27 Temmuz 2024, Cumartesi Gazete Oksijen
09.02.2024 04:30

Züccaciye dükkanına giren fil

5 yıl önce peynirin kilosu kaçaydı? En son aldığınız uçak biletine ne kadar ödemiştiniz? 2020’de çocuğunuzun okul taksidi ne kadardı? Muhtemelen hatırlamıyorsunuz... Telaşlanmayın, hafıza sorunu yaşamıyorsunuz. Sorun, uzun süreli yüksek enflasyon. finansal hafızanız azaldıkça parasal algılarınız kayboluyor. Enflasyonun sorumluluğunu üstlenmek istemeyen siyasetçilerin, yani züccaciye dükkanına giren filin istediği de bu...


On yıl önceki maaşınız ne kadardı? 2018’de peynirin kilosu kaç liraydı? 2016’da gittiğiniz tatil kaça mal olmuştu? Bundan 3 yıl önce yurtiçi uçak biletine ne ödemiştiniz? Şu anda giydiğiniz ayakkabıyı kaça almıştınız? Büyük olasılıkla hiçbirini hatırlamıyorsunuz veya yanlış hatırlıyorsunuz. Oysa aynı sorular Almanya’da veya Kanada’da yaşayan birine sorulsaydı muhtemelen gerçeğe oldukça yakın cevaplar verecekti. Meraklanmayın bir hafıza sorunu yaşamıyorsunuz

Finansal hafıza zayıflaması

Sorununuz ülkemizdeki uzun süreli ve yüksek enflasyonun tüm vatandaşlar gibi “finansal hafızanızı” zayıflatmış olmasından kaynaklanıyor. Finansal hafızanız zayıfladıkça parasal konulardaki algınız kaybolur, bir mal veya hizmetin o fiyatı hak edip etmediğini ölçemez ve anlayamaz hale gelirsiniz. Yaşı ileri olanlarda paradan atılan sıfırlar nedeniyle milyon, bin, milyar, trilyon kavramları birbirine girer. Finansal hafıza zayıflığının sıkça görülen belirtisi “para aldanmasıdır”. Yılın başında maaşınızın %50 artmasına önce sevinir, ardından marketteki ilk harcamanızla gerçeklere geri dönersiniz.

Finansal hafıza zayıflığı enflasyonun sorumlusu olan siyasetçiler için harika bir propaganda zemini sağlar. En çok kullanılan slogan “Halkımızı enflasyona ezdirmedik” olur. “Emeklilerimizin maaşlarına bir yüzde beş daha ilave etmek suretiyle artış oranını %49 yaptık, hayırlı olsun” cümlesini duyanlar birkaç günlüğüne kendilerini zengin hissedebilirler.

Enflasyonun faturasını ödemek istemeyen siyasiler için finansal hafıza zayıflığı büyük kolaylık sağlar. Enflasyon %80’i aşmışken kiraları %25 ile sınırlarlar, süt fiyatlarına tavan getirirler, yasal alacak faizini %9’da tutarlar. Sonuçta ev sahibi ile kiracı birbirine girer, üretici ile tüketici birbirini suçlar, işveren ile işçi arasındaki çalışma barışı bozulur, uzayan yargı süreçleriyle alacaklının parası buharlaşır. Enflasyonun asıl sorumluları aradan sıyrılırken vatandaşlar birbirine düşerler, karakolluk ve mahkemelik olurlar, o da çözüm olmayınca suç örgütlerine gün doğar.

Özel okullar

Devletin uyguladığı fiyat kontrolleri nedeniyle son yıllarda aralarında gerilim artan bir diğer grup ise özel okullar ve veliler oldu. Ülkemizde özel okullarda okuyan 1.5 milyon öğrenci ve görev yapan yaklaşık 170 bin öğretmen var. Özel okullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı devlet okullarının yarısı düzeyinde. Sosyal olanakları daha iyi. Yine de bunlar imkânı olan velilerin özel okulları tercih etmelerini tek başına açıklamaktan uzak. Özel okullara talep, çocuklara nitelikli bir eğitim aldırma talebinin yanı sıra devletin eğitim sisteminden kaçma isteğinden de kaynaklanıyor. Bu konuda güzel bir analiz dinlemek isteyenlere Ozan Gündoğdu’nun hazırladığı Trend Topic Podcast serisinin 354. bölümünü tavsiye ederim.

Ocak ayında 2024-2025 yılı okul ücretlerinin belli olmasıyla velilere kayıt duyuruları gelmeye başladı. Bazı okulların ilköğretime yeni başlayacaklar için talep ettikleri ücretler medyada geniş yer buldu. Örnek verilen bir okulda velilerin okul ve yemek ücreti için 600 bin TL’yi aşan bir tutarı gözden çıkarması gerekiyordu.

Özel okul fiyatları nereden nereye geldi? Fiyat kontrolü kimin işine yarıyor? Gelin hep beraber işin ekonomik yönünü anlamak için finansal hafızamızı tazeleyelim.

Finansal hafıza ilacı

Finansal hafıza tazelenmesi için en iyi ilaç eski belgeleri ve alışveriş fişlerini atmamaktır. 3 yıl önceki alışverişin sararmış fişi veya 5 yıl önceki maaş bordronuz finansal hafızanızın geri gelmesine çok yardımcı olur. Kadınların çantaları ile erkeklerin eşlerine her hafta sonu düzenlemek için nafile sözler verdikleri çekmeceleri finansal hafıza tazelenmesi için mükemmel araçlardır. Özel okulların fiyat listeleri açık bilgi olmadığından, belge saklamaya pek meraklı bir özel okul velisi dostumdan yardım istedim. Okul ücretlerinden içi öyle bir yanmış ki, çok kısa sürede hepsini bana buluverdi.

Dostumun çocuğu medyada yer alan, 1. sınıf ücretleri 600 bin TL’yi aşan fiyata sahip olan okulun öğrencisi. O okulun İstanbul’daki bir şubesinde okuyan oğlu Can gelecek yıl 8. sınıfa geçecek. Hazırladığım tabloda Can’ın velisinden 2017’den itibaren ne kadar okul ücreti (KDV hariç) talep edildiğini göreceksiniz. Millî Eğitim Bakanlığı 2021-2022 öğretim yılından itibaren özel okul artışlarına tavan uygulaması getirdi. Tabloda okul ücret artış oranlarının yanı sıra bir yıl önce gerçekleşmiş enflasyonu ve bu tavan oranları da görebilirsiniz. En sonda da istenilen okul ücretinin duyurunun gönderildiği günkü TCMB kurlarıyla hesaplanmış dolar eşdeğeri var.

Tabloya bakınca okul ücretinin her yıl neredeyse geçmiş enflasyona paralel arttığını, dolar bazında da düştüğünü görüyorsunuz. MEB’in belirlediği tavan artış oranına da uyum sağlanmış. Hatta 2024-2025 için bunun altında bir artış talep edilmiş. Ne güzel değil mi? Eğer bir MEB bürokratı iseniz koyduğunuz kurallara uyumlanan ücretleri görüp yazının geri kalanını okumayabilirsiniz. Yazının bundan sonraki kısmını okuyacak olanlarsa velilerin, özel okul öğretmenlerinin ve okul işletmecilerinin züccaciye dükkanına giren fil nedeniyle yaşadıkları sorunları bulacaklar.

Özel okul işletmecileri

Velilerin ve okul işletmecilerinin feryadı neden kaynaklanıyor? Bundan 5-6 yıl öncesinde gündemde olmayan gerilim nereden ortaya çıktı? Gelin bu kez aynı okulun ücretlerini asgari ücretteki artış oranlarıyla karşılaştıralım.

2017 başında çocuğunu özel okula veren arkadaşım KDV hariç 28 asgari ücrete denk gelen bir okul ücreti ödemekteymiş. 2023’te bu 19 asgari ücrete düşmüş. Bu yıl için istenen “liste ücreti” olan 238 bin TL ise 14 asgari ücrete eşdeğer. Bu 2017’deki oranın yarısı. Bu da özel okulların çalışanlarına asgari ücrete paralel zam yapmaları durumunda 2017’ye göre reel olarak personel maliyetlerinin ikiye katlanması demek. İnsan kaynağının en önemli gider kalemi olduğu bir sektörde bu kadar hızlı bir artışın vereceği hasar çok büyük.

Asgari ücrete yakınsayan maaşlar

Özel Okullar Derneği’nin raporuna göre okulların maliyetlerinin %71’i personel giderleri. Personel maliyetlerinin önemli kısmı öğretmen ve destek personelinin maaşları ve yan haklarından oluşuyor. Okul ücretlerine bakanlığın getirdiği tavan son üç yıldır asgari ücret artışının çok altında belirleniyor. Özel okullar da maliyetleri düşürmek için öğretmenlerin maaşlarını asgari ücrete yakınsayacak şekilde belirliyorlar. Bu nedenle 5-6 yıl önce asgari ücretin 3-4 katı olan öğretmen maaşları hızla asgari ücrete yaklaştı.

Geçmişe endeksleme

Özel okul işletmecileri açısından işlerin ilk tabloda göründüğünden çok daha kötü olmasının bir nedeni de geçmişe endeksleme. Bakanlık bir önceki yılın gerçekleşmiş enflasyonuna endeksli bir tavan oranı beliriyor. Okullar bu tavana göre yılın başında okul ücreti ilan ediyorlar. Örneğin 17 Ocak 2022’de 2022-2023 öğretim yılı için velilerden tavan oran olan %37 artış talep eden özel okul, bu nakit akışı ile yaklaşık 15 ay boyunca ödemelerini yapmak zorunda. Oysa 2022 Temmuz ayından itibaren asgari ücret yılda iki kez arttırılmaya başlandı. Dolayısıyla 2022-2023 için aldıkları %37 zamma karşı %100 asgari ücret artışı ile karşı karşıya kaldılar. O öğretim yılının ikinci ayında enflasyon (2022 Ekim) %85 oldu. Bu da tüm maliyetlerine yansıdı. Geçmişe endeksleme üç yıldır özel okulların nakit akışlarında büyük bir erimeye yol açıyor. Bugün birçok özel okul bu nedenlerle finansal sıkıntıya düşmüş durumda.

Bu sorunlar okulların öğretmen sayısını azaltmasına ve eğitim ile hizmet kalitesini düşürmelerine neden oluyor.

Öğretmenlere pasaport

Bugün 170 bine yakın özel okul öğretmeni asgari ücrete yakın maaşlarla geçinme mücadelesi veriyor. Son yıllarda 20 bin özel okul öğretmeni işsiz kaldı. Devletteki meslektaşları gibi iş güvenceleri de yok. Sosyal güvenlik için ödemeleri gereken primler devletteki öğretmenlerden daha yüksek. 2014 yılında özel okul öğretmenlerinin kamudaki öğretmen maaşından daha az ücretle istihdam edilemeyeceğine dair kanun maddesi yürürlükten kaldırılmıştı. Öğretmenler 29 Ocak’ta seslerini duyurabilmek için Ankara’da yürüyüş yaptılar. Bakanlık ise özel okul öğretmenleri için yaptığı çalışmada yeşil pasaport verilmesi konusunun tartışıldığını açıkladı. Asgari ücrete eşdeğer maaşlarla hayatını sürdüren öğretmenlerin önceliğinin yeşil pasaport olmadığını düşünüyorum ama devlet büyüklerinin bir bildiği vardır herhalde.

Velilerin durumu

Peki veliler neden şikâyet ediyor? İlk tabloda okul ücretlerinde enflasyonun üzerinde bir artış oluşmadığını görmüştük. Ancak bakanlığın belirlediği tavan nedeniyle çarkları çeviremeyen bazı özel okullar artık okul ücreti dışındaki ücretleri yükselterek denge bulmaya çalışıyorlar. Bu nedenle örnek okulda 2024/2025 için istenen ücrete “liste ücreti” demeyi uygun bulmuştum. Bazı okullar bu yıldan itibaren “kurs ücreti” gibi ek hizmet bedelleri talep etmeye başladılar. Bu da velilerin toplam ödemelerini yükseltiyor. Gelin bu kez Can’ın babasının yemek ücretleri ve bu yıl ilk kez istenen “kurs ücreti” dahil toplam maliyetini analiz edelim. Bu fiyatların içinde kitap ve servis ücreti yok.

Görüleceği gibi bazı okullar bu yıl değişik yöntemlerle son iki yılda düşen gelirlerini arttırarak en azından 3-4 yıl öncesinin asgari ücret eşdeğerini korumaya çalışıyorlar. Örnek verdiğimiz okul İstanbul’da en çok talep gören okullardan biri. Fiyat belirleme gücü daha yüksek. Özel okul ücretleri Anadolu’da ve zincir olmayan okullarda daha düşük. Rekabetin yoğun olduğu sektörde bu tür ek hizmet uygulamalarının genele yayılamayacağı ve kalıcı olamayacağı bir gerçek. Bu nedenle okulların ücret maaş kıskacından çıkabilmeleri için geriye tek seçenekleri alıyor.

Ara sınıfa geçme kâbusu

Bu seçenek ise Millî Eğitim Bakanlığı’nın okul ücretleri için herhangi bir tavan koymadığı sınıfların fiyatlarını yükselterek diğer sınıflardaki gelir düşüşünü dengelemek oluyor. 4+4+4 sisteminde 1., 5. ve 9. sınıflara fiyat tavanı uygulanmıyor. Okullar bu sınıflardaki artışları serbestçe belirliyorlar. Bana fiyat listesi gönderen dostum bu yazıyı okuduğunda şanslı olduğunun farkına varacak. Onun oğlu MEB fiyat tavanının henüz devreye girdiği 2021 yılında 5. sınıfa geçmiş. Dolayısıyla büyük bir artışla karşılaşmamış. Gelecek yıl 9.sınıf fiyat listesi açıklandığında onu tatsız bir sürpriz bekliyor olacak.

Okullarda en yüksek artış yeni gelen 1. sınıflara yapılıyor. Can’ın babası bu yıl okul ve yemek için KDV hariç 424 bin TL ödeyecek. Aynı okulda bu yıl 1. sınıfa başlayacak çocuğun velisi ise 580 bin TL ödemek zorunda.

Kaybedenler kulübünün kalıcı üyeleri

Kontrolden çıkarılan enflasyonun ve fiyat kontrollerinin kaybedenleri hep aynı kişiler oluyor. Devletin hatalarının faturası herhangi bir birikimi olmayanlara, hayata yeni başlayan gençlere ve orta sınıfa çıkıyor.

2021-2023 arasında “faiz sebep, enflasyon sonuç” teorisi uğruna faizi kontrol etme macerasında konut fiyatları beş katına çıktı. Teori çökünce de kredi faizleri tarihi yüksek seviyelere yükseldi. Fiyat artışlarının üzerine kredi kanalları da tıkanınca gençlerin ve orta sınıfın çalışarak bir ev ve otomobile ulaşma şansları iyice zayıfladı.

Enflasyon %80 iken kiralara konulan %25 tavan nedeniyle boş evlerin kiraları da iki yılda beşe katlandı. Bunun da kaybedenleri yeni evlenen gençler ve yeni ev kiralayacaklar oldu.

Genç ebeveyn olmanın faturası

Özel okullarda tavan fiyat uygulamasının kaybedenleri de yeni veliler, öğretmenler ve işletmeciler oldu. Genç velilerin faturası iyice kabardı. 2018 yılında çocuk sahibi olup bu sene özel okula kayıt yaptıracak olan veliler 2012 yılında çocuğu olanlara göre özel okula %40 daha fazla ödemek zorunda kalacaklar. Bir başka deyişle geç ebeveyn olanlar daha erken olanları finanse edecek.

Krizin sorumluları ortadan kaybolurken ev sahibi ile kiracı, alacaklı ile borçlu, tüketici ile üretici, işveren ile işçi, veliler ile okul işletmecileri birbirine düşüyor.

Enflasyon alıp başını giderken devletin fiyat müdahalesi yaptığı sektörlerde işler daha da karmaşık hale geliyor. Devlet bu sektörlere sosyal nedenlerle müdahale etmeyi tercih ediyorsa, bu tercihin yarattığı hasarı destek mekanizmaları ile artık hafifletmesi gerekiyor.

Devletin ücretsiz eğitim verme yükümlülüğü bulunan çocukların yaklaşık %10’u özel okullarda okuyor. Devlet bu yükü paylaşanlara destek olmak yerine müdahaleleriyle veliler arasında ücret dengesizliği yaratıyor. Özel okul fiyat kontrollerinden en çok etkilenenlerin başında özel okul öğretmenleri geliyor. Onların yaşam koşulları kötüleşirken okullarda eğitim ve hizmet kalitesi düşüyor.

KÖİ sözleşmelerinde müteahhitler mağdur olmasın diye kur güncellemesini yılda iki kereden dörde çıkarabilen devletin, mağdur olan 170 bin öğretmene ve kendi yükünü paylaşan özel okul velilerine ayırabileceği bir kaynağı olmadığına inanmak zor. MEB önceki yıllarda özel okul velilerine verdiği desteği bile kaldırdı.

Her tercih bir vazgeçiştir. Nedense bizde tercihlerin sonucunda vazgeçilen hep orta sınıf ve gençler oluyor.