydaşları asgari ücret zammının fiyatlara henüz yansımadığını, bunun da fiyatlarda yüzde 5-6 artış anlamına geleceğini söylüyor. Şubat ve sonrası için sebze-meyve fiyatları, pirinç, makarna, et ve süt ürünleri fiyat artışlarının devam edebileceği ürünler arasında başı çekecek gibi gözüküyor. Özetle, gıda ürünleri düne göre pahalı gözükse de yarına göre ucuz kalabilir.
Tarımsal girdi enflasyonu yüzde 121 arttı
Raflardaki etiketleri analiz ederken değer zincirinin ilk halkasından başlayarak maliyetlerin seyrine de bakmakta fayda var. TÜİK tarafından açıklanan Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi (Tarım-GFE) kasımda aylık bazda yüzde 2.4 artarken, yıllık bazda yüzde 121.4 yükseldi.
Et ve süt ürünlerinde perakende fiyatlarının hızla arttığı şu günlerde endeksin alt kırılımına baktığımızda yem fiyatlarının yüzde 3.4 arttığını görüyoruz. Söz konusu endeks 2 ay geriden geliyor ama sahadan gelen güncel bilgiler trendin pek değişmeyeceğini gösteriyor zira sektör temsilcilerinin bizimle paylaştığı fiyat listelerine göre ocak ayında yem fiyatlarının yüzde 8-9 oranında arttığı görülüyor.
Öte yandan Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi’nin (Tarım-ÜFE) aralıkta aylık bazda yüzde 4.82 arttığı, yıllık bazda yüzde 151’i aştığı bir ortam söz konusu.
Fotoğrafı tamamlayacak bir başka veri de Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi’nin (Yİ-ÜFE) sektörlere göre aylık ve yıllık değişiminde yatıyor. Yİ-ÜFE’nin Gıda Ürünleri tarafındaki artışı aylık bazda yüzde 7.94 olurken, yıllık yükselişi ise yüzde 100’ü aşıyor. İçecekler tarafındaki aylık artış ise yüzde 20.42 olurken, yıllık artış yüzde 144.5 seviyesinde.
Küresel gıda fiyatları aralıksız 10 aydır geriliyor
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), küresel gıda fiyatlarının, bitkisel yağlar, süt ürünleri ve şeker fiyatlarındaki gerilemenin etkisiyle ocakta düşüşünü art arda 10’uncu aya taşıdığını duyurdu.
Küresel gıda fiyatları ocakta aylık bazda yüzde 0.8 düşerken, yıllık bazda yüzde 3.2 geri çekildi.
Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi, aylık bazda yüzde 2,9 azaldı. Soya ve palm yağlarının dünya fiyatları küresel talepteki zayıflığın etkisiyle düşerken, ayçiçeği ve kanola yağı fiyatları güçlü arz ve stok etkisiyle geriledi. Böylece endeks, yıllık bazda yüzde 25 geri çekildi.
Şeker Fiyat Endeksi, dünyanın en büyük şeker ihracatçısı olan Brezilya’da uygun hava koşullarının verimli üretim beklentilerini desteklemesinden dolayı aylık bazda yüzde 1.1 geriledi.
Süt Ürünleri Fiyat Endeksi ise yüzde 1.4 düşerek 12 ayın en düşük seviyesine inerken, gerilemede güçlü arz ve zayıf talep etkili oldu.
Et Fiyat Endeksi de yüzde 0.1 geri çekilerek 7’nci ayında da düşüşünü sürdürdü. Kuş gribine rağmen tavuk eti arzındaki güçlü seyir, domuz eti üretimindeki artış ve zayıf tüketim talebi ile sığır eti arzındaki yükseliş endeksteki düşüşü destekledi.
Ezcümle, dünyada gıda fiyatları düşerken, Türkiye’de artış tam gaz sürüyor.
Türkiye gıda enflasyonunda ilk sıralarda
Türkiye’de hız kesmeden artan gıda enflasyonu dünya liginde de bizi maalesef üst sıralara taşıyor. Dünya Bankası verilerine göre, Türkiye dünyada gıda enflasyonu en yüksek ilk 10 ülke arasında yer alıyor. İlk sırada, gıda enflasyonu yüzde 285 olan Zimbabve var. Ardından Venezuela (%158), Lübnan (%143), Arjantin (%95) ve İran (%81.2) geliyor. Türkiye ise yüzde 71 seviyesindeki gıda enflasyonuyla altıncı sırada yer alıyor.
G20’de ikinci sıradayız
Tabloya G20 ülkeleri açısından baktığımızda ise Arjantin’den (%95) sonra en yüksek gıda enflasyonuna sahip ikinci ülke konumundayız.
Türkiye’nin ardından gelen ülkeler ile makas ise oldukça açık. Almanya’da gıda enflasyonu yüzde 20.7 iken, İngiltere’de yüzde 16.8, Fransa’da yüzde 13.2 düzeyinde. Hatta, Endonezya (%5.8), Güney Kore (%5.8), Çin (%4.8), S. Arabistan (%4.2) ve Hindistan’ın (%4.19) yıllık gıda enflasyonu, Türkiye’nin aylık gıda enflasyonun (%6.6) altında seyrediyor.